Onlar birer RADİKALDİ

Abdullah Muradoğlu
00:009/07/2000, Pazar
G: 26/05/2014, Pazartesi
Yeni Şafak
Onlar birer RADİKALDİ
Onlar birer RADİKALDİ

Herkes Mersin'e giderken tersine giden siyasetçilerin, farklı olmayı göze alan muhaliflerin öyküsü yakın tarihimizin tozlu sayfaları arasında yatıyor

İnönü'ye sadece 'o' oy vermedi

Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de ölümüyle ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı krizinin aşılmasında kuşkusuz en önemli pay, Başbakan Celal Bayar'ındır. Birçok isim İnönü'nün adaylığını engellemek için kulis yürütmesine rağmen Bayar, onun Cumhurbaşkanlığı'nı engelleyecek girişimlerden sürekli kaçındı. Bayar, Atatürk tarafından görevinden azledilen ve inzivaya çekilen İnönü'nün siyasal kaderini bu denli etkileyecekti.

TBMM Başkanı Abdulhalik Renda, Meclis'i 11 Kasım'da toplanmaya çağırdı. Son sözü CHP grubu söyleyecekti. 11 Kasım sabahı Meclis'teki CHP grubu toplandı. Toplantıya Celal Bayar başkanlık etti. CHP Meclis grubunda 322 milletvekili İnönü için oy kullanırken, sadece bir tek isim itiraz etti: Yusuf Hikmet Bayur. İnönü'ye oy vermeyen Bayur, oyunu Bayar için kullandı. Yeni bir siyasal krizden çekinen milletvekilleri ise İnönü'ye oy kullandılar. O gün İnönü Cumhurbaşkanı seçildi. İnönü'nün adaylığına karşı çıkan Bayur, Kıbrıslı Kamil Paşa'nın torunuydu. Lozan Konferansı'nda müşavirlik yaptı, diplomatlık görevlerinde bulundu. Atatürk döneminde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, 1933-34 yıllarında da Milli Eğitim Bakanlığı yapan Bayur, Hint Tarihi Ordünaryüs Profesörü'ydü. 1948'de Fevzi Çakmak'la Millet Partisi'ni kuran Hikmet Bayur, DP'den iki dönem milletvekili seçildi. 27 Mayıs'da tutuklanan Bayur, Yassıada'da 4 yıl hapse mahkum edildi.

12 Mart'a sadece o direndi

12 Mart 1971'deki askeri muhtıraya tepki ne İktidardaki AP'den ne anamuhalefet partisi CHP'den geldi. Meclis içinden tepki Demokratik Parti Milletvekili Hasan Korkmazcan'dan geldi. "Bugün olsa yine karşı çıkardım" diyor. Meclis Başkanvekili Fikret Turhangil'in muhtırayı okutmak istemesi üzerine ayağa fırlayan Korkmazcan, "Bu Meclis muhtıraya muhatap değildir" diyerek bağırıyor. Meclis'in itibarını savunan Korkmazcan'a Meclis Başkanvekili'nin verdiği cevap, "Yapabileceğim başka bir şey yok" olur. Korkmazcan o günü, "Hükümet, Meclis'e gelerek genel görüşme yapsaydı muhalefet desteklerdi. Ama yapmadılar" cümleleriyle anlatıyor. Adalet Partisi'nden milletvekili seçilerek siyasete giren Korkmazcan, 1970'de 40 partili ile ihraç edilerek Demokratik Parti'yi kuranlar arasında yer aldı. 1983 yılında bağımsız milletvekili adayı olan Korkmazcan, 12 Mart'taki muhalefetinin cezasını 11 yıl sonra MGK tarafından veto edilmekle ödüyordu. Korkmazcan, 1991 yılında ANAP'tan milletvekili seçildi ama 18 Nisan 1999 seçimleri öncesinde bu partiden de ayrıldı.

