|

Balkanlar'dan geçen dervişler

Büyüyenay Yayınları adasında çıkan Derviş Balkanı Eşkıyâları ve Avcılığım adlı kitap Bulgaristan Şumlu'da 1901 yılında başlayan ve 1989'da Türkiye'de sona eren bir hayatı gözler önüne seriyor.

Yeni Şafak
04:00 - 12/09/2018 Çarşamba
Güncelleme: 18:11 - 11/09/2018 Salı
Yeni Şafak
​Balkanlar'dan geçen dervişler
​Balkanlar'dan geçen dervişler
ZEYNEP ERUZUN

Daha mürekkebi kurumadan ulaştığım bende bir sıla hissi uyandıran Derviş Balkanı Eşkıyâları ve Avcılığım -Balkanlar’dan Anadolu’ya Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan’ın Hâtıraları- Bulgaristan Şumlu’da 1901 yılında başlayan ve 1989’da Türkiye’de sona eren bir hayatın hikâyesi. Bu hayatın sahibi Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan. Onun hayatı nerede ve hangi şartlarda olunursa olunsun hayatta tutunma, insana verilmiş o aziz cevheri ince ince bir ömre yaymanın ve işlemenin hikâyesi. Bu hikâyeyi yerimiz elverdiğince anlatmadan önce bu kitabı bugüne taşıyan kültürümüze hem eserleriyle, hem de yetiştirdikleri öğrencilerle hizmet etmiş iki ismi anmanın tam sırası. Bunlardan ilki bu esere konu olan Mustafa Ayan’ın oğlu Prof. Dr. Hüseyin Ayan. İkincisi de gelini yani Hüseyin Ayan’ın eşi Prof. Dr. Gönül Ayan. Onlar babalarının güzel ömrünün şahitleri ve bugüne taşıyıcıları. Şimdi kaldığımız yerden iz sürecek olursak. Gullamoğlu Mustafa, Şumnu’nun Akdere köyünde 1901 yılında doğmuş, Birinci Cihan Savaşı’nı görmüş, Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’nden koparıldıktan sonra bağımsız bir devlet olma yolundaki çalkantılarına şahit olmuştur. İlkokulu bitirdiği yıl (1912), Akdere’de Rüşdiye açılınca kaydını yaptırır. Fakat Balkan Harbi’nin başlamasıyla eğitimi yarıda kalır. 1944 Eylül’ünde, Bulgaristan, Sovyet Rusya tarafından işgal edilip komünist idare kurulunca bütün Türkler takibe uğramaya başlar. Gullamoğlu Mustafa, Rüşdiye’de okuyamamanın acısını hiç unutmaz. Kapatılan Rüşdiye’nin tekrar faaliyete geçmesi için yoğun gayrette bulunur. Rüşdiye’nin yeniden açılması ancak 1947 yılında gerçekleşir. Daha ilk yıl öğrenci sayısı 300’e ulaşır.

GULLAMOĞLU’NUN KAHRAMANI

Mustafa, Bulgaristan’da “Gullamoğlu Mustafa” olarak bilinir. Aile daha önceleri “Molla Hüseyinler” olarak anılıyor. Bunun sebebi Molla Hüseyin’in İstanbul medreselerinden icazetli bir âlim olması. Ailenin bu yeni lakabı olan “Gullamoğlu”nun kahramanı, evlerine misafir olarak gelen ve misafirliği ailenin kol kanat germesiyle kalıcılığa dönüşen yaşlı bir hanımdır. Kısa sürede yaşlı hanım, mahallenin sevilen, sohbetleri dinlenilen fıkracı, hikâyeci ninesi olur. Ninenin anlattığı fıkralara “Gullamcık”, yani güldürücü, nineye de “Gullam Nine” yani gülücük nine ismi verilir. Gullam Nine, etrafında oluşan bir rivayete göre, cumartesi günleri Akdere’ye 10 kilometre uzaklıktaki Söğütlü pazarına tarlalar arasındaki patikadan geçerek gidermiş. Bu arada yanındaki bir maşrapa dolusu altını uygun bulduğu bir yere saklar, dönüşte alırmış. Bir seferinde sakladığı yeri bulamamış. Üzüntüsünden yarı deli bir hal almış. Bu rivayet ailenin ve köylünün onu daha fazla benimsemesini sağlamış. Zamanla, “Molla Hüseyinler” olarak anılan ailenin unvanı “Gullamoğulları”na dönüşmüş.

