
19 yaşında Kapalıçarşı’da kendi dükkânını açan Hakan Evin, 39 yıl boyunca ABD başkanlarından Hollywood yıldızlarına kadar ünlü isimlere halı sattı. “19-20 yaşında halı sattığım o insanlarla hâlâ irtibattayım. Kapalıçarşı’daki mağazamız kapansa da Türkiye ile bağımızı koparmıyoruz” diyen Evin, şimdi İspanya’da açacağı mağazayla hem Türkiye’nin kültürünü hem de halıcılık geleneğini uluslararası alanda temsil etmeye devam edecek.
Hakan Evin, Kapalıçarşı’daki halıcı dükkânında ABD başkanlarından Hollywood yıldızlarına, dünyaca meşhur müze müdürlerinden Suudi prenslerine kadar pekçok ünlü isimleri ağırlayan bir iş adamı. Henüz 19 yaşında Kapalıçarşı’da kendi dükkânını açan Evin, 39 yıldır işini aşkla sürdürüyor. Halıcılığı sadece bir ticaret değil, yerel kültür ve sanatı aktarma aracı olarak görüyor. Yüksek enerjisi ve samimi yaklaşımıyla müşterileriyle uzun soluklu güçlü bağlar kuruyor. Kurduğu bu güçlü ilişkiler de ona uluslararası deneyimlerin kapılarını açıyor. Halıları ABD başkanlarından Clinton, baba ve oğul Bush, sinema sanatçıları Demi Moore, Bruce Willis, Ben Affleck ve Rami Malek gibi pek çok ismin evini süslüyor. Uluslararası alandaki ünü onu daha önce The Guardian sayfalarına, National Geo People ekranlarına taşımış. Bugünden tam 22 yıl önce 2003 yılında Yeni Şafak’ta çıkan ilk haberinde ise o günün başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmanın en büyük hayali olduğunu söylüyor. En büyük hayali henüz gerçekleşmemiş. Geçtiğimiz günlerde 39 yıllık Kapalıçarşı serüvenini nihayete erdirmeye karar veren Evin, şimdi İspanya yolcusu. Yeni Şafak Pazar olarak gitmeden önce Kapalıçarşı’da Evin ile bir araya geldik.

İspanyollar samimi insanlar
Genellikle kadınlar değişiklik konusunda erkeklere nazaran daha isteklidir. Hakan Evin’e de yeni bir ülkede yaşama fikrini eşi teklif etmiş. Seçenekler arasında iş sebebiyle güçlü ilişkiler kurduğu Amerika ve İspanya varmış. “54 yaşındayım ama biraz geç evlendim. Bir çocuğum 4, diğeri 7 yaşında. Çocuklarım küçükler ama aile büyüklerimizin yaşı var, örneğin babaannem 102 yaşında. Hal böyle olunca Amerika bizim için yani her özlediğimizde büyük ailemizle birlikte olmak için çok uzaktı. Biz de Amerika yerine İspanya’yı seçtik” diyen Evin, ayrıca İspanyolların Filistin meselesindeki hassasiyetleri ve dik duruşlarından da etkilendiğini söylüyor. “İspanyollar iyi insanlardır. Zaten Filistin olayında da gösterdikleri duruş bunu kanıtlıyor. O duruş sadece hükümetin devletin duruşu değil, halkın duruşu. Halkın bu hassasiyetle sokaklara çıkışı gerçekten güzel bir şey” şeklinde konuşuyor. Elbette ki bu gidişin asla bir kopuş olmadığının da altını çizen Evin, “Kapalıçarşı’daki mağazamız kapansa da Türkiye ile bağımızı koparmıyoruz. Halılarımın bir kısmı yine burada kalacak. İki ülke arasındaki ithalat-ihracat artarak devam edecek. Ama esas mağazamız artık Madrid’te olacak” diyor. Evin’e neden bir şube daha açmak yerine buradaki mağazayı kapattığını sorduğumda ise şu cevabı veriyor: “Dükkânım benim omuzlarımda yükseldi. Müşterilerim benim için, onlarla kurduğum samimi ve dürüst diyalog için geliyor.”
19 yaşında kendi dükkânımı açtım
Aslen Siirtli olan Hakan Evin, İstanbul’da doğup büyümüş. Henüz 6 yaşında iken babası elinden tutarak onu Kapalıçarşı’ya getirirmiş. “Dedelerim burada mobilyacıydı. Fakat onlardan sonra babam halıcılıkla uğraşmaya başladı. Ben ve abim de bu bayrağı devam ettirdik” diye anlatan Evin, aslında evin küçük çocuğu olduğu için başta kendisinin müstakil bir dükkân açmasına pek sıcak bakılmadığından bahsediyor. Evin, “Ailenin en küçüğü iseniz bizim kültürümüzde büyüklerin dediğini yapmanız bekleniyor. Ben de başta öyle yaptım. Küçük olduğum için tek başıma yürütemeyeceğimi düşündüler. Ancak 19 yaşında kendi dükkanımı açabildim. O zamanlar Kapalıçarşı’da bırakın dükkân sahibini en genç halı satıcı bile 25 yaşından büyüktü yani en genç ben oldum” diyor. Kapalıçarşı’da hiçbir müşterisiyle sorun yaşamamış firmalardan biri olduğunu da sözlerine ekleyen Evin, “Bunun en önemli sebebi ben halıyı çok iyi biliyorum. Ve bildiğim şeyleri olduğu gibi müşteriye söylüyorum. Müşteri benim verdiğim bilgilerle halıyı gördüğünde kendi kararını veriyor. Bu yüzden 19-20 yaşında halı sattığım o insanlarla hâlâ irtibattayım” diye anlatıyor.

Müşterilerim tavsiyelerle artıyor
Evin’ın müşterileriyle kurduğu bağ gerçek bir ‘marka sadakati’ örneği. Örneğin Amerikan konsolosluğunda çalışan müşterilerinden biri yıllar sonra kızını evlendirirken onun evi için de halı bakmaya onun dükkânına geliyor. Müşteri ağının çoğunlukla memnuniyet tavsiyeleriyle genişlediğini ifade eden Evin, kendisine tekrar tekrar gelen müşterilerinden biriyle yaşanan anısını bizimle paylaşıyor: “Bir gün eski bir müşterim beni yeniden ziyarete geldi. Kendisinin NATO Deniz Kuvvetleri komutanı olduğunu söyledi. Gerçekten şaşırdım. Benden halı aldı, sonra yemek yedik. Ardından kendisini Eminönü’ne onu bekleyen askeri araçlara kadar götürdüm. Bir süre sonra kendisine mesaj atıp, ailemle beraber kendisini ziyaret etmek istediğimi söyledim. Beni İngiltere’ye davet etti. Meğer, NATO Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İngiltere’deymiş. Gittiğimizde bizi evinde ağırladı. Ardından NATO’da verilen İspanyol resepsiyonuna davet etti. Resepsiyona gittiğimde Türk subaylarla karşılaştık. Beni gördüklerinde ilk söyledikleri şu oldu: ‘Hakan Bey, üç senedir komutanımız benim bir dostum var çok iyidir diyerek sizi anlatıyor. Türkiye’nin öyle güzel reklamını yapmışsınız ki sayenizde bize de daha güzel bakıyor.’”
İyi halı artık üretilemez
En güzel halıların 1980 öncesi, atölye ve evlerde üretildiğini söyleyen Evin, “Maalesef artık iyi halı üretilmesi söz konusu değil. Bu işin işçiliği çoktur. İyi bir halıyı dokumak bir seneden uzun sürer. Böyle bir halıyı üretmeye kalkarsınız işçiye vereceğiniz para ile halıyı satacağınız paradan çok daha fazla olur” diyor. “En güzel halılar zaten geçmişte dokundu” şeklinde konuşan Evin sattığı nadide halılarla ilgili şunları söylüyor: “Biz bu halıları evlerden, koleksiyonunu elden çıkarmak isteyenlerden, ailelerin üçüncü-dördüncü nesillerinden ediniyoruz. Halı satın alırken şöyle bir bakarım, kirli çamur içinde olsa da anlaşılır. Tamir edilecek mi? Değecek mi? Anlaşılır. Sonra kendimize ait bir tamir-restorasyon ekibimiz var. Çok titiz çalışıyoruz. Bende eşi benzeri görülmemiş güzellikte halılar var.”
“Halıcı Hakan zirveyi en önde izledi”
2004’te Türkiye’de düzenlenen NATO Zirvesi’ne direkt olarak Beyaz Saray davetlisi olarak katılan Evin, zirvenin dekorasyonunu üstlenen isimlerden biri olmuş. Daha önce halı sattığı için Beyaz Saray danışmanları ve güvenlik ekibiyle özel ilişkiler kurduğundan bahseden Evin, “Zirve öncesinde konuşma yapılacak kürsünün zeminine kırmızı bir halı serilmişti. Ben de bu seçimin yanlış olduğunu ve kırmızı rengin konuşmaya yapacak devlet başkanını gölgeleyeceğini söyledim. Bir süre düşündükten sonra bu öneriyi makul bulup bana dekorasyonun değiştirme görevi verdiler. Yarım saat içinde daha pastel tonlarda bir dekor hazıladım” diye anlatıyor. Bu görev karşılığında zirveyi canlı olarak o salonda izleme talebini de kabul etmişler. Bunun üzerine kendisine “Beyaz Saray Halkla İlişkiler Müdürü kontenjandan dolayı zirveyi izlemek için salona alınmadı ama halıcı Hakan Evin zirveyi en ön sıradan izledi” şeklinde şakalar yapılmış.
Türk-Amerikan ilişkilerinde “Barış elçisi”
ABD senatosunda 19 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Kongre üyesi Senatör Edward Whitfield, Hakan Evin için özel bir başlık açarak Evin’in Türk-Amerikan ilişkilerinin “barış elçisi” olarak kabul edilmesini istemiş. Senato tarafından bu teklif kabul görerek resmi kayıtlara işlenmiş ve müşterileri arasında ABD eski Başkanı Bush’un da bulunduğu Evin’e, Amerikan senatosu tarafından bir “Barış Elçisi Belgesi” de gönderilmiş.









