|
İki alışkanlık

Geçen akşam televizyonda görmeye alışkın olduğumuz iki olayla karşı karşıya kaldık. Birincisi Galatasaray''la ilgili hadise. Sizi bilmem ama benim için oldukça nostaljik anlardı. Baştan sona maç seyredemem. Ama kanallar arasında dolaşırken bu "milli hadisenin gidişatını" izlemeden de edemedim. En azından o gece sokakların nasıl olacağı hakkında bilgi sahibi olmak açısından, maçın sonu büyük önem taşıyordu. Ama bu defa evdeydim, endişelenecek bir şey yoktu. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi, büyük umutlar hüsrana uğradı. Bunun Türkiye''nin konjonktürel durumuyla bağlantısını kurdum. Ulus olarak kendimize güvenimizin azaltıldığı bir süreçten geçiyoruz. Ne kendimizin ne de dünyanın nezdinde durumumuz hiç parlak değil. Kötüye giden yalnız ekonomik durum değil. Ekonomik göstergeler, sanki diğer gelişmelerin bir yansıması. Geçtiğimiz çeyrek asırdaki gelişmelere paralel olarak sporda da bir düzey tutturulduğunu hatırlayalım. Yerli hocaların, eski deyimiyle "antrenörlerin" başarıları bir rastlantı değildi. İnsanoğlu böyledir. Bir şeyler başarmasını istiyorsanız, önce ona öz güvenini vermelisiniz. Ama ondan bir şey beklemiyor, hele durdurmak istiyorsanız, önce öz güvenini sarsmalısınız. Toplumsal ve ekonomik işlerinin birileri tarafından vekaleten yürütülmesine alışmış olan insan, bürokratik devletin yürürlükte olduğu toplumların insanıdır. O daima yönetilmeye ve "şuurlandırılmaya" muhtaçtır.

Son yıllarda ülkemizde insanımızın öz güvenini sarsma programları uygulanıyor. Kendini devletin kendisiyle özdeşleştirmeye çalışan belli siyasi kesimler tarafından. Oysa devlet herkesin. Bütün vatandaşlarımız aynı oranda hak ve sorumluluk sahibi. Bir yönetim aygıtı olarak devlet, toplumun belli bir kesimine benzemek zorunda değil. Bütünü kucaklamak durumunda. Siyaset arenasında, iddia edildiği gibi çok farklı söylemler mevcut değil.

Beklentilerin odaklandığı konular hep aynı. Fakat iktidara daha yakın olanlar yazık ki uzak olanları bu ortak kavramlara düşman gibi gösterme eğiliminde. Oysa ortada bir düşmanlık değil, siyasal iktidar kavgası söz konusu. Bu da bütün demokratik ortamlar için son derece doğal. Bütün yapılacak, bu siyasi rekabet ortamında devlet kurumlarını ve özellikle hukuku tarafsız bir konumda tutabilmek. Bunu başardığımızda sağlıklı bir siyasi sisteme kavuşmuş olacağız. Bunun için toplum olarak ulaşmamız gereken birinci hedef, düşmanlık edebiyatını bırakmak. Ülkemizin ekonomik, siyasal ve bilimsel gerçeklerine yönelmek. Bu ülkede yaşayan her vatandaşın aynı ölçüde siyasi katılım hakkının bulunduğunu unutmamak. Ortak değerlere (benzer değil) ulaştığımızda onca maddi sıkıntı varken siyasi çekişmeleri gündemden düşürmeyen bu kör dövüşü sona erecektir. Bunun en önemli göstergesi de hukukun ve bürokrasinin tarafsız bir görünüm kazanması olacaktır. Halkının bir kısmını kayırıyor gibi görünen bir hukuki yapıyla fazla ileri gidemeyiz. Bu ülkede ilerlemeyi ve kalkınmayı istemeyen bir kesim yok. Çağdaşlık, kalkınma gibi kavramlar kimsenin tekelinde olamaz. Bunlar iddia edilecek değil, kanıtlanacak konulardır. Davranışla ortaya konması gereken konulardır.

TV''de görmeye alışkın olduğumuz ikinci konuya değinmeden geçemeyeceğim. O da Üsküp''ü seyretmek için tarihi bir filmi beklemek zorunda kalmamdı. Kanal 7''de Akif Emre''nin Osmanlı Şehirleri dizisi yayınlanmaya başladı. Bu, Kanal 7''nin özgün bir çalışması. Akif Emre ve ekibi Avrupa''daki Osmanlı eserleri üzerine Kanal 7''nin arşivine çok önemli ve özgün bir birikim kazandırıyor. Başka programlar için de rahatlıkla kullanılabilir. Fakat kendi yaptırdığı bir diziyi ertesi gün iş günü olan bir günde yayımlaması ne ölçüde isabetli bunun araştırması belki de yapılıyordur. Eğer o kadar da düşünülmediyse bir izleyici olarak ifade edeyim: Bu tür belgesellerin gece saatlerine atılması alışılmış bir durum. Ama onca emek ve harcamayla yapılmış bir dizi kendi kanalında ilk gösterimini gece yarısı yapmamalı. Benden yazması.

25 yıl önce
İki alışkanlık
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler