|
Filistin-Kudüs notları (3)

19. yüzyılda Fransız İhtilâli sonrası Aydınlanmacı düşünce akımlarının da etkisi ile önce Batı Avrupa”da ulus devlet anlayışı ve ulus devletler, pozitivizme dayalı milliyetçilik dalgasının her tarafa sirayetini sağladı. Avrupa”da bu ulusçuluk ve ulus-devlet anlayışı egemen hale gelen toplulukların modernleşme sürecine paralel olarak uluslaşması (Nationalisation) ile beraber diğer toplumsal gruplara tahakkümüne yol açtı. Bu minvalde Avrupa”da, Rusya ve Polonya başta olmak üzere, Antisemitizm dalgasının yayılması da aynı döneme gelir. Daha önceki yüzyıllarda, İspanya-Portekiz örneğinde olduğu gibi, Katolik kilisesinin baskılarına ilaveten, ulusçu/milliyetçi devlet yapılanmalarının baskıları devreye girer. Avrupa”nın çeşitli ülkelerinde Yahudi toplulukları gettolara mahkum edilir. Özellikle Doğu Avrupa”daki bu olaylar Yahudi toplulukları arasında belli bir arayışa sevk etti ve bu topluluklar içinde zayıf durumda olan “Siyonizm” yaygınlık kazanmaya başlar. 19. yüzyıl sonunda Theodoré Herzl ile Max Murdock'un Diasporadaki Yahudi topluluklarını örgütleme ve Filistin”de bir Yahudi hükümeti teşkil etme çalışmaları da bu döneme rastlar. (Bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Y.A.HUS.376/151;430/56;431/35; 432/34;)



Avrupa”da Antisemitizm dalgası ile zor durumda kalan Musevilere/Yahudilere yeni yurt arayışı, zamanla Filistin”e yönelmeleri ile sonuçlanır. Bu konuda T. Herzl ve arkadaşları Osmanlı devleti ile de temasa geçer ve Yıldız sarayına dilekçeler sunarlar. Hatta Osmanlı borçlarının yapılandırılması/tediyesi/tasfiyesi konusunda yardım da teklif edilir. Ancak bu teklifler saray erkanınca kabul görmez.



Osmanlı devletinin son dönemlerinde devletin zayıflamasını fırsat bilen bir kısım Yahudi toplulukları, Avrupa”daki Rotschild gibi ünlü banker ailelerinin desteğiyle Filistin”de arazi satın alıp yerleşmeğe başlarlar. Filistin”e yönelik bu yerleşimler özellikle İttihad-Terakki/Jön Türk idaresi döneminde artış gösterir. Filistin”de yerleşik Müslüman ahalinin fukaralığı da bunu kolaylaştıran ana nedenler arasındadır.



Theodoré Herzl 1890”lı yıllarda Viyana”da bir Musevi bir gazeteci olarak takip ettiği ünlü Dreyfus davasından sonra ciddi bir Siyonist örgütlenmeye yönelir. Bu gayeye matuf olarak Osmanlı Devletiyle de temasa geçer. Özellikle, bu hususta Macar Musevisi ünlü oryantalist Arminius Vambery'nin aracılığı rol oynar. Yıldız Sarayı ile temasa geçen Theodoré Herzl, Osmanlı dış borçlarının yeniden yapılandırılması ve ödeme kolaylığının sağlanması karşılığında, o dönemde kıta Avrupasında yükselen antisemitizm dolayısıyla zor durumdaki Yahudilerin Filistin”e yerleşme izni talebinde bulunur. Avrupa”da Siyonist Federasyonu ve banka kurduran Herzl, 1897 yılında İsviçre'in Basel kentinde ilk siyonist kongreyi toplamayı başarır. Bu yönde, İngiliz Yahudisi ünlü Banker Lord Edmond Rotschild'ı da ikna etmeyi başaran Theodoré Herzl, başka siyonist kongreler de toplar. Bu kongrelerde Filistin'de bir Yahudi hükümetinin kurulmasının amaçlandığı, Osmanlı arşiv kaynaklarında da açıkça ifade edilir. (Bkz.BOA, Y.Mtv. 181/22;188/149;228/30)



Theodore Herzl'in ölümünden sonra ise, ünlü banker Rotschild Ailesi Siyonizm yönündeki çabalarını sürdürür. 2 Kasım 1917'de, İngiliz Dışişleri Bakanı L. Balfour, Rotschild'a deklarasyon mahiyetinde bir mektup gönderir. Yakın tarihimizde “Balfour Deklarasyonu“ olarak ünlenen bu mektupta, İngiliz Hükümetinin, Yahudi halkı için Filistin'de bir yurt oluşturulmasının lehinde olduğu ve bu amaca ulaşılması için her türlü desteğin verileceği açıkça ifade edilir. Bu deklarasyonla; o sırada henüz düşmemiş olup, Osmanlı toprağı olan Filistin, İngiliz Hükümetince Yahudilere vâdedilir. (Bu deklerasyonun orijinali için bkz. Hassan Bin Tallal; Palestinian Self-Determination, London, 1981) 11 Aralık 1917'de Kudüs'e giren General Allenby komutasındaki İngiliz askerleri Kudüs ve Filistin'i işgal eder.



Birinci Dünya Harbi'nin akabinde Osmanlıların Filistin”i tümüyle kaybetmesi, Balfour deklarasyonu ve İngilizlerle işbirliği içinde olan Mekke Şeriflerinin muvafakati Diasporadaki Yahudi topluluklarının Filistin”e iyice yönelmelerinin yolunu açar. Hatta bu bildirgenin neşri akabinde, o dönemde Osmanlılara karşı İngilizlerle işbirliği yaparak ayaklanan Mekke-i Mükerreme Emiri Şerif Hüseyin'in oğlu Şerif Faysal (Sonradan İngilizler tarafından Irak krallığına getirilir) da böyle bir yurt oluşturulmasına sıcak baktığını, esasen Yahudilerin de Arapların kuzeni olduğunu ve Filistin'de herkes için yer olduğunu deklare eder.



Diasporadaki bu topluluklar banker ailelerinin de desteği ile yerleşimi hızlandırırlar. Diaspora Yahudileri bu konuda birçok vakıf, cemiyet ve dernek kurdukları gibi Filistin topraklarında da satın aldıkları arazilerde yerleşim yerlerini geliştirirler. Bunun en bariz örneği sahildeki tarihi Yafa şehrinin hemen kuzey ucunda Tel-Aviv şehrini kurmalarıydı. 1938'e gelindiğinde Tel-Aviv artık büyükçe modern bir şehir haline gelmişti . 1938 ve 1939'da Palestine Jewish Community'nin yayınladığı “Palestine” adlı tanıtım dergilerinde bu yerleşim, çiftlikler kurma ve kentleşme faaliyetleri yer almıştır. 1948' e gelindiğinde Yahudi toplulukları İngiliz mandasında, her ne kadar manda idaresi ile zaman zaman çatışmalara girseler de iyice yerleşik hale gelirler. Bunda Diaspora Yahudilerinin iyi örgütlenmelerinin, Avrupa”da birçok alanda kalifiye eleman/kadrolar yetiştirebilmiş olmalarının, son olarak da Nazi Almanyası'nın katliamlarının yol açtığı mağduriyet psikolojisi ve bu yönde oluşturulan propagandanın da temel etkisi söz konusu olmuştur.




#Fransız İhtilâli
#Kudüs
#Theodore Herzl
#Filistin
8 yıl önce
Filistin-Kudüs notları (3)
Afganistan’da hizipler nasıl doğdu
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...