|

Reisülkurra Üsküdarlı Hafız Ali Efendi

Hafız Ali Üsküdarlı denildiği vakit bir isimden öte Hadim-i Kur’an olarak yaşanmış bir hayatın “sevgilinin kelamına” doyamamış tınısını işitmekteyiz. Kur’an-ı Kerim’i hayatının kıblesi kılan, çocukluğunda başlayan Kur’an hizmetini ahiret yurduna göçesiye kadar sürdüren Hafız Ali Üsküdarlı’nın hayatı, nesilden nesile aktarılacak bir örneklik teşkil eder.

Muhammed Sefa Ulusoy
09:30 - 19/04/2021 Pazartesi
Güncelleme: 09:52 - 19/04/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Hafız Ali Efendi, Tavâşî Hasanağa mahallesinde dünyaya geldi.
Hafız Ali Efendi, Tavâşî Hasanağa mahallesinde dünyaya geldi.

Hz. Osman “Seven sevgilisinin kelâmına doymaz” buyurmuş. Hafız Ali Üsküdarlı denildiği vakit bir isimden öte Hadim-i Kur’an olarak yaşanmış bir hayatın “sevgilinin kelamına” doyamamış tınısını işitmekteyiz. Yaradılış sebebi yalnızca alemlerin rabbine kulluk etmek olan insanın bütün bir ömrünü yüce yaratıcısının kelamına adaması kadar tabii ve bir o kadar da bereketli bir hayat olabilir mi? Kur’an-ı Kerim’i hayatının kıblesi kılan, çocukluğunda başlayan Kur’an hizmetini ahiret yurduna göçesiye kadar sürdüren Hafız Ali Üsküdarlı’nın hayatı, nesilden nesile aktarılacak bir örneklik teşkil eder.

Bir Kuran Aşığı Doğuyor

7 Eylül 1885’te Üsküdar’ın bugün artık Ahmediye mahallesi sınırları içerisine dahil edilen eski adıyla Tavâşî Hasanağa mahallesinde posta memuru bir baba ve evhanımı bir annenin mahdumu olarak doğan büyük Kur’an hizmetkarı Hafız Ali Üsküdarlı’nın asıl adı Ali Sadettin’dir.

Kültür ve sanatla hemhal olmuş bir aile ve toplumun içerisinde dünyaya gelmek Hafız Ali Üsküdarlı’yı Kur’an-ı Kerim sahasında Türkiye’nin en önemli isimlerinden biri haline getirecektir.

İlk öğrenimini ve Kur’an eğitimini Üsküdar’da Özel Ravza-i Terakkî Mektebi’nde gerçekleştirir. Hıfzını mektebin rüşdiye kısmında Kur’ân-ı Kerîm hocası olan Hâfız Şükrü Efendi nezâretinde yapar ve Tashîh-i hurûf derslerini Üsküdarlı Hâfız Nazif Efendi’den tamamlar. Üsküdar’da onun hayatında iz bırakan isimlerden birisi şüphesiz
Üsküdar Selimiye Camii İmam Hatibi Hasan Fehmi Efendi
’dir. Hasan Fehmi Efendi’den aşere ve takrip icazeti alır ve İstanbul ağzını ondan talim eder. Mısır tarikini ise Yavuz Selim Camii İmamı Reisülkurra Hafız Ahmet Efendi’den öğrenir. Serezli Hafız Şükrü Efendi’nin vefatına kadar takrip derslerine devam eder, sonra
Reisülkurra Varnalı Ahmet Efendi’
den derslerini tamamlar. Yine Varnalı Ahmet Efendi’den tanınmış kıraat kitaplarından Arapça 1007 beyitlik
Tayyibetü’n-neşr’i
okuyup ezberler.
Mûsiki ve edebiyatla tanışıklığı çocukluk yıllarında babası ile sık sık ziyaretine gittikleri amcası Üsküdarlı şair Talat’ ve evindeki sohbetlerle başlar. Mûsiki hocalarının başında ise çoğumuzun
“Nihansın dideden ey mesti nazım”
şeklinde başlayan ünlü bestesinden tanıyacağmız Hacı Fâik Bey gelir.

Medar-ı Maişet, İmamet ve Hizmet

Meslek hayatına Tapu Dairesinde memur olarak başlayan Hafız Ali Üsküdarlı çok geçmeden Vakıflar Başmüdürlüğü Hayrat İşleri ve Mülhak Vakıflar Müdürlüğü’ne bağlı Karaköy Yeraltı Camii imam-hatipliğine tayin edilir. Emine İhsan Hanım’la evlenir ve bu evlilikten Mehmet Lutfullah, Mehmet Âyetullah İzzet adlı çocukları dünyaya gelir.

Yer altı camiinde göreve başlamasıyla birlikte ünü hızla yayılır.
Okuyuşunun zarifliği, sesinin rebap sazına benzetilen lahuti tınısı ve Kur’an-ı Kerim hususundaki istidadı sebebiyle başta İstanbul olmak üzere her yerden kendisini hususi olarak dinlemeye, arkasında namaz kılmaya teşne insanlar günden güne çoğalır.
O kadar ki şifahî bir bilgiye göre Erenköy’de Bostancı caddesi üzerinde on iki dönümlük üzüm bağı içindeki evi, okuyuşuna hayran olan ve mirasçısı bulunmayan bir İstanbul hanımefendisi tarafından vefatına kadar Yeraltı Camii’nde imamlık yapması ve mukabele okuması şartıyla kendisine hediye edilmiştir.
Hafız Ali Üsküdarlı’nın hayranlarından, sevenlerinden biri de ünlü şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’tir.
Sırf Ali Hocanın arkasında namaz kılmak için İstanbul Erenköy’deki evinden kalkar Karaköy’e Yeraltı Camii’ne gelirmiş.

1 Mart 1949 tarihinden itibaren aynı camide Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosuna geçirilir. 17 Ekim 1959’da İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Kur’ân-ı Kerîm hocası olarak görevlendirilir. 429 cilt kitabını enstitü kütüphanesine bağışlaması başta kültür dünyasının zenginliği olmak üzere kültür ve sanata verdiği değerin de en güzel örneğidir.

Hafız Ali Üsküdarlı Bayındırlı Mustafa Efendi’den sonra Reîsülkurrâ olur ve bu unvanını ahirete doğuşuna kadar korur.

Bir ömür Kur’an’dan ayrılmadan yaşamak

Kur’an’ın nuruyla aydınlanmış keskin bir zekaya, sünnetin tatbikiyle tebellür eden yüksek bir zarafete sahiptir. Dinî ve ahlâkî umdelere riayet etmede son derece dikkatlidir. Hafız Ali Üsküdarlı’nın sesi ise yumuşak ve tatlıdır. Dinleyenler sesinin tınısını rebaba benzetir. Tilavetlerini uzun nefesi, güçlü hıfzı, rebabi sesi ve makamata olan vukufiyetiyle süsler. Nağmelerin kelimelere oturtulması ve tecvid kurallarının dikkatle uygulanması gibi kaidelere sıkı sıkıya bağlıdır. Her harfin hakkını verir, tilavetlerini büyük bir dikkat/itinayla gerçekleştirir, takkesini hiçbir zaman cebinden ayırmaz, kıraat esnasında mutlaka takar ve okumasını bitirdikten sonra titizlikle cebine koyar. Bütün bunlar Üsküdarlı Ali Efendi’nin mevzubahis Kur’an-ı Kerim olduğunda ne kadar hassas olduğunun önemli işaretleridir. Allah vergisi kıvrak hançeresi, tatbiki zor gırtlak nağmeleri, Kur’an okurkenki vakur tavrı ve revnaklı simasıyla işiten herkesi mest eden Ali Efendi, Kur’an tilavetinde İstanbul tavrının da önemli temsilcilerindendir. Çok güzel mevlit okur ve musiki alanındaki derin birikimiyle her formdan klasik eserleri ustalıkla icra eder.
Hafız Ali Üsküdarlı’nın önemli özelliklerinden biri ise 3 padişah dönemine şahit olması, bir imparatorluğun yıkılmasıyla yeni bir devletin kurulmasına şahitlik etmesidir.
Cumhuriyet döneminde de 50 yıla yakın imamet görevinde bulunur. Cuma imamlığına bizzat II. Abdulhamid’in fermanıyla tayin edilir.

“Bülbül Ali”

Hafız Ali Üsküdarlı Yüksek İslam Enstitüsü’nde çalıştığı yıllarda hoca arkadaşlarından olan Neyzen Halil Can, unutulan, notası bulunmayan bir çok eseri Ali Efendi’den dinleyerek kayda alır, notaya geçirir.

Merhum Hafız Ali Rıza Sağman, Üsküdarlı Ali Hoca ile ilgili şunları dile getirir:
“Bu okuyucumuz, hiçbir zaman ihmal edilemez bir kıymet taşımaktadır. Sesinin perdesi azdır. Şöyle böyle bir buçuk oktav içinde dolaşır. Fakat sesin tonu “rebab” sesine benzer, son derece berrak, son derece muhrik ve müessir, hançere o nispette zengin, tavır daha güzel ve helavetlidir. Dikkat ediniz, Hafız Ali okurken “mistik âlem”in radyosu çalıyor gibi ruh, tılsımlı bir dinleyişe düşer.”

Talebelerinden Prof. Dr. İsmail Karaçam’ın hatıratında aktardığı bilgilere göre; Hafız Ali Efendi’ye sesinden ve musiki alanındaki kabiliyetinden dolayı “Bülbül Ali” derlermiş.


Bir Büyük Kur’an Hizmetkarına Veda

İmam İbnü’l Cezeri’nin tarifiyle Kur’an-ı Kerim’i
“letafetle”
okuyan, ömrünü Kur’an’a vakfeden, okuyuşuyla, ahlakıyla, vakur edasıyla son devrin Hafızları arasında en mühim simalardan biri olan Reisül Kurra Hafız Ali Üsküdarlı 27 Eylül 1976’da dünyasını değiştirir, ebedi istirahatgahına avdet eder.

Sahrayıcedid kabristanına defnolunur. Hamele-i Kur’an olmak, hadimi kuran olmaklığıyla gösterdiği gayret ve örnekliğin misallerini çokça görebilme duasıyla, ömrü boyunca okuduğu Kur’an-ı azimüşşan’ın hürmetine Merhum Ali Üsküdarlı’ya Allah rahmet diliyoruz.


#Hafız Ali Üsküdarlı
#Reisülkurra
#Kur’an-ı Kerim
3 yıl önce