|

İlahiyatçı Erol Erdoğan: Gençler sorularına doğru cevap alamıyor

İlahiyatçı Sosyolog Erol Erdoğan: Dindarların çocuklarının seküler olduğuna dair örneklerin yanında seküler ailelerin çocuklarının dine yönelmelerini de görmek gerekir. Müslümanlar azalmıyor, artıyor ancak Müslümanlık çeşitleniyor. Sekülerleşme bu süreçle ilgili bir durum.

Zeynep Betül Erhun
00:00 - 24/12/2021 Friday
Güncelleme: 16:33 - 14/01/2022 Friday
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
- Son zamanlarda pek çok dindar ailenin çocukları neredeyse “seküler” diyebileceğimiz boyutta dine yabancı. Bunun nedenlerine dair elimizde veriler yok ancak, yakından biraz yakından bakıldığında bir yorum geliştirilebilir. Siz de bu konuda uzun süredir çalışmalar yapıyorsunuz. Bu durumun nedenleri nedir?

Sekülerleşme, deistleşme, yozlaşma konularının sadece gençler veya kadınlarla ilişkilendirilerek konuşulması alışkanlığına itiraz emek isterim. Dini hassasiyetlerin gevşemesi, toplumun geneline biraz da orta yaşa ait bir durum. Ayrıca, dindarların çocuklarının seküler olduğuna dair örneklerin yanına seküler ailelerin çocuklarından dine yönelme örneklerini de ekleyerek değişimi geniş perspektiften görmek gerekir. Müslümanlar azalmıyor artıyor ancak Müslümanlığın çeşitlendiğini (heterojenleşme) görüyoruz. Sekülerleşme bu süreçle ilgili bir durum.


İLK NEDEN KÜRESELLEŞME

Tek neden olmamakla birlikte, çeşitlenmeyi doğuran güncel nedenlerin başında, teknolojik dönüşümle belirginleşen yeni küreselleşme geliyor. İnsanlar, eskiden dini bir konuda bir iki farklı görüşle karşılaşırken şimdilerde icmâ veya toplumsal kabulü olan konularda bile çeşitlilik ve zıtlaşma ile karşılaşıyor. Fihi kavlandan fihi ekvale geçildi. Mesela, kırk elli yıl önce “Evrim var mıdır?” sorusu, dindarlar arasında bir iki cevapla karşılık buluyordu, şimdi en az üç beş görüş var. Dini konulardaki söz çeşitliliğinin yanı sıra, din karşıtı söylemler ve aktörlerde de çeşitlenme ve yaygınlaşma var. Yine kırk elli yıl önce, dindar insan, sınırlı biçimde din karşıtlığı ile karşılaşıyorken şimdi her an her yerde din karşıtlığı veya dine mesafeli yaklaşımlarla muhatap olabiliyor. Böylesi çeşitlilikte, bir insanın ailesinden tevarüs ettiği fikir, ideoloji veya inancı bir bütünlük içinde sürdürmesi zordur. Sekülerleşme böyle bir kavşakta kendine alan açıyor. Dolayısıyla modern ve teknolojik dönüşüm çağında muttakiliğini koruyabilen insanlar övgüyü hak ediyorlar.

Farklı pek çok araştırma sonucu, gençlerin dine yabancılaşmasının, bugün itibariyle ciddi oranlarda yükselmediğini göstermekle birlikte muhtemel iki zıt durumdan da bizi haberdar ediyor.

GENÇLERİ ANLAMALIYIZ

Gençler dine, dindarlara ve dini temsil ettiği varsayılan kişi veya kurumlara yönelik meraklarına ve araştırmalarına, sorularına ve sorgulamalarına, şüphelerine ve itirazlarına samimi ve doğru cevaplar alabilirseler, dini anlayış çeşitlense bile Müslümanlık gelişir, çoğalır, kendini sahih çizgide yeniden üretir. Aileler, üst kuşaklar ve dini liderler ön yargılarından azade şekilde gençlerle karşılıklı öğrenmeye açık etkileşim kuramazlarsa dini anlayışta eksilmelerin yanı sıra radikalleşmeler de artacak. Toplumun gençlere yönelik önyargıları binlerce yıllık geçmişe sahip olduğundan çabuk kırılmayacak kadar kalın. Yetişkinler, gençlerle aralarındaki değişimi “kuşak farklılaşması” değil ilk andan itibaren “kuşak çatışması” olarak görüyor.

TEK TİP EĞİTİM SORUN

-İnternet imkânlarının artması, özellikle sosyal medyanın bu duruma etkileri nedir?

Aileler ve üst kuşaklar, çatışmaya dönüşen bu farklılaşmayı internete ve dijital mecralara bağlayarak tek sebebe indiriyorlar. Teknolojik dönüşüm etkenlerin başında yer alıyor ancak sekülerleşmeyi doğuran kopuşun nedenleri arasında, toplumun yetenek ve sanat perspektifini terk ederek standartlaştırıcı eğitimle gençlere yönelmesi, belli yaşlardan sonra tecrübelerini durağanlaştırmaları, gençleri yaşanılan zamanla değil istikbale erteleyici şekilde zamanı mülkleştirmeleri, dindarlığın güncel tezahürüne yönelik gençlerin sorgulamalarına tepkisel yaklaşımları da etkili oluyor.

Ezberleri bir kenara bırakalım

- Ailelerin ne yapması gerekiyor, neler önerirsiniz?

Aileler ve yetişkinler gençleri dinlemeyi, anlamayı, iletişimde olmayı önemsemeliler. Dinlemeden anlamak ve anlamadan anlatmak imkânsız. Toplum kuşak farklılaşmasını mutlak çatışma olarak görmemeli, farklılığı fırsata çevirmelidir. Gençlerle muhatap olan herkes, gençliğe dair ezberlerini çöpe atıp yeni baştan insanı, genci ve zamanı anlamalıdır. Gençler, gençlik çalışmalarının edilgen muhatabı olmaktan çıkıp aktörü olmalıdır. Din, ahlak ve kültür bir iklim işidir; iyileştirici bir din iklimi tesis edilmelidir. Gençlerin itirazları ve sorgulamaları çoğunlukla vicdan ve adalet merkezli olduğu için adalete dair eksiklerimizi telafi etmeliyiz. Yetişkinler, bilgi ve tecrübelerini statikleştireşecek, dolayısıyla çocuklar ve gençleri anlamaktan uzaklaşacak tembellikten kendilerini kurtarmalılar; son nefese kadar bilginin peşinden koşmalılar, değişimi izlemeliler.

#Erol Erdoğan
#seküler
#genç
#deist
#ARGETUS
2 years ago