|

Akif’in sesi ve yankıları

Akif kimilerine göre Türk dilinin en büyük şairi, Kur’an şairi; kimilerine göre ise şair değil sıradan bir manzumeci, manzum hikâyeler anlatıcısı; Safahat ise yine kimilerine göre Osmanlının yıkılış dönemini belgeleyen şiirsel bir günlük, bir destan, bir şiir mucizesi; kimilerine göre de şiirle hiç ilgisi olmayan sıradan bir manzumeler, manzum hikâyeler toplamıdır. Peki gerçekte nedir?

Haber Merkezi
04:00 - 15/07/2019 Pazartesi
Güncelleme: 11:59 - 14/07/2019 Pazar
Yeni Şafak
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy

İBRAHİM DEMİRCİ


N.Ahmet Özalp’ın hazırladığı Aklı Kamaştıran Belagat Kasırgası / Safahat’ın Yankıları (1911-1924) Büyüyenay Yayınları’nın 306., Edebiyat dizisinin 100. kitabı. Fotoğraf, resim, karikatür, levha ve gazete kesikleri gibi görsel malzemelerle desteklenen eser, 477 sayfa. Arka kapaktaki tanıtım yazısı, kitabın içeriğini iyi yansıtıyor:

“Safahat’ın Yankıları üç ana bölümden oluşuyor: Giriş, Safahat’ın Yankıları ve Son Sözler. Giriş bölümünde kısaca Akif’in hayatının dönüm noktaları ile toplumsal hayatı derinden etkileyen tarihsel olaylar hatırlatılıyor, dönemin şiir ve edebiyat ortamı ve Akif’in şiir serüveni ele alınıyor.

Safahat’ın Yankıları başlıklı ikinci bölüm, kitabın bel kemiğini oluşturuyor. Bu bölümde hakkında çıkan yazılara toplu bir bakış ve değerlendirmeden sonra Safahat’ın ilk kitabından (1911) başlayarak altıncı kitap Asım’dan (1924) sonra doğrudan Safahat ve Akif hakkında yazılan tüm yazılar sunuluyor.

Son Sözler başlıklı üçüncü ve son bölümde ise Sonrası başlığı altında 1925’ten sonraki gelişmeler özetlendikten sonra, Akif’i sevenler-sevmeyenler, Akif, Fikret ve Nâzım, Eleştiriler karşısında tutumu, Akif-Fikret kavgası, Kişiliği, Şiiri ara başlıkları altında genel değerlendirmeler yer alıyor.

SAHAFAT GERÇEKTE NEDİR?

Akif kimilerine göre Türk dilinin en büyük şairi, Allah’ın şairi, Kur’an şairi; kimilerine göre ise şair değil sıradan bir manzumeci, manzum hikâyeler anlatıcısı; Safahat ise yine kimilerine göre Osmanlının yıkılış dönemini belgeleyen şiirsel bir günlük, bir destan, bir şiir mucizesi; kimilerine göre de şiirle hiç ilgisi olmayan sıradan bir manzumeler, manzum hikâyeler toplamıdır.

Peki gerçekte nedir? Safahat gerçekten bir şiir mucizesi midir, yoksa bir şehir efsanesi mi? Safahat’ın Yankıları’nın okuyucunun doğru yanıtı bulmasını sağlayacağını, en azından kolaylaştıracağını umuyoruz.”

Bu son cümledeki ihtiyatlı ve dikkatli dil, N. Ahmet Özalp’ın okuyucuya, daha doğrusu insana duyduğu saygıyı ve güveni yansıtıyor: “Bak, bu budur ve böyledir; aksi düşünülemez!” diyen üstenci, buyurgan yaklaşım yerine, “Bakın, bu konuda farklı, hatta çelişkili değerlendirmeler yapılmış, bunları karşılaştırmayı size bırakıyorum; karar sizin!” diyen, muhatabına seçme özgürlüğü tanıyan bir yaklaşım.

“Sunuş”ta yazar, kitabın adını “Safahat’ın Yankıları / Bir Şiir Mucizesi mi, Bir Şehir Efsanesi mi?” şeklinde anmış (s. 10). Bu durum “Aklı Kamaştıran Belagat Kasırgası” adının sonradan tercih edildiğini düşündürüyor. Kitabın yeni baskısında bu çelişkinin giderilmesini dileyelim.

Safahat’ın sesini işitip karşılık veren 14 yazarın adları ve yazılarının sayısı şöyle: Ispartalı Hakkı (1), Raif Necdet (3), Mithat Cemal (15), Hamdullah Suphi (3), Celal Sahir (3), A. Hikmet (1), Süleyman Necip (1), Fuat Köprülü (1), Emin Hâkî (1), Ali Ekrem (10), Süleyman Nazif (12), İskeçeli Mehmet Sıtkı (5), Yakup Kadri (1) ve Cenap Şahabettin (1).

Ispartalı Hakkı, “Okudukça gözüm gönlüm açıldı.” derken Raif Necdet, “Akif şair değil manzum hikâyecidir.” demektedir. Mithat Cemal, Akif’in “mutlak şiir”ini yüceltirken Celâl Sahir, onu sadece “iyi bir nâzım” saymakta, onu övenlere “reklamcı” demektedir. Fuat Köprülü’ye göre “Akif, tartışmaya değmez” iken Emin Hâkî’nin gözünde “Muhteşem ve büyük üstat”tır. Ali Ekrem’in gözünde Akif, “Müslüman ruhlu, Osmanlı yürekli şair”, “coşkun coşkun ağlayan ırmak”, “yaşadığı gibi yaşatan şair”dir. Süleyman Nazif’e göre Akif, “kelimelere ve aruza hükmeden şair”dir, Tevfik Fikret “kin”den beslenirken Akif “din”den beslenmektedir. “İman ve ideal için yazan şair” Akif’e düşmanlık bir “moda” olmuştur. “Akif şair değildir” diyen İskeçeli Mehmet Sıtkı ile Süleyman Nazif’in tartışmaları, öğretici olduğu kadar eğlendirici metinler. Bu metinleri okurken insan hayatında psikolojinin de bilgi ve düşünce kadar, belki daha çok belirleyici olduğunu hissediyorsunuz.

Yakup Kadri’nin Akif’in şiirinde “dindarlık”tan ziyade “ümmetçilik” bulması, dikkate değer bir tespittir ve şairin bu vasf-ı mümeyyizi ona göre bir kusur değildir: “... ümmetçi ve şeriatçi bir şair olmak Mehmet Akif Bey için bir nakisa değil, bir meziyettir. Safahat şairi şahsiyetindeki o recüli kudreti ancak bu iki canlı mefhumdan istiane ettiği imana medyundur.” (s. 420).

Kitabın önemli metinlerinden biri, Cenap Şahabettin’in imzasını taşıyor. N. Ahmet Özalp, bu yazıya ulaşmak için çektiği zahmetleri de not etmiş. Yazının başına koyduğu değerlendirmeden bir parça: “Akif bu yazıda hayatında belki hiç kimseden duymadığı kadar iltifatlar görüyor. Nitekim yazıyı okuduktan sonra yakından ilgilendiği bir genç olan Asım Şakir’e yazdığı bir mektubunda şunları söylüyor: “Servet-i Fünun’da Cenap Şahabettin benim için iltifatkârane bir makale yazmış. Görmedinse al da oku. Bereket versin, bizim Eşref bir nüshasını bana göndermiş. Okudum, koltukların kabardı. İnsan metholunmaktan hoşlanıyor vesselam. Vakıa Cenap’ın tasvir ettiği Safahat mübdii ile benim hakiki çehrem arasında hiç müşabehet yok. Ama “Besbelli ki şimdiye kadar aynalar yalan söylüyormuş, yoksa ben güzel şeymişim!” diyeceğim geliyor...” (s. 425).

Kendi büyüklüğünün farkında olmayacak kadar büyük olan Akif, hem sesine hem yankılarına kulak verilmeyi hakikaten hak ediyor.

  • Kamaştıran Belagat Kasırgası / Safahat’ın Yankıları
  • Haz. N. Ahmet Özalp
  • Büyüyenay Yayınları
  • 2019
  • 306 sayfa
#Kamaştıran Belagat Kasırgası / Safahat’ın Yankılar
#Haz. N. Ahmet Özalp
#Büyüyenay Yayınları
5 yıl önce