FETÖ’nün yurtdışı yapılanmasına yönelik son dönemde başarılı operasyonlara imza atan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Malezya imamı olduğu belirtilen Arif Komiş için geçtiğimiz haftalarda düğmeye basmıştı. Türkiye ve Malezya arasında yürütülen “iade trafiği” kapsamında başkent Kuala Lumpur’da ortak operasyonda yakalanan Komiş, 30 Ağustos’ta Türkiye’ye getirilmişti.
7 GÜN BOYUNCA SORGULANDI
Malezya’daki FETÖ ile bağlantılı Hibiskus İnternational School’da (uluslararası hibiskus okulları) yönetici olduğu ifade edilen Komiş hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca örgütün yurtdışı yapılanması kapsamında soruşturma yürütülüyordu. Bu kapsamda hakkında yakalama kararı çıkarılan Komiş, MİT mensuplarınca Türkiye’ye getirildikten sonra Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi.
SUÇLAMAYI KABUL ETMEDİ, İNKARI SEÇTİ
Komiş, Terör Şube’de yedi gün boyunca sorgulandı. FETÖ imamına, elebaşı Fetullah Gülen ve örgütün üst düzey yöneticileriyle olan irtibatları ile örgütün Malezya’daki faaliyetleri soruldu. Ancak Komiş’in sorguda itirafçı olmadığı ve suçlamaları inkar ettiği öğrenildi. Komiş, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından geçtiğimiz Cuma günü adliyeye sevk edildi. Komiş, savcılık sorgusunun ardından ise tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, FETÖ imamının tutuklanmasına karar verildi. Komiş, Sincan Cezaevi’ne konuldu. FETÖ yöneticisi Arif Komiş’in MİT operasyonuyla yakalanması örgütü panikletti. Komiş’in yakalandığı bilgisini alan örgüt, önceki günden itibaren kara propagandaya başladı. Komiş henüz Türkiye’ye getirilmeden bazı FETÖ siteleri “Komiş ailesi kaçırıldı” algısını yaymaya başladı.
FETÖ imamına BM kalkanı
- FETÖ imamı Arif Komiş’in MİT operasyonuyla yakalanması örgütte büyük paniğe neden olmuştu. Örgüt üyeleri, sosyal paylaşım ve inter siteleri üzerinden “Komiş ailesi kaçırıldı” algısı yaymaya çalıştı. Öte yandan, Marmara Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Kazakistan’daki FETÖ okullarında çalıştığı belirtilen Komiş’in, iade edilmesinin önüne geçmek için 12 Haziran 2019’da Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’ne sığınma talebinde bulunduğu ve bu başvurunun kabul edildiği ortaya çıkmıştı.
