|
Guantanamo"da neler oluyor?

Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı üç Müslüman genç; Ruhel, Şefik ve Asıf, 10 Eylül 2001''de İngiltere''deki evlerinden ayrılıp Pakistan''a giderler. Asıf evlenecektir, arkadaşları da onu bu mutlu gününde yalnız bırakmak istemezler. Bir iki gün Pakistan''da takılırlar ama düğünden önce nasıl değerlendireceklerini bilemedikleri birkaç günleri daha vardır. Afganistan''a geçmeye karar verirler. Sınırdan geçiş kolaydır ama sonraki günler hiç de kolay geçmez onlar için.

Dilini bilmedikleri bu ülkede birbirlerini kaybederler, hastalanırlar ve farkına bile varmadan kendilerini bir Taliban kalesinde bulurlar. Soyulurlar, itilip kakılırlar. Ölmek artık an meselesidir. Pakistan''a dönmek için bindikleri araç Amerika uçakları tarafından bombalanınca tutuklanıp ABD''nin Guantanamo üssüne nakledilirler. Haklarında hiçbir kanıt yoktur ama Taliban üyesi olmakla suçlanmakta, söyledikleri dikkate alınmamaktadır.

İki yıldan fazla bir süre Amerikan ve İngiliz gizli servislerince sorgulanırlar. Turuncu elbiseler içinde elleri ayaklarının arasından geçirilip zemine zincirlenmiş halde saatlerce tutulurlar, tecrit edilirler, dövülürler, psikolojik işkenceye maruz kalırlar. Suçlamalar ispatlanamayınca ''lütfen'' serbest bırakılırlar. Özür bile dilenmez kendilerinden.

Onlar da yaşadıklarını Michael Winterbottom ve Mat Whitecross''a anlatırlar. Bu iki yönetmen de Ruhel, Şefik ve Asıf''ın başına gelenleri röportajlar, canlandırmalar ve arşiv görüntüleri aracılığıyla, dün Türkiye''de de gösterime giren Guantanamo Yolu adlı filme aktarır.

Guantanamo''nun adı, Amerika''nın 11 Eylül sonrası Afganistan''ı işgaliyle birlikte duyuldu. ABD ordusu, Afganistan''da yakalayıp fiziksel ve psikolojik işkenceler uyguladığı Taliban ve El Kaide şüphelilerini yıllardır yargılamadan burada tutuyor. İnsan hakları örgütlerinin ağır eleştiriler yönelttiği, girişinde "Özgürlüğü korumak görevimiz" yazan hapishaneye girmeyi başaran basın mensupları olsa da, tutuklular kendilerine gösterilmiyor. Gerçek bir hikayeden çekilen Guantanamo Yolu işte bunu gösteriyor. Berlin Film Festivali''nde en iyi yönetmen ödülünü alan film, Ebu Gureyp fotoğrafları kadar çarpıcı. Amerika''nın tarih ve insanlık önünde bir kez daha utanması gerektiğini belgeliyor. Gitmek, hâlâ beş yüz tutuklunun bulunduğu Guantanamo''da neler olduğunu görmek gerek.

Kadınlarla ilgilenmeyen bir kadın derneği

Perşembe ve Cuma günü İstanbul''da, yerli ve yabancı çok sayıda konuşmacının, devlet başkanı ve eşinin katılımıyla, Emine Erdoğan''ın himayesinde gerçekleştirilen Dünya İş Kadınları Zirvesi, kadının kendisine biçilen alan dışına çıktığının ''şık'' bir göstergesiydi.

Zirveyi, iki yıl önce iş ve akademi dünyasından kadınların katılımıyla kurulan Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) düzenledi.

Hafta başında kadın yazarlarla görüş alış verişinde bulunmak amacıyla düzenledikleri bir toplantıda tanıştığımız TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, Demet Çetindoğan Sabancı, Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Ayfer Toprak, Sema Güral Sürmeli ve Prof. Zehra Neşe Kavak aynı şeyin altını ısrarla çizdi:

TİKAD, kadını eve hapseden anlayışa karşı olduğu gibi, kadın hakları ve özgürlükleri alanında faaliyet gösteren kadın derneklerinden de farklı. Kadın sorunlarıyla ilgilenmiyorlar. Kadın girişimciler yaratmak ya da kadınlarla ilgili sosyal sorumluluk projeleri yürütmek gibi bir hedefleri de yok.

Güçlü kadınları bir araya getirmeyi ve kadın erkek herkesi ilgilendiren alanlarda söz sahibi yapmayı yani ekonomik, siyasi ve sosyal hayatın merkezinde tutmayı hedefliyorlar.

Pozitif ayrımcılığa da karşılar. Başörtüsü yasaklarıyla kadına karşı negatif ayrımcılığın hat safhaya ulaştığı, evinden çıkmayı başarmış ama hayata karışamamış kadınların var olduğu bir ülkede, bunun tam olarak nasıl gerçekleşeceği müphem olsa da, attıkları adım azımsanacak bir adım değil.

18 yıl önce
Guantanamo"da neler oluyor?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…