O ilk Meclis'in unutulmaz muhalifi

Erzurumlu Hüseyin Avni Ulaş. Mondros Ateşkes Sözleşmesi'nden sonra Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin Erzurum Şubesi'ni kurdu. Erzurum Kongresi delegelerinden. Son Osmanlı Meclis-i Mebusan'da Erzurum Mebusu olarak bulunan Hüseyin Avni, 2 Nisan 1923'de Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisi'nde de Erzurum Mebusu olarak yer aldı. Kendisini "Hakimiyet-i Milliye âşığı" olarak nitelendiren Hüseyin Avni, 1921'de çok sayıda mebusu dışarıda bırakan Müdafaa-i Hukuk Grubu'nun kurulmasına karşı çıktı. Cumhuriyetin bu sancılı döneminde Ulaş'ın muhalefeti amacına ulaşmadı, Meclis Mustafa Kemal'e tam yetki verdi. Ulaş'ın son sözü şu oldu: "Hangi mecburiyettir ki, Meclis'in yasama ve yürütme yetkisinin önemli bir kısmını böyle gelişigüzel alıp da kim olursa olsun başkasına versin. Ben akıl, bilgi ve ciddiyet bakımından Meclis üstünde bir kudret göremem." Meclis'in feshedilmesiyle birlikte Hüseyin Avni'nin mebusluk hayatı da sona erdi. İzmir Suikasti davasında yargılanan sanıklar arasında yer alan Hüseyin Avni suçsuz bulundu. 1945'te Büyük Savaş'ın bitmesinden hemen sonra ilk muhalif parti olarak bilinen Milli Kalkınma Partisi kurucuları arasında yer alan Hüseyin Avni Ulaş 1948'de hayata gözlerini yumdu.

NATO'ya sadece o hayır dedi

Türkiye'nin ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Bloku'nda yer alması bekleniyordu. CHP ve Cumhurbaşkanı İnönü, Batı'nın askeri paktı olan NATO'ya girmek için can atıyordu. Ne ki NATO Anlaşması çok partili rejime geçişle birlikte Demokrat Parti iktidarına kısmet oldu. Kore'ye asker gönderen DP Hükümeti, ABD'nin baskısıyla NATO'ya kabul edildi. İktidar ve muhalefet mutabakat halindeydi. Bakanlar Kurulu tarafından imzalanan tasarı TBMM'de ittifakla kabul edildi. 18. 2. 1952'de toplanan Genel Kurul'da 410 milletvekili oy kullandı. Tasarıya 409 milletvekili kabul oyu verdi. Sadece bir tek kişi muhafelet etti: DP Seyhan Milletvekili Cezmi Türk. Türk, aynı zamanda NATO'ya hayır diyen tek sağ görüşlü siyasetçi ve ilk milletvekiliydi. Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Muğla Milletvekili Nadir Nadi, Türk'ün yakın arkadaşı Seyhan Milletvekili Arif Nihat Asya, NATO'ya evet diyen isimler arasındaydılar.

1903'de İstanbul'da doğan Prof. Cezmi Türk, Askeri Tıbbiye Mezunu. GATA ve Ankara Üniv. Tıp Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Adana Askeri Hastane'den emekli olan Türk, Demokrat Parti'den 9. Dönem Seyhan Milletvekili seçildi. 1952'de Türkiye Köylü Partisi'ni kuranlar arasında yer alan Türk, Çakmak, Toprak Dergisi veTürkistan Postası'nda yazılar yazdı. Sıhhiye El Kitabı isimli kitabı Askeri Tıbbiye'de ders kitabı olarak okutuldu. 8 çocuk babası Cezmi Türk, 1972'de İstanbul'da öldü. Türk, DP içinde de Celal Bayar'a muhalefet ediyordu.

Adanalı Mahmut Ünal, Türk hakkında şunları söylüyor: "Lise yıllarında konferanslarını dinleyerek büyüdük. Cezmi Bey ve arkadaşları DP'den ayrıldılar, Köylü Partisi'ni kurdular. Başında Remzi Oğuz Arık vardı. Parti 1958'de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile birleşti. Cezmi Bey siyasetten koptu. 1958 yılıydı, Adnan Menderes ile İstanbul'da bir otelde buluştular. Buluşma gazetelerde Menderes'in ağzından, 'Uzun yıllar kaybettiğim bir kardeşimi bulmanın mutluluğunu yaşıyorum' cümlesiyle yer aldı. Ama Cezmi Bey siyasete dönmedi."

Sine-i millete sadece o döndü

"Sine-i millete döneceğiz" cümlesini 1980 Mayısı'nda MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ın öldürülmesi üzerine MHP tarafından yapılan bir açıklamada rastladık. O günlerde şaşkınlık yaratan cümle 17 MHP'li milletvekilinin istifa etmesi anlamına geliyordu. Sine-i millete döneceğini söyleyerek Murat Sökmenoğlu verdiği sözü tutan ender isimlerden. 18. Dönem DYP'den milletvekili seçilen Sökmenoğlu, 1989'da Başbakan Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde sine-i millete döneceğini açıkladı. Sözünün tuttu ve Özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine Sökmenoğlu istifa etti. Sonradan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in danışmanlığını yapan Sökmenoğlu şimdi MHP milletvekili ve Meclis Başkanvekili. Sökmenoğlu'nun tavrını sonradan Özal da takdir etmiş, "Sözünün eri bir tek sen çıktın" demişti.