Akıllı bileklik, görüntü kaydeden gözlük, kandaki şekeri ölçen çipler, fitness takipçisi yüzük ve vücut ısısını düzenleyen tişört derken giyilebilir teknolojiler artık hayatımızın her alanını kapsıyor. Kısa süre öncesine kadar birkaç saatimizi harcadığımız bu cihazlarla artık 24 saatimizi geçiriyoruz. Teknoloji uzmanları ve doktorlara göre, bu sistemleri takip ederek yaşam kalitemizi artıyoruz. Ancak bunu yaparken, daha fazla teknoloji bağımlısı olabilme veya sağlık takıntılarımızın artması riski bulunuyor. Akıllı uygulamaların akıllıca kullanılması gerektiğini unutmamak gerekiyor.
GİYİLEBİLİR CİHAZLAR HER YERDE BİZİMLE
- Uyku kalitemizi ölçen cihazlar, vücut basıncını değerlendiren takılabilir bileklik derken artık her saniyemiz kayıt altında. Hareketlerimiz, ölçülebilir vücut değerlerimiz, adımlarımız, terlememiz ile ilgili sürekli veri topluyor ve bunu değerlendiriyoruz. Bu teknolojilere her geçen gün yenisi eklendikçe telefonumuza yüklediğimiz uygulama sayısı da artıyor. Çünkü cihazların hemen hepsi telefonunuza uyumlu olarak çalışıyor.
UV IŞINLARINI ÖLÇEN SENSÖRE NE DERSİNİZ?
Gözlük veya tırnak kenarına takılan vücuda yansıyan UV ışınlarını ölçen sensör, duruş bozukluğu, adım kalitesi gibi konularda analiz yapan akıllı ayakkabılar, kalbiniz hakkında veri toplayan EKG sensörleri ve dahası son yılların gözdeleri arasında yer alıyor. Tabii akıllı bileklik, saat, gözlük ve teknolojik giysilerin en çok satan ürünler listesinde hala ilk sırada olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
YAŞAM KALİTEMİZ ARTIYOR
- KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hatice Harmancı, bu tarz uygulamaların sağlık farkındalığı ve yaşam kalitesinin artması adına oldukça işlevsel olduğunu söylüyor. Harmancı’ya göre, bireyler basit tıbbi ölçümler için herhangi bir sağlık kurumuna gitmek zorunda kalmıyor ve ölçümler otomatik olduğu için de hatalı sonuç ihtimali oldukça düşüyor.
VERİ GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ DETAY
Harmancı bu uygulamaların beraberinde getirdiği bazı riskleri şöyle özetliyor: “En önemlisi davranışsal bağımlılık. Kişinin sürekli değerlerini kontrol isteği, kullanılan uygulamalarda daha fazla zaman harcamasına neden oluyor. Bu cihazlara duyulan aşırı güven, uygulamaya erişilemediği zamanlarda bireylerin gergin olmasını sağlayabiliyor. Bazen de kişiler buradaki değerlere aşırı anlam yüklediği gibi kimi zamanda verileri yanlış yorumlayabiliyor. Tabii dijital dünyadaki veri güvenliği de dikkat etmek gerekir.”
