|
O logo, o güç ve zihinsel devrim!

Türkiye, altmış dört yıldır kullandığı ''Made in Turkey'' logosunu değiştirdi. ''Discover the Potential'' sloganıyla kavramsallaştırılan, Anadolu motifleriyle süslenmiş Turkuaz renginde hazırlanan ''Turkey'' logosunu ulusal markaya dönüştürdü.

İlk bakışta bunu bir markalaşma, ticari yenilik, Türkiye''nin ekonomik gücünün küreselleştirilmesi çabalarıyla birlikte görebiliriz. Nihayetinde de öyledir. Ekonomi Bakanlığı ve TİM tarafından hazırlanan yeni logo için katkıda bulunanlara özellikle teşekkür ederiz.

Yeni logo ve slogan üzerine çokça tartışma yapılacağı kanaatindeyim. Önümüzdeki günlerde bunun özellikle ekonomi, iş çevrelerinde bir heyecan dalgasına yol açacağını ve sembolik anlamının detaylı bir şekilde ele alınacağını düşünüyorum.

Ancak benim için bu yeniliğin zihinsel dönüşüm anlamında içerdiği değer çok daha fazla. ''Yeni Türkiye'' kavramı her ne kadar bazı çevrelerde hala bir slogan olarak algılansa da, Türkiye için zihinsel bir dönüşümün sloganı olduğu gerçeği giderek daha da belirginlik kazanıyor.

Bu zihinsel dönüşüm; kendine, kendi gerçeğine, kendi havzasına, kendi hafızasına dönme ve kendi geleceğine yön verme mücadelesidir.

Türkiye''nin kimlik, benlik mücadelesidir.

ANADOLU''NUN KARAMSAR İNSANLARI

Bu mücadele; siyasi tarihimizde derin yaralar açan talihsizliklere son verme, 20. yüzyıl defterini kapatma, o döneme dair bize ait olmayan ve asla yerli olmayan devlet düşüncesini yenileme, yeni bir kuruluş ve yeni bir toplumsal sözleşme mücadelesidir.

Yerel değerlerimize, bölgesel değerlerimize, coğrafyanın hassasiyetlerine kendi gözlerimizle, Anadolu''dan, İstanbul''dan bakabilme, kendi cümlelerimizi kurabilme, kendi zihin haritamızı şekillendirme mücadelesidir. Bu, yüzyıllık vesayetten kurtulma ve gerçek anlamda özgür olma mücadelesidir.

İç siyasi yapıdan ekonomiye, dış politikadan toplumsal ilişkilere, bütün coğrafyanın sinir sistemine yerleştirilen kimlik eksenli ayrışmalardan kurtulma, yeni bir kardeşlik ve ortaklık arayışının mücadelesidir.

Bizlere; bu coğrafyanın, Anadolu''nun karamsar insanlarına, karamsarlığın bir kader olmadığını anlatma mücadelesidir.

Türkiye''nin, Anadolu''nun, insanlarımızın, geçmişimizin ve ortak zenginliğimizin bize verdiği, bugüne taşıdığı potansiyeli keşfetme mücadelesidir.

Discover the Potential derken, gücü keşfet derken, güç kadar zenginliğin, ortaklığın, gönül köprülerinin, imkanların, tecrübelerin de keşfedilmesini sağlamak demektir.

Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına uzanan coğrafya bizim için bu keşfin, bu idrakin, ana coğrafyasıdır. Bu bölgelere bakışımızın, oralarla ilişkilerimizin üçüncü adreslerden kurtarılması, onların bize dayattığı doğru/yanlışlardan arındırılması bir zarurettir.

Bu asla emperyal bir bakış açısı değildir. 19. yüzyılın sonunda bütün bu geniş kuşakta yaşayan hemen herkesle aynı sıkıntıları, benzer bir kaderi, yoksunluğu ve çaresizliği yaşamış bir millet olarak sadece bir ortak duygudur, ortak arayıştır. Bir süre sonra bu ortak arayışın nasıl benzer bir siyasi dile dönüşeceğini hep birlikte göreceğiz.

EN BÜYÜK ENGEL ZİHİNLERİMİZDE

Türkiye, geçmiş yüzyılın kaderini yeniden yaşamak zorunda değil. Bize aynı yüzyılı, aynı şartları dayatanlara karşı bir mücadele veriliyor. Potansiyeli keşfederken, imkan ve gücü keşfederken, zaaflarımızı tanımlarken aslında yüz yıllık bir kavga verdiğimizi, bir çıkış yaşamaya çalıştığımızı, yeniden yükseliş için köprüler inşa ettiğimizi unutmayalım.

