|
Hububat ve bakliyat ithalatına vergi muafiyeti

8 Eylül'de Resmi Gazete'de bazı hububat ve bakliyat ürünleri ithalatına konulan gümrük vergilerinin 2021 yılı sonuna kadar sıfırlanması kararı yer aldı.

Ticaret Bakanlığı bu kararın doğrudan gıda enflasyonun kontrol altına alınması amacı taşıdığını belirtti.

Yazıda bu kararın olası etkilerini değerlendireceğiz.

**

Türkiye’de enflasyonun bir türlü kontrol altına alınamayışının arka planında en temel etken olarak gıda enflasyonu gösterilmektedir.

Gıda enflasyonu yüzde 29 ile 28 ayın zirvesine oturdu. Bu artışın dünya gıda fiyatları artışı ile de doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz.

Toplam enflasyon sepetinde yaklaşık yüzde 8,4 ağırlığa sahip bazı hububat ve bakliyat ürünlerinin fiyat artışlarını kontrol altına tutabilme düşüncesiyle gümrük vergilerinin geçici olarak sıfırlanması düşünülmüş.

Peki, bu adım kısa sürede gerçekten enflasyonun düşürülmesinde etkili olacak mıdır?

Evet, kısmen gıda fiyatlarındaki artışı makul seviyelerde tutarak etkili olabilir.

Bunun en temel koşulu hububat ve bakliyat ithalatçısı bir avuç oligopol firmanın düşen ithal maliyetlerini doğrudan fiyatlara yansıtması, devletin vergi kaybını kendi hanesine yazdırmaması ile alakalı.

**

İthal vergisi sıfırlama kararını derinlemesine incelediğimizde daha farklı komplikasyon risklerini bünyesinde barındırdığını da görmek mümkün. Kısaca bunlara değinelim.

Bir keresinde dünya hububat fiyatları ve iç serbest piyasa fiyatları TMO’nun belirlediği satış fiyatların üzerinde. Yani gümrükleri tamamen kaldırsanız bile ithal edeceğiniz fiyatlar iç piyasa fiyatlarını yukarıya doğru itecektir. Burada gümrük muafiyeti fiyat artış boyutunun sınırlanmasına etki yapabilir.

Genellikle ürün hasadı yapıldıktan sonra ithalat vergileri ile ilgili bir düzenleme ya da ithalat izni verilirdi. Bu yıl hasat döneminde böyle bir düzenlemeye gidilmesi sadece gıda enflasyonu kontrol altına almak için değil, aynı zamanda bir arz sorunu yaşama riskini de ortaya koymaktadır.

Saha sonuçları (hasat) bu yıl yaşanan aşırı kuraklık nedeniyle çok ciddi bir üretim kaybı olacağı beklentisini desteklemektedir.

**

Son dönemde pandemi ile beraber ülkelerin kapanmasının temel gıda ürünlerine sahip olmanın ne kadar hayati önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Artık ülkeler tarımsal ürün ihracatına kendine yetecek ürünü garanti ettikten sonra izin vermeye başlamıştır.

Bu yılın ilk 8 ayında 18 milyar dolarla tarihin en yüksek tarımsal ürün ihracatını gerçekleştirmişiz. Bu başarı yanında tarımsal ürün ithalatında da ciddi artışlar yaşandığı gerçeği var.

Serbest piyasada fiyatları belirleyen arz-talep dengesidir.

Arzı (ürünü) dışarıdan ithal ederek yükseltip fiyat istikrarı sağlamak yerine, iç üretimi artırarak bu dengeyi kalıcı hale getirmek çok daha rasyoneldir.

**

Burada tarımla ilgili daha önce de yazdığımız bir şeyi tekrarlamak istiyorum: Tarım ülkenin en stratejik sektörüdür ve Türk toplumunun var olabilmesinin asgari ve zorunlu şartıdır. İnsanlar bütün ihtiyaçlarını vazgeçebilir ama gıda-besin almaktan (su ve hava gibi) asla.

Güncel genel tarım envanterine dayalı (en son 2001 yılında genel tarım sayımı yapılmış) gerçekçi tahminler ve projeksiyonlar yapmak gerekiyor.

Tarımsal üretimi (maliyetleri dikkate alarak ve ürüne destek vererek) teşvik etmek gerekiyor.

Tarımı kârlı bir üretim alanına dönüştürmek gerekiyor.

Birim verimliliği artırmak gerekiyor.

Modern tarımsal bilgi ve tekniklerden yararlanmak gerekiyor.

4,5 milyon hektara yakın ekilmeyen ekilebilir alanı üretime açmak gerekiyor.

Tarımsal eğitime önem vermek gerekiyor. Onun için tarımla uğraşan çiftçileri eğitmek (ziraat mühendisleri işsiz), onları modern tarım yapmaya teşvik etmek-alıştırmak, örnek olmak gerekiyor.

**

Sonuç olarak, gelecek aylardaki gıda fiyatlarını kontrol altına almak için getirilen vergi muafiyeti geçici bir katkı-fiyat kontrolü sağlayabilir. Uzun dönemde ise piyasa dengesini bozarak yeni komplikasyonlara yol açabilir.

Fiyatları baskılayarak, girdi maliyetlerini göz ardı ederek çiftçilerin düşük fiyattan (zararına) ürünlerini satmaya zorlarsanız, zarar ettikleri için üretimden vazgeçme (2022 yılı üretim kayıpları) sonuçlarıyla karşılaşabilirsiniz. Bu durum daha büyük üretim kaybı (arz sorunu) ve fiyat artış baskısı, daha çok dışa bağımlılık (ithalat) anlamına gelecektir.

Sürdürülebilir, güvenli, sağlıklı bir tarımsal üretim için bir an önce güncellenmiş tarımsal envanter üzerine inşa edilen; kısa, orta ve uzun vadeli, ayakları yere basan, üretim odaklı tarımsal politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.

#Resmi Gazete
#Ticaret Bakanlığı
#Türkiye
#TMO
3 yıl önce
Hububat ve bakliyat ithalatına vergi muafiyeti
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi