Bir mübarek ramazan bayramını dünyayı sarsan bir salgının gölgesinde, evimizde geçirdik. Bu süre zarfında ramazan bize, Allah’a sığınmak için bereketli bir kapı olarak açıldı. Evimizde ibadet ve sabırla geçirdiğimiz günlerin ardından bayrama eriştik. Ancak bayram da oldukça mahzun geçti. Ancak Sağlık Bakanlığı artık yavaş yavaş normal hayata geçebileceğimizin müjdesini verdi. Peki bu hafta sonumuzu da mutfakta geçirmeye ne dersiniz? Hem de biraz daha derinlikli olarak kendi kültürümüzün mutfağını tanımaya devam etmiş oluruz.
Ciltler dolusu kitap yazdırabilecek derinlik ve zenginliği barındıran Türk Mutfağı’nın tanınmasına katkıda bulunmak, birliğimizi ve zenginliğimizi artırmak bizim için çok önemli. Bu durumun uluslararası bir boyutu da var. Her gün, uluslararası sosyal medya hesaplarında, videolar, yazılar, gazete haberleriyle yemekler ve kültürler de anlatılıyor. Ve biz sıklıkla çok iyi bildiğimiz bir yemeğin, tatlının, kah Meksika, kah İtalyan, kah Yunan Mutfağı’ndan bir lezzet olarak sunulduğuna şahit oluyoruz.
Bu yazıyı zengin Anadolu Mutfağı’nın, kökü milattan önce 10 binli yıllara hatta daha da eskiye dayanan kültürünün bir parçası olan lokma tatlısına ayırdım. Bunun ilk sebebi, lokmanın bir Yunan tatlısı olduğu iddiasının asılsızlığını kanıtlamak. İddiaya göre, lokma “loukoumades” adıyla bilinen, kökeni Olimpiyat oyunlarına kadar giden bir tatlı. Öyleyse muhakkak Hakkari’den ya da Kütahya’dan gitmiş olmalı. Çünkü Bursa, İzmir, İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun bir çok yöresinde olduğu gibi bu iki güzel şehirde de lokmanın değişik versiyonları var. Üstelik bu şehirlerin kökleri de Olimpiyat oyunlarından çok daha eski. Kültürler arası iletişim, bir yemeği farklı coğrafyalara taşır, bu çok ta hoş bir durumdur. Şimdilik lokma ekseninde de olsa Hakkari, gizli kalmış kültürel hazineleri, muhteşem doğası, etkileyici lezzetleriyle, Kütahya Osmanlı döneminden kalma zengin kültürüyle, bu yıl konuk olacağımız iki şehir olsun istiyorum. Hem evde kolayca pişirebileceğimiz, hem de Anadolulu bu lezzetler, sofralarımıza kadim coğrafyamızın bereketini taşısın.
- MALZEMELER
- * 500 gram un
- * Bir çay kaşığı tuz
- * 1lt sıvı yağ
- * Bir tatlı kaşığı kuru maya
- * Bir tatlı kaşığı şeker
- * Pudra şekeri
- * 2 su bardağı su
- YAPILIŞI
- Kuru maya, şeker ve bir çay bardağı ılık suyu karıştıralım ve kabarması için sıcak bir yere koyalım. Un, maya karışımı ve tuzu azar azar su ilave ederek yoğuralım. Hamuru iyice özleştirelim ve mayalandıralım. Bir kaseye su dolduralım. Yağı derin bir tavada kızdıralım. Tıpkı lokmada yaptığımız gibi elimizle sıktığımız hamuru, suya batırdığımız kaşık yardımıyla lokma lokma keserek yağın içine atalım. Kızaran lokmaları kağıt havlu serilmiş bir tepsiye çıkaralım. Servise almadan önce üzerine pudra şekeri serpelim. Afiyet olsun. *Bu tarifi dondurma ile ya da üzerine çikolata sos gezdirerek sunabiliriz.
- MALZEMELER
- * 5 yumurta
- * Bir çay bardağı süt
- * 3 yemek kaşığı yoğurt
- * 3 yemek kaşığı eritilmiş tereyağı
- * 2 su bardağı un
- * Bir paket kabartma tozu
- * Bir fiske tuz
- * Bir su bardağı sıvı yağ
- YAPILIŞI
- Su ve şekeri ocağa koyup kaynatalım. İçine limon suyu ilave edip kıvam alana kadar pişirelim. Bir kaşığı şerbete batırıp çıkardığımızda, kaşıktan akan son damla uzuyorsa kıvamını bulmuş demektir. Yumurta, süt, yoğurt, eritilmiş tereyağı, tuz ve kabartma tozuyla bir hamur elde edelim. 20 dakika dinlendirelim. Sıvıyağı tavada iyice kızdıralım. Hamuru, bir tatlı kaşığı yardımıyla yağa lokma lokma bırakalım ve iki yüzünü çevirerek kızartalım. Tatlılarımızı şerbetin içine atıp bir saat dinlendirelim. Afiyet olsun.
