Önceki akşam Discovery Channel"da Akıl Oyunları programında bir sosyal deney gösterildi.
Araba yıkama istasyonuna bir müşteri geliyor. Daha önce ayarlanmış başka müşteriler ona gülümsüyor ve ilgileniyor. Hemen kaynaşıyorlar.
Maçtan, gündemden keyifle sohbet etmeye başlıyorlar. Tam o anda, istasyonun görevlisi gelip ona bir müşteri kartı hediye ediyor. Ve önemli indirimler kazandığını söylüyor.
Kart sahibi olmayan diğerleri hemen yüzlerini asıyor, konuşmayı kesiyor.
Müşteri ne olduğunu şaşırıyor. Gözlerini çeviriyor, başka yere bakıyor ama hala üzerinde dik bakışların olduğunu hissediyor.
Cep telefonunu saklıyor, kartını nereye koyacağını şaşırıyor. Terleyen, gözünü kapatanlar oluyor.
Daha önceki kaynaşma gitmiş, başka bir grup baskısı altına girmeye başlamış. O imtiyazlı gruptan diğerleri değil.
Hiç konuşma olmamasına rağmen bakışlar onu oradan kaçırtmaya yetiyor.
"Farklı insanlara farklı muamele yapmayın" diyor Seth Godin. En çok satan listesinde 13 kitabı olan ve Mor İnek kitabının yazarı bu sefer İstanbul"a "Acayip İnsanları" anlatmaya geldi.
Turkcell Akademi"nin davetiyle gelen Godin konferanslarında pazarlamaya yeni kapı açarken, sosyal medya ile birlikte gelişen, sayıları hızla artan, normalin dışına çıkan gruplara, cemaatlere, kabilelere dikkati çekti.
Bu köşede çokça kullandığım "farkındalık" deyimini en iyi ifade edenlerden biri Godin"dir. Sosyal medya ile birlikte "acayipler" yani normal olmayanların sayısı artıyor ve bu kitleye
ulaşmadan ne siyaset, ne de ticaret yapmak mümkün olacak.
Sosyal cemaatlerin, mini toplulukların,
sosyal sorumluluk niyetiyle bir araya gelenlerin, hobileri ve tutkularıyla öne çıkan insanların yükselişi devam ediyor.
Godin, bıkkın insanlardan olmayın diyor. Boş vermişlik, çaresizlik, ikrah, korkunun ortalama insanlar sürüsü oluşturduğunu anlatıyor.
Vasata mahkum olmayın, herkes öncülük etmenizi istiyor...
Tutkular, yeni arayışlar başlamasının en önemli tezahürlerinden biri de gelecekte sanatın önce çıkması şeklinde görünecek.
Empati önemli, çünkü bir kabileyi anlayabilmek için hangi kabileye ait olduğunu da anlamanız gerekiyor.
Hele "sanayi çağı kapanıyor, bağlantılar
çağı başlıyor" ifadelerini esas alırsak, ne derece
karmaşık, farklı bir ortama girdiğimizi de
görmüş olacağız.
Sadece sosyal medya üzerinden değil, batılı medyada da farkındalıklar, acayiplikler körükleniyor. NatGeo veya Discovery"de Amishler, Mormonlar, Çingeneler ve diğer cemaatler ve kabileler üzerine pekçok belgesel dizi yayınlanıyor.
İngiliz Kızlar, 17. Yüzyıl yaşam tarzını denemek için İngiltere"den geliyor. Avustralya Aborijinleri modern yaşam deneyimi yapıyor, bir başka belgeselde Bataklık İnsanları veya Dağ Adamları hayatın bir parçası olarak normal dışılar listemizde yer almamız için sunuluyor.
Facebook"ta, Twitter"da adı kitaplarda bile az bulunan yeni gruplar yeni taraftarlar topluyor.
Seth Godin"in bahsettiği "Bağlantılar Çağı"nda ilişkilerin temel stratejisi ne olacak?
"Siyasetçi iletişimi farklı kanalları kullanarak yapar" diyor Prof. Dr. Necdet Ünüvar. Ünüvar, bu konuyu da kapsayan ve siyasetçilere rehber niteliğinde "Dijital Siyaset" adıyla yeni bir kitap yazdı.
Daha önce Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yapan Ünüvar, halen milletvekilliğinin yanısıra Sağlık, Aile ve Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı olarak görev yapıyor.
Kitap, siyasetteki bir eksikliği doldurmak için bir adım, diye düşünüyorum.
Dijital Siyaset"te sosyal medyaya özellikle
Twitter"a başlangıçta nasıl davranılması
gerektiğini, ne gibi mayın tarlaları olduğu, nasıl
tuzaklar hazırlandığı, dikkat edilmesi gereken ler ve yapılmaması ile kullanılması gereken dil ve üslup üzerinde duruyor.
Godin gelecekte "Daha fazla bağlantısı olanlar kazanacak" diyor.
Necdet Ünüvar"ın bir tespitiyle kapatayım: Twitter"ı katalizör gibi kullanırsanız renk
katar, hayatın kendisi gibi görürseniz
hayatınızı zehir edebilir.
