|
Ayinesi iştir kişinin

Üretimteki bütün tek tipleşmeye rağmen, dikkatli bakan gözler, "milli karakteri" fark etmekte gecikmez. Japon inceliği, Alman sağlamlığı, Çin ucuzluğu, Rus kabalığı, İtalyan estetiği, piyasanın içindeki herkesin bildiği şeylerdir. Her millet, kendi özelliklerini, yaptığı işlere, ürettiği mal ve hizmetlere yansıtıyor. Bir insanın yaptığı işe, davranış tarzına bakarak o insanın kişiliği hakkında bir fikre varırız. Milletlerin kişiliklerini, potansiyellerini, birikimlerini de üretimlerinden anlamak mümkündür.

Klasik bir sanat merkezi olan İtalya''nın bütün bu otomasyon çağına rağmen estetikte önde gitmesi bir rastlantı değildir. Söylentiye göre Çin ve Uzakdoğu''da odaklanan oyuncak sanayi, ürün örneklerini, "sanayi casusluğu" yoluyla özellikle İtalya''dan alıyorlar ve milyonlarcasını üretip beş paraya satıyorlar. İtalyanlar pahalı oyuncaklarını ancak çok özel mağazalarda çok özel müşterilere satabiliyorlar. Ciroları ise Çin, Tayvan gibi ülkelerin yanına bile yaklaşamıyor. Bu nedenle İtalyanların oyuncak fuarlarına çekik gözlülerin girmesine kısıtlama getirdiği söyleniyor.

Almanlara gelince onlar hesaplı ve sağlamlılığın simgesi. Elektronikten çok mekanik onlara çok iyi uyuyor. Belki bu yüzden Japonlar elektronikte, Almanlar mekanikte öncü. Fakat burada ağırlıklı özelliklerden söz ediyoruz. Yoksa Japon teknolojisindeki mekanik incelikleri gözardı etmemek gerek. Aralarındaki farkı düşünecek olursak, Japonlar mekaniği bile hafif, uçucu bir nesne olarak yapıyor. Alman teknolojisi ürünleri ise ağırlığı ve sağlamlığı ve dayanıklılığıyla dikkat çekiyor.

Peki ticari yetenekleri olmasaydı, sadece üretimle bu düzeye gelebilirler miydi ? Bugün Alman devlerinin dışında, irili ufaklı pek çok ürende Alman firmalarının dünyada başı çektiklerini görüyoruz. Ama meşhur markalar olmadığı için, veya yaygın bir şekilde kullanılmadığı için belli bir sektörün dışındakiler bilemiyor. Bütün bunlar bize, üretimle ticareti bir arada ve aynı kalitede yürüttüklerini gösteriyor. Bir Japon iş adamına sormuşlar, başarınızın sırrı nedir diye. Demiş ki şu anda gökyüzünde şu kadar bin Japon iş adamı var.

Yani sınır tanımıyorlar, Dünyanın her yerine gidip satış veya üretim yapıyorlar. Kalite ve estetiklerine olan güven, onları gittikleri yerde baş tacı ediyor.

Bizdeki sanayi büyük ölçüde çok uluslu şirketlerin kalite ve estetik maceralarının bir uzantısı şeklinde. Yani kendimize ait vurduğumuz bir damga yok. Varsa da o olumlu bir damga değil. Kendi pazarlarımızda "bile" yerli değil "ithal" malı peşindeyiz. Üretimdeki bu kalite düşüklüğünün bizim milli karakterimizi yansıttığını söyleyebilir miyiz ? Elbette hayır. Çünkü bu ülkedeki her şey gibi sanayi ve ticaret de kendi ulusal birikimimizi yansıtmıyor. Açıkçası biz bu yarışta yokuz. Beyaz eşyada Alman, otomotivde İtalyan, Fransız, Amerikan ve Japon tecrübesinde hazıra konuyoruz. Onların üretim ve pazarlama yöntemleri ülkemize mahsus olmak üzere uygulanmaya çalışılıyor. Sanayi dediğimiz şey, gümrük duvarlarını delmek için bulunmuş formüllerden başka bir şey değil. Daha ucuz malzemeyle daha kontrolsüz ve sonuçta daha kalitesiz versiyonlarını üretiyorlar. Üstelik Dünya piyasalarından daha pahalıya satıyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar bilemiyoruz. Bildiğimiz şey, oldukça yüksek gümrük duvarları sayesinde "kendi çapında serbest" piyasada istedikleri fiyat ve rekabet şartlarını uygulayabiliyorlar.

Biz bu yarışta neden yokuz ? Piyasadaki Türk Malı imajı bu topraklardaki büyük birikimi yansıtmadığına göre neyi yansıtıyor ? Bu sadece bizim için de geçerli değil. Özellikle Doğu illerimizdeki Pazar yerlerinde sergilenen İran mallarını görünce insan aynı duygulara kapılıyor. Şiraz halılarını üreten bir ulus, sanayide de kendine özgü bir şeyler ortaya koymalı değil miydi ? Üretim kalitesi ve estetiğinde İslam dünyasında Malezya ve Endonezya''dan sonra geldiğimiz söylenebilir. Ama Uzakdoğu, kalite ve estetikte Japon damgasını taşıyor.

Ya bizim ürünlerimiz neyin damgasını taşıyor?

25 yıl önce
Ayinesi iştir kişinin
Hangi zekaya sahipsiniz sosyal mi duygusal mı?
Ağaçlar mizacımıza dâhildir
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar