|
Üç mesele ve siyasette cadı kazanı..

Türkiye'nin sıcak siyasi gündeminde görünür 'üç mesele' var, daha doğrusu tartışmalar, hesaplaşmalar, hazırlıklar birbirine bağlı üç mesele etrafında dönüyor.

1. Ağır bir kriz haline dönüştürülen, istikrarı şimdiden bozmaya başlayan, aslında Türk siyasi sisteminin demokrasiyle sınavını ifade eden Cumhurbaşkanlığı seçimleri...

2. Bu seçimler de AK Parti'nin önünü kesme ve ileriye de yönelik olarak "AK Parti'ye alternatif üretme çabaları"...

3. Ve bu çerçevede, daha doğrusu fikri ve siyasi proje yokluğunda bildik bir simite sarılma, yani "merkez sağı ve merkez solu kendi içlerinde birleştirme, bütünleştirme gayretleri"...

Üçüncü gayret gündemi öylesine belirliyor ki, bugün üç meseleyi de kucaklar, tanımlar hale geldi.

Bir tarafta Bülent Ecevit'le başlayıp, Rahşan Ecevit'le devam eden Büyükerşen projesi var. Diğer tarafta İlhan Selçuk ve Ahmet Necdet Sezer'le yaşlılar kulübü var.

En nihayet Karayalçın'dan DSP'ye, oradan CHP'ye mevcut tüm "sol" partileri içine alacak büyük cephe niyeti var.

Merkez sağ cenahta 90'ına merdiven dayamış Süleyman Demirel'in yoklamalarıyla belli belirsiz ortada dolaşan, Mesut Yılmaz'ın çıkışıyla biraz daha şomutlaşan 40 yıllık birleşik merkez sağ hülyaları var...

Niyette söylenecek söz olmaz.

Sonuç verseler belki siyasi istikrar açısından hayırlı olabilir böyle girişimler.

Ama genellikle "sonuç vermezler" zira "Türkiye siyasi parti sistemi bir hizmet alanı olduğu kadar, belki de ondan daha çok bir rant alanıdır". Ve "siyasi rekabet bu rant alanında esas olarak siyasi partiler arasında olmaz, siyasi partiler içinde olur".

Bu nedenle de siyasi partiler yavrular durur...

Sağdan sola, İslami hassasiyetten milliyetçi dalgaya, Kürt politikasından merkez sağa en az iki üç siyasi temsilçi çıkar karşınıza. Ve ne yazık ki bunlar toplumsal talep farklılıklarına denk düşen bir siyasi çoğulculuğun göstergesi değildirler... Tersine, içine kapalı topluluklar bazında "faydacı paylaşım ve dayanışmacı siyasi yapılanmalar"ın ifadesidirler...

Velhasıl merkez sağ ve solda birleşme gayretleri bu ülkede doğal bir girişimi değil, altında başka niyetlerin olduğu bir yeni dizayn ve siyasi seferberlik gayretini ifade eder...

Aynı bugün olduğu gibi...

Bugün yaşanan birleşme, bütünleşme çabalarının tek bir amacı vardır:

Önce AK Partili bir cumhurbaşkanının önünü kesmek, ardından gayri tabii bir siyasi seferberlik hali yaratarak "rejim, laiklik, din, tehlike bazında bir kutuplaşma"yı tahrik etmek, bu kutuplaşmadan oy ve çoğunluk bulmayı ummak...

Siyasi yapısını normalleştirmek, milliyetçi ve İslami kesimleri modern alanla tanıştırmak, laik kesimin demokratikleşmesini sağlamak için yıllardır uğraş veren, bu çerçevede önemli yollar kateden bir ülkeye bundan daha büyük kötülük nasıl yapılabilir?

Karayalçın, Baykal, DSP'nin Sezer'i nasıl bir Türkiye tasavvuruna sahipler bilen var mı? Sol deyince ne anlıyorlar işiten var mı?

Ama bu yıllardır böyle olur, böyle yapılır...

Ne var ki hiç bir fikri çaba göstermeden, topluma ilişkin bir tasavvura sahip olmadan, bir değişim projesini dillendirmeden yapılan siyaset Tanzimat usulü kapalı kapılar ardındaki dizayn ve kumpas siyaseti olmaktan öteye geçemez...

Ve nafile olur...

28 Şubat'ta da böyle olmuştu...

Solda birleşme çabaları genel olarak son 15 yılda Baykal'ın rakiplarini yok etme operasyonlarını ifade etmekten başka anlam taşımadılar...

Sağdakiler siyaset mezarlığında yerlerini aldılar...

Evet. "0" ile "0"ın toplamı "0" eder...

Bu girişimler muhtemelen AK Parti'nin attığı yanlış adımlarla dağıttığı demokratik ittifakı tekrar kuracaktır.

Ancak asıl sonuç bu olmaktan çok, kutuplaşmış Türkiye'nin yaşayacağı demokratik ve siyasi yorgunluktur ve zaman kaybıdır...
18 yıl önce
Üç mesele ve siyasette cadı kazanı..
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi