|
Boş laf bunlar, hepsi bahane

Aman bir tantana ki sormayın: “Sınavlar yapılmasın!.. Vay efendim, nasıl sınav yaparlar?!”

Ya sınavlar yapılmasa ne olacaktı? Bu sefer de kalkıp “Süreci yönetemediler… Çocuklarımızın bir yıllık emeği heba oldu… Önümüzdeki yıl sınava girecek öğrenci sayısı ikiye katlanacak, çocuklarımızın şansı düşecek” demeyecekler miydi?

Diyeceklerdi, eminiz…

Tedbirler alındı… Sınavlar yapıldı… Peki sonuç?

Sonuç şu; ortalık sakin… Veliler de sınavlara giren gençler de soru kitapçıklarıyla, cevap anahtarlarıyla meşgul…

Yukarıdaki tantanayı çıkaranların, konunun ‘gerçek’ muhataplarının, yani veliler ve çocukları olmadığı da ortaya çıktı böylece…

Özetle, bir torba dolusu içi boş laf ve hükümete saldırmak için bahaneler… Öğrencileri ve ailelerini huzursuz ettikleriyle kaldılar…

Ülkemizin muhalefetinin ‘klasikleşmiş yöntemi’ bu… Ya da ‘sorunu’… Muhalefetini doğru düzgün argümanlara dayandırarak, getirdiği önerileri aklı selimden yola çıkarak yapmıyor… Böyle safsatalarla gündemi kirletiyor…

Kullandıkları antipropaganda argümanları halkın gündeminde olan, ‘gerçek’ bir sorundan kaynaklanmadığı için de balonları, şiştiği hızda iniyor… Sınavlara giren gençlerimize, bu safsatalardan uzak, aydınlık bir gelecek dileriz…

‘Endişeli ve umutsuzum’

E-postayla gelen bir basın bültenindeki şu ifade dikkat çekiciydi: “Endişeli ve Umutlular”…

Marka stratejisti Eren Özata, Kovid-19 nedeniyle dışarıdan yemek yemeyi kesen ancak yeme-içme sektörüne yeniden kazandırılabilecek grubu tanımlamak için kullanmış bu ifadeyi…

100 binin üzerinde işletmesi ve üç milyona yakın çalışanı olan yeme içme sektörü, geride bıraktığımız salgın sürecinden etkilenen sektörlerden biri… Özata’nın restoranlar istatistiklerine dayandırdığı açıklamasına göre; “Aşı bulunana kadar restorana gitmem, dışarıdan yemek söylemem” diyenlerin, toplam yeme-içme sektörü müşterilerine oranı yüzde 32 imiş… Yüzde 25’lik oran ise ‘normalleşmiş’… Tüketicilerin yüzde 50’si de ‘endişeli ama umutlu’ bir tüketici profili çiziyormuş… O nedenle Özata, iletişim çalışmalarının bu grup üzerinde yoğunlaşması gerektiğini söylemiş…

Umut, üretkenliğin önünü açacağı için her zaman çok kıymetlidir… Endişe de önlem almaya iter… İkisinin birleşimi, risklere karşı uyanık ve tedbirli olmayı sağlarken bir amaç için çalışmayı da beraberinde getirebilir… O nedenle kıymetli bir karışım…

Öte yandan endişeye kapılmak kolay olsa da umudu korumak konusunda özel çaba gerekiyor… Araştırma ve Danışmanlık şirketi ERA’nın yayınladığı bir çalışmanın sonuçlarına bakınca endişeli ve umutsuz hissetmemek pek mümkün değil…

ERA, veri tabanlarına kayıtlı iş dünyası temsilcilerine online ortamda yönelttikleri 2-3 soruluk ‘poll’lara ilişkin sonuçları her ay yayınlıyor… Son araştırmaları da uzaktan online çalışma ile ilgili…

“Online toplantılarda kameralarınızı kapatıp aşağıdakilerden hangisini yaptınız?” diye sorulduğunda ortaya şu sıralama çıkmış: Yemek Yedim (yüzde 41), Tuvalete Gittim (yüzde 31), Yemek Yaptım (yüzde 13), Çocuğumla İlgilendim (yüzde 12)…

‘Evden/uzaktan çalışmanın’ kendileri için verimli olduğunu söyleyen pek çok kişi ve şirket var… İşin bu tarafına itirazımız olamayacağı gibi desteklediğimiz de bir gerçek… Fakat, temel ihtiyaçlar söz konusu olduğunda bile bilgisayar başından ayrılamamak, işi amacından saptırıyor… Böyle bir çalışma temposu sürdürülebilir olmadığı gibi, insanların psikolojileri üzerinde de olumsuz etkiler doğuracaktır…

Keza fiziksel etkileri olabileceğini de unutmamak gerekir… Aynı araştırmada “Uzaktan çalışma sırasında sizi en olumsuz etkileyen faktör nedir?” sorusuna, yüzde 34 oranla ‘ekran yorgunluğu’ cevabı verilmiş… “Ekrana dört saatten uzun bakmayın, o da aralıklarla…” diye verilen uzman öğütleri mazide kalmış gibi; öyle değil mi?

Yeni teknolojileri, yöntemleri kucaklamanın, bunlara bir an önce adapte olmanın faydaları saymakla bitmez… Ancak, hayatta yalnızca iki şeyin fazlasından zarar gelmez: Bilgi ve şefkat. Bunlar dışındaki her husus, bir ‘denge’ içermelidir. O nedenle dijitalleşmenin bu boyutu konusunda şimdilik ‘endişeli ve umutsuzum’…

#Eren Özata
#Kovid-19
#ERA
#Sınav
4 yıl önce
Boş laf bunlar, hepsi bahane
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı