İstanbul polisi pazartesi gününden beri bir operasyon yürütüyor. Güya İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin bazı şirketleri dışardan bazı şirketler aracılığıyla yolsuzluk, usulsuzluk v.s. bulaşmış. Sadece bu operasyonun yapılış biçimi, olayın fotoğrafı Türkiye''nin ne zor bir dönemden geçtiğini göstermekte. Yapılan uygulamalar ve çekilen fotoğraf ister istemez akla şu suali getiriyor: Türkiye bir ''Hukuk Devleti'' mi, yoksa bir ''Polis Devleti'' mi?

Hukuk Devleti''nde; hukuki metinlerde, arama, el koyma ve gözetim altına alabilmek için ya bir mahkemeden ya da bir savcıdan yazılı talimat alınmış olması gerektiği yazılırken; güpegündüz polisin hiçbir belge göstermeden insanları işyerlerinde derdest etmesi, ticari evraklara hiçbir kayda ve zimmete gerek görmeksizin el koyması mümkün müdür? Hukuk devletinde gözlem altına alınanların avukatlarıyla görüştürülmemesi olası mıdır?

Hukuk Devleti''nde sorumsuz gazete küpürleri ya da gözünü hırs bürümüş siyasilerin gammazlamasıyla insanlar suçluymuş gibi teşhir edilmezler. Eğer bir ülkede her türlü yasadan, kayıttan ve teamülden uzak insanlar suçlanabiliyorsa, bunu yapanlar yaptıklarının yanlarına kâr kalacağına inanıyorsa ''hukuk devleti''nden ve ''hukukun üstünlüğünden'' bahsetmek mümkün değildir.

Anlaşılan o ki bütün bunların bir tek amacı var. Yasal ve hukuki zeminde, eşit şartlarda alt edemiyeceklerine inandıkları Tayyip Erdoğan''ı ve arkadaşlarını siyaset sahnesinden silmek. Varsın sözkonusu şirketlerin hesapları daha önce onlarca defa teftişten geçmiş olsun. Varsın daha önceden bu tür iftiralarda bulunanlar hakkında, hakaret edildiğine dair mahkemelerden karar alınmış olsun. Velev ki öyle de olsa şu anda Tayyip Erdoğan hapiste. Ne kendisini ne de arkadaşlarını koruyabilir. Öyleyse atış serbest. Vurun abalıya.

Bütün bunlar bu ülkede, Türkiye''de oluyor. Ve bu ülkenin bir Başbakanı var. Kendisini 2000''li yıllarda da Başbakan olmaya hazırlıyor. Sayın Başbakan yeni hükümet dengesi içinde, 2000''li yıllarda belki böyle bir fırsatı bir daha yakalayamaz diye, bu geçiş döneminde ''Baascı Devlet Özlemi''ni tatmin ediyor olmasın. Çünkü bütün göstergeler bu kanunsuzluğun, bu keyfi uygulamanın, bu linç hareketinin Sayın Başbakanın emriyle ya da göz yummasıyla yapıldığını göstermekte.

Eskiden arkadan vurmanın adı kalleşlikti.

Savunmasız insana saldırmaksa erkekliğe sığmazdı.

Bugün, Tayyip Erdoğan hapiste olabilir.

Kendinin ve arkadaşlarının hukukunu savunamaz durumda olabilir.

Ama unutulan birşey var.

Tayyip Erdoğan ömür boyu hapiste kalacak değil ve de yalnız değil.

Hukuk herzaman herkese lazım olan birşeydir.

Erdem ve vefa, kadirşinaslık ve insanlık sürekli sınanagelmektedir.

Dostluk iyi günde de kötü günde de sınanan birşeydir.