Bu yeni dönemde en büyük engel zihinlerimizdedir. Zihinsel konforlarından taviz vermeyenler, ayrıcalıklarını, dokunulmazlıklarını devam ettirmek isteyenler yeni yeni projelerle, siyasi söylemlerle, oluşumlarla Yeni Türkiye''nin karşısına dikiliyorlar. Bu dönüşümü, arayışı engellemeye, ülkeyi tekrar eski yoksunluklarına, çaresizliklerine döndürmeye çalışıyorlar. Çünkü ancak bu şekilde o dokunulmazlıklar devam edebilecektir. Çünkü ancak bu şekilde Türkiye birileri için yönetilebilir alanda tutulabilecektir.

Ortadoğu''da Baasçılık, Güney Asya''da Pançasila ve Türk Baasçılığının birbirine ne kadar benzediğine, neredeyse aynı ilke ve esasları olduğuna, aynı siyasi söylemleri kullandığına, aynı devlet ve millet düşüncesine sahip olduğuna dikkat edin. Bu bir rastlantı değil. Bu, bize ait coğrafyaya dayatılmış bir ülke-millet-devlet algısıdır. İşte vesayet bunlar üzerinden yürütülmüştü.

Artık bu söylemler bitti, tükendi. Bugün hiçbir karşılığı yok. Yeni bir dünya kurulurken, güç haritaları yeniden şekillendirilirken, ekonomik ve siyasi ağırlık merkezleri değişirken, tek kutuplu dünya senaryosu çökerken, yeni küresel merkezler oluşurken kimse bize, bu coğrafyaya felaket senaryoları dayatmasın. Yok ''eksen kayması'', ''yok fay hattı'', yok ''savaş coğrafyası'' gibi tanımlamalar yapmasın.

Bu yeni tanımlamaların da, eski kavramların da toplumsal bir karşılığı yok ve olmayacak. Üstelik yeni bir durum olarak artık devlet düşüncesinde de bunların bir karşılığı olmayacak.

DAHA ÇOK UYKULARI KAÇACAK

Bu öze dönüş dönemine giriyoruz. Bir kendini yeniden kurma, devlet-millet bütünleşmesi üstünden yeniden yapılanma dönemine giriyoruz. Bu dönemde eski düşmanlıklar, eski tehditler, eski güvenlik algıları olmayacak. Kimlik üzerinden insanların birbirini boğazlamasına izin verilmeyecek. Kimlik farkının o potansiyellerden biri olduğu gerçeği ile hareket edilecek.

Türkiye''nin gücü kendini ve coğrafyasını yeniden keşfetmesiyle mümkündür. İşte bugün yaşanan budur. Büyük dönüşüm budur. Atılan her yeni adım bu büyük dönüşümü beslemeye dönüktür. Sembollerimizden başlayarak, renklerimizden başlayarak, gönüllerimizden başlayarak kendi dünyamızı yeniden kuracağız.

İşte bu dönüşümü algılayamayanlar, buna inanmayanlar ya da bunu engellemeye çalışanlar, içeriden ve dışarıdan kurdukları ortaklıklarla çetin bir savaş yürütüyorlar.

Bu savaş, günübirlik iktidar kavgası değil. Devlet-toplum bütünleşmesinin doğurduğu müthiş enerjiyi söndürme, bu enerjinin yol açacağı büyük sarsıntıyı ve yükselişi engelleme savaşıdır. Bu savaş, Türkiye''ye ve Anadolu insanına karşı yürütülen bir savaştır.

Turkey: Discover the Potential sloganı sadece bir ticari marka, sembol değildir. Müthiş bir zihinsel dönüşümün hikayesidir. Bu ve benzeri gelişmeleri, yenilikleri birlikte düşündüğünüz zaman nasıl bir Türkiye hayali kurulduğunu göreceksiniz.

İşte Yeni Türkiye budur. Yeni Türkiye''nin kimlerde ne tür hazımsızlıklara yol açtığını da o zaman farkedeceksiniz. Çünkü onlar, bu dönüşümün bizim için, coğrafya için nelere yol açacağını çok iyi biliyorlar.

Sadece Türkiye''de değil, coğrafyada da vesayetin sona ermesi, küresel sistemin yeniden kurgulanması, güç haritalarının yeniden değişmesi demektir.

Bekleyin; Türkiye onların uykularını daha çok kaçıracaktır.

10 yıl önce
O logo, o güç ve zihinsel devrim!
Öz değeri kullanım değerine eş kalabalıklar
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü