|

Said Halim Paşa’yı doğru anlamak üzerine

Son Osmanlı döneminin en önemli isimlerinden biri olan Said Halim Paşa İslamcıların geç keşfettiği Osmanlı tarihinin ilginç figürlerinden biridir. Kudret Bülbül’ün “Siyasi Bir Düşünür Ve Devlet Adamı: Said Halim Paşa” kitabı onun şahsında bugün yeniden tartışılan İslamcılık, modernizm, Türkçülük gibi kavramları ele alıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 9/12/2015 Çarşamba
Güncelleme: 20:08 - 8/12/2015 Salı
Yeni Şafak
YASİN AKTAY


Said Halim Paşa, son dönem Osmanlı tarihinin en ilginç figürlerinden birisidir. İslâmcı görüşleri savunan, Mehmed Akif'in Sebilürreşad Mecmuasında ümmet fikrini önceleyen makaleler kaleme alan bu Osmanlı aydını diğer taraftan İttihat-Terakki'nin önde gelen isimlerinden birisidir. Parti'nin genel sekreterliğini yapmış, kriz dönemlerinde partiyi temsilen Şurayı Devlet Reisliği ve Hariciye Nazırlığı görevlerinde bulunmuş. Mısır sarayına mensubiyeti dolayısıyla aristokrat bir köke sahip ancak omurgasını asker-sivil bürokrasinin oluşturduğu İttihat Terakki'nin en güvendiği isimlerden birisi. Öyle ki Mahmud Şevket Paşa'nın bir suikastla öldürülmesi sonrasında boşalan Sadrazamlık koltuğuna tereddütsüz Said Halim Paşa oturtuluveriyor.



PAŞA'DAN İLK OLARAK KÜÇÜKÖMER BAHSEDER


Bazı tarihçiler Paşa'nın sadaret makamına getirilmesinde İttihat-Terakki'nin beşeri sermayesi içerisinde o dönem sadaret için kullanabileceği tek kişinin Said Halim Paşa olmasının etkili olduğunu söylerler. Ancak böylesi bir zorunluluk bulunmadığı dönemlerde Parti'nin Genel Sekreterliğini yapmış olması meselenin sadece bu şekilde açıklanamayacağını da gösterir. Politikayla ömrünün sonuna kadar iştigal etmesi, devlet görevlerinde bulunmuş olması onun düşünür yönünün uzunca bir süre dikkat çekmemesini beraberinde getirmiştir. Enteresandır, düşünür vasfına da Cumhuriyet döneminde neredeyse ilk kez vurgu yapan İdris Küçükömer'dir. Sosyalist sol içerisinde büyük fırtınalar koparan Düzenin Yabancılaşması kitabı Said Halim Paşa'dan bir alıntıyla başlar.



Said Halim'in sosyolojiye ve siyasete ilişkin görüşlerini açıkladığı eserleri onu sadece bir siyaset adamı olarak değil bir düşünür olarak da ele alma gerekliliğini ortaya çıkarır. Bu çerçevede son dönemde farkedilir bir ilgi gözükmekle birlikte derinlemesine analiz yapmaya çalışan, nitelikli metinlerin sayısı son derece azdır. İslâmcılık, özellikle düşünsel yelpazenin solunda konumlanan aydınların gündemlerinde en üst sırada yer alırken, bu ilgiyle karşılaştırılamayacak derecede bir Said Halim ilgisizliğinin söz konusu olması, ilginin sentetikliğini ve güncel politikayla ilgisini net bir biçimde ortaya koymaktadır. İslâmcı entelektüeller arasında ise bu ilgi daha belirgin olmakla birlikte yeterli değildir.



İSLAMCILARIN GEÇ KEŞFETTİĞİ BİR İSİM


Bununla birlikte Said Halim Paşa isminin Türkiye'de 70'ler, 80'ler, 90'lardan sonra ortaya çıkan, gelişen ve iyice taban bulan İslamcılık düşüncesi için çok ciddi bir referans olduğunu söyleyemeyiz. Her ne kadar Tercüman'ın 1001 temel eser dizisi içerisinde Buhranlarımız isimli kitabı yayınlanmışsa da bu kitap, İslamcıların referans aldıkları kitaplar arasında pek yer almamıştır.


Bu çerçevede İslâmcı entelektüeller tarafından Said Halim Paşa'nın geç keşfedildiği söylenebilir. Geç keşfedildiğinde de İslamcılara referans kaynağı olacak şekilde değil, biraz daha akademisyenler ve entelektüeller arasında tartışma konusu olacak şekilde yer bulmuş gibidir. Mehmet Akif, Elmalılı Hamdi Yazır, Sebil'ürReşad veya Eşref Edip gibi söylem belirleyici bir etkisi olduğu söylenemez. Dolayısıyla İslamcılık düşüncesinin bir konusu olarak ele alındığında sadece o dönemin düşünce dünyasının nasıl şekillendiğini incelemek üzere değerlendirmeye imkan sağlıyor gibi gözüküyor. Bu durum Said Halim Paşa'nın bir ölçüde tek boyutlu ele alınmasını ve böylece düşünce kamusuna bir türlü sağlıklı biçimde dahil edilememesini beraberinde getiriyor. Örneğin Said Halim Paşa sadece İslâmcılık açısından ele alınırsa onun sosyolojik analizleri dikkatten kaçabilir ve nitekim kaçırılıyor da.



DERS OLARAK ÖĞRENCİLERİME OKUTTUM


Uzun yıllar görev aldığım Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde verdiğim dersinde Said Halim Paşa'yı öğrencilerime okuttum. Meslekten bir sosyolog değil belki ama ortaya koyduğu sosyolojik performansın dikkatten kaçırılmaması gerektiğine inandım. Çünkü sosyoloji düşüncesi sadece üniversite kürsülerinde ortaya çıkan bir düşünce veya bütünlük değildir. Belli ki çok iyi içtimaiyat okumuştur. Ve bu sosyoloji bilgisinden dolayı sosyolojiyi topluma doğrudan doğruya uygulamıştır. Bu sosyolojik performans, sosyolojinin faydalı bir şekilde nasıl değerlendirilebileceği noktasında çok iyi bir örnek oluşturmaktadır.



Dolayısıyla, Sait Halim Paşa'nın düşüncelerinin uygulamalı sosyoloji olarak da değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Bu uygulamalı sosyoloji performansının en önemli girdilerinden birisi de uzun yıllar devlet görevlerinde bulunmuş olması, aktif siyaset içerisinde bulunmuş olmasıdır. Kudret Bülbül'ün Said Halim Paşa üzerine yaptığı etraflı analiz onu bir düşünür ve devlet adamı olarak düşünce dünyamızda ve siyasî tarihimizde konumlandırmaya çalışarak Paşa'nın bu uygulamalı sosyoloji yaklaşımının temel parametrelerini güzel bir biçimde ortaya koyuyor.



Said Halim Paşa galiba İttihat-Terakki bağları dolayısıyla İslâmcılığı, düşünür vasfına daima öncelenmiş bir mütefekkir olarak çıkıyor karşımıza. Bu bir anlamda onun düşünsel pozisyonunu değerlendirmeyi de imkansız hale getiriyor çünkü o dönemin neredeyse bütün ideolojik yönelimlerinde İslamcılık bir biçimde bulunuyor. O dönemde İslamcılık hegemon ideolojidir, bir iktidar ideolojisidir. Ve bu gün yaşamakta olduğumuz bazı tartışmalardan yola çıkarak Said Halim Paşa bize birçok konuda hatırlatma yapabilir.




• • •


Said Halim Paşa


Kudret Bülbül


Tezkire Yayınları


2015 (tekrar baskı)




#Sait Halim Paşa
#İttihat-Terakki
#Osmanlı tarihi
8 yıl önce