|
Ertuğrul daha beyaz yıkar...

Ertuğrul, "Hizbullah vahşeti artık 28 Şubat tartışmalarına bir çizgi çekmiştir" diyor, ama Türkiye''yi "irtica terörü"nden kurtaran komuta kademesinin değerli üyesi Teoman Koman''ın marifetlerini pek hatırlamak istemiyor.

Demek öyle Ertuğrul? Çıkarılan cesetler, bir anlamda, 28 Şubat''ın gerekçeli kararını oluşturuyor öyle mi? Zaten, o günlerde Milli Güvenlik Kurulu''na sunulan raporlarda da "irtica terörünün ayaklanma noktasına geldiği", silahlanma düzeyini tamamladığı belirtiliyordu, öyle mi?

Ertuğrul kim?

Ertuğrul Özkök canım!

Hani, Paşazade Enis Bey''in "Rahmetli Ertuğrul Özkök" diye dalgasını geçtiği, vaktiyle "iletişim", "iktidar", "kitle kültürü" konularında akademik çalışmalar yapıp toplumu "iktidar"ın ve "kitle kültürü"nün iğvasından koruyan, sonra "bol nema" uğruna bir numaralı kitle kültürü yayıcısı gazeteye genel yayın yönetmeni atanıp "bilim adamı" kimliğinden feragat eden müteveffa iletişimci...

Ertuğrul, "Hizbullah vahşeti artık 28 Şubat tartışmalarına bir çizgi çekmiştir" diyor, ama Türkiye''yi "irtica terörü"nden kurtaran komuta kademesinin değerli üyesi Teoman Koman''ın marifetlerini pek hatırlamak istemiyor.

Ne demişti Koman?

"Böyle bir şey yok, yerel halkın PKK''ya gösterdiği tepkiye bu ad veriliyor, Hizbullah diye bir örgüt yok..."

Aynı Koman, "JİTEM de yok" demiş, ama JİTEM''in uzun yıllar operasyonel bir güç olarak Güneydoğu''da faaliyet gösterdiği, bu faaliyet çerçevesinde "PKK''ya tepki gösteren yerel halk güçleriyle" ortaklaşa çalıştığı "Susurluk Komisyonu" ve "Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu"nun raporlarıyla faş edildiği halde, tuhaf bir biçimde suskunluğa bürünmüştü.

Tesadüfe bakın ki, Hizbullah''ı, "PKK''nın baskınlarına karşı kendini koruyan dinî inançları kuvvetli vatandaşlar" olarak aklayan Teoman Koman, "dini inançları kuvvetli" başka vatandaşlara karşı yürütülen 28 Şubat operasyonunun da bir numaralı aktörüydü...

Ertuğrul Özkök, anlaşılan 28 Şubat darbesinin iktisadî boyutuyla da pek ilgili değil.

Kitle kültürünün verimlerinden, örneğin Ercan Saatçi ve Mustafa Sandal''ı yazmaktan başını alıp, biraz da bu konularla ilgilenme "diğergâmlığını" gösterse, hangi şirketlerin 28 Şubat''ı arkalayarak palazlandığını, devlet kaynaklarının hangi kurumlar arasında üleştirildiğini ve belki de çalıştığı yayın organının hangi zarurete binaen kartelleştirildiğini görecek.

Hayır, görmeyecek...

Ertuğrul''un gazetesi, vaktiyle, Susurluk Komisyonu''na ifade vermeyi reddeden, dolayısıyla JİTEM''le bağlantılı suç örgütlerini gizleme cihetine giden Koman ve yandaşlarını, irade-i milliyeye karşı "gerekirse silah bile" kullanabilecek "laik önderler" olarak alkışlamıştı.

Türkiye''yi irtica belasından kurtaran laik önderlerden biri, emekli olur olmaz Cavit Çağlar''ın sonradan içi boşaltılan "Interbank"ına kapağı attı, diğeri "Türkbank yolsuzluğu"nun bir numaralı sanığı Korkmaz Yiğit''in danışmanlığına atandı. 28 Şubat''ı "aklama" misyona koşulmuş Ertuğrul Özkök, nedense ve ne hikmetse, bu ilişkilere "değgin" tek satır yazmadı.

Bir de özür borcu vardı, yanlış hatırlamıyorsam.

Başbakana ana-avrat dümdüz gidecek toleransa sahipken, bir "tüccar general"in direktifiyle, iki meslektaşını (Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand) terör örgütü PKK''ya yamayarak, devlet güdümlü suç örgütlerine hedef göstermişti.

Hatırlıyor musunuz, Cumhurbaşkanı Demirel bir dış gezide "diğergâm" diye bir sözcük telaffuz etmişti de, aklı bir karış havada Ertuğrul, "Cahilliğimi bağışlayın ama, bu sözcüğü ilk kez duyuyorum" diye hayret etmişti.

Diğergâmlığı (başkasını düşünmek, kendisini başkasının yerine koymak) batılı beyaz adama özgü bir haslet sanıyormuş... Türkler de diğergâm olabiliyorlarmış demek ki, vs...

Ertuğrul''dan "diğergâm" olmasını beklemiyoruz.

Ama, hiç değilse 28 Şubat''ı değerlendirirken "onurlu" ve "namuslu" davranabilir.

24 yıl önce
Ertuğrul daha beyaz yıkar...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’