Babadan kalan evlerini yenilemek isteyen Gullamoğlu Mustafa, oğlu Hüseyin ile “Türkleri Bulgaristan’ı terke teşvik ettikleri” iddiasıyla tutuklanırlar. Ardından dört yıl boyunca idamla yargılanırlar. Evlerini yeniledilerse de içinde uzun süre oturamazlar. Davaları beraatle neticelenir. Fakat iki yüz elli bin Türkle “Bulgaristan’dan 1951 yılında kovulurlar.” Türkiye’ye girişte Ayan soyadını alırlar. Akdereli Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan, 1951 yılında doğduğu ve 50 yaşına kadar yaşadığı, binbir zorlukla dişinden tırnağından artırarak yenilediği, yeniden yaptığı evini, edindiği hayvanlarını, tarla tapanını geride bırakıp yetişkin üç kız, bir oğul, damat, torunlar ve eşiyle birlikte anavatana sığınır. T.C.’nin iskânıyla Çukurova’nın Mustafabeyli köyüne yerleşir ve mücadelesini 1989 yılına kadar sürdürür. 1989’da bisiklet kazasıyla da bu renkli ve mücadele dolu hayatına veda eder. Gullamoğlu, doğduğu ve 50 yaşına kadar yaşadığı toprakların coğrafyasını, o coğrafyanın yerleşim yerlerinin isimlerini, ormanlarını, hayvanlarını, bitkilerini, insanlarını, şâkîlerini, velhasıl en ince teferruatına kadar inceden inceye 88 yıl boyunca hafızasına nakşetmiş; hayallerini, düşüncelerini, rüyalarını süsleyen hatıraları, hem kendisinin hem de çevresinin yaşantısına renk katmış, sohbetlerinin ana konusu olmuştur. Bulgaristan Akdere’de 50 yıllık dönemin insanlarını, yerleşim yerlerinin isimlerini Çukurova’nın Mustafabeyli’sine yerleşince unutmamıştır.

BABA BUNLARI YAZSANA

Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan, oğlu Hüseyin Ayan ile Erzurum’da -oğlu o sıralarda Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyesidir- buluştuklarında Bulgaristan’daki yılların özlemini çeşitli hatıralarıyla gece gündüz anlatmaktan büyük zevk alır, bu anlatmalara zaman dar gelirmiş. Hüseyin Ayan “Baba! Bunları yazsana!” deyince Hacı Mustafa Ayan büyük bir hevesle, o hareketli geçmişini, büyük bir memleket özlemiyle “Eski Türk Harfleriyle” 88 yıllık ömrünün 80’inde kaleme almaya başlamış. Gullamoğlu Hacı Mustafa Ayan, Bulgaristan coğrafyasının Akdere köyü ve civarında elli yıllık geçmişini iki ana başlık halinde kaleme alır: “Derviş Balkanı Eşkıyaları” ve “Avcılığım”. Gullamoğlu Derviş Balkanı Eşkıyaları’nda adı geçenlerin hemen hepsini tanımış, eşkıyanın yol kestiği yerleri, gizlendikleri köyleri, dolaştıkları dağları, ovaları gezmiş, görmüş, o yörelerin ileri gelenlerini, sıradan insanlarını yakınen tanımış biri. Avcılık ise başlı başına bir yaşam tarzı. Gullamoğlu’nun yurdunda ise bu yaşam tarzı bir mecburiyetten, hayatın temel bir ihtiyacından doğuyor.Köylerde kasap dükkânı olmadığından et ihtiyacı tavuk, koyun-kuzu, keçi ve sığırlardan temin ediliyor. Bunların ise bir maliyeti var. Fakat av hayvanları için bir ücrete gerek yok. Eline bir delikli demir (silah) geçiren köyün dışına çıkarmış. Köy delikanlılarının hepsi birer avcı. Avcılığın isbatı için süzen (süzek) avı düzenlenirmiş. Gullamoğlu Mustafa, herkesin söylediğine göre, kurşunu yere düşmeyen avcılardan. Gullamoğlu’nun yaşıtları, “Mustafa’nın silahı patlarsa yere bir şeyler düşer” derlermiş. 1989 yılında, yatsı namazından evine dönerken, dikkatsiz bir sürücünün kullandığı arabanın bisikletine çarpması sonucu bu oldukça renkli ve mücadele dolu hayat son bulur. Allah rahmet eylesin. Son olarak: Hacı Mustafa Ayan, sadece yaşadıklarını yazmamış, duyduklarını da nakletmiş bize. Derviş Balkanı Eşkıyâları ve Avcılığım, Balkanlar’daki eşkıyâlık, avcılık, ticaret, dil ve iletişim üzerine tarihî, toplumsal, siyasî, iktisadî ve beşerî çalışmalar, araştırmalarda bulunmak isteyenler için de özellikle ilk dereceden kaynak olma niteliğine sahip bir eser.


Derviş Balkanı Eşkiyâları ve Avcılığım

Hazırlayan: Gönül Ayan

Büyüyenay Yayınları

Mayıs 2018

256 sayfa

#kİTAP
6 yıl önce