|
Mekke-i Mükerreme notları

Medine-i Münevvere"de başladığımız bu yılki umre seyahatimizi, Mekke-i Mükerreme"de umre ibadetini edâ ederek devam ettiriyoruz.

Mekke; Kur"ân-ı Kerim"de de işaret buyurulduğu üzere, Beytullah"ın/Mâbedin ilk inşâ edildiği beldedir. "Beldelerin Anası" anlamında Ümmü"l-Kura"dır. İnsanlığın atası Hz Adem(A.S)"in, Havva Vâlidemizle buluştuğu beldedir. Hz. İbrahim(A.S)"ın Ka"be-i Muazzama"yı inşa ettiği belde"dir. Hz. İsmail ve onun soyundan gelenlerin, Hz. Resul-i Zîşân"ın (S.A.V) şehri"dir. El-Beledu"l-Emîn"dir. Ka"be-i Muazzama, Zemzem-i Şerif, Makâm-ı İbrahîm, Hicr-i İsmail, Safa ve Merve tepeleri, Ebu Kubeys Dağı, Hira Dağı ve Mağarası, Sevr Dağı ve Mağarası bu şehrin şeâiri ve mukaddes mekanlarının başlıcalarıdır.

Dağlık, kayalık alanda, vadilerde kurulu bu şehir, Yemen ile Bilâd-ı Şâm arasındaki yol güzergahı üzerinde yer almıştır. Hz. İsmail"in neslinden gelen Kureyş kabilelerinin şehri olarak Mekke; Ka"be-i Muazzama ile birlikte, ticaret/kervan yolları üzerinde gelişme göstermiştir. Zaman içerisinde Hz. İbrahim"in Hanif Dini"nden inhiraf (Tevhidden sapma /şirk ve Cahiliyye"ye bulaşma) hasıl olmuş, Ka"be ve çevresine putlar yerleştirilerek bölgede sanemperestlik yayılmıştır.

Alemlerin Güneşi/Nuru Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz böyle bir zeminde zuhur ederek, Hâtemu"l-Ebiyâ Ve"r-Rusul olarak burada Allah (C.C) tarafından insanlığa "Resul" olarak gönderilmiştir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)"nın nuru buradan yayılarak âlemi tenvir eylemiştir.

Mekke"nin, bir yandan Esmâ-i İlâhi"den Celâl sıfatının tecellisi olarak sert bilinen havası diğer yandan, Beldelerin Anası-Ümmü"l-Kura- olarak kucaklayan, sürekli insanı çeken/cezbeden yönü; doyması mümkün olmayan bir iştiyakla insanı kendine cezb ve râm eder. Sürekli bir iştiyak ve özlem doğurur. Ka"be/Kıble merkezli olarak Tavaf"la insanlığı/âlemi çevresinde toplar. Dünyanın dört bir yanı buraya akar. Her sınıftan, cinsten, milletten, ırktan, bölgeden insanı burada görmek mümkün. Dünyanın her tarafında müminler namazda kıble olarak buraya yönelir. İslâm"ın cihanşümulluğunu, insanları bu anlamda eşitleyen temelini, âlemi kucaklayıcı karakterini simgeler ve sürekli haykırır. Hiçbir belde Mekke ve Medine kadar bu hususiyete sahip değildir. Aynı Tevhid/İman mihveri etrafında insanlığı ırk, millet, cins ayırımı asla yapmadan toplayan, birbirine bağlayan başkaca bir mukaddes belde ve değer bulamazsınız...

Tüm bu hususiyetlerine rağmen, Ümmet-i Muhammed bu beldelerin kadr i kıymetini yeterince derk edip, değerlendirip, hürmet ve sıyânetini muhafaza etti mi? Maalesef bunu söylemek çok güç. İslâm tarihinin ilk yüzyıllarında başlayarak bu beldeler istenmeyen pek çok hadiselere de maruz kalmıştır. Abdülmelik bin Mervan devrinde zâlim ve mel"un Haccac"ın Hz. Abdullah bin Zübeyr"i (r.a) mağlup etmek için Ka"be"yi Muazzama"yı mancınıklarla dövdürüp yıktırmasından, Kırmıtilerin baskınından itibaren birçok acı olaylara sahne oldu. Cahiliye döneminde putlarla kirletilen bu mukaddes belde, İslam tarihinde de, bir kısım hükümdarların, haris Meliklerin hışmına uğradı. Ümmet, birçok alanda olduğu gibi bu beldelerin hürmet ve sıyanetine riâyet etmekte maalesef hiç de iyi bir imtihan vermedi.

Kırmıtî saldırıları gibi saldırı ve yağmalara bile maruz bırakıldı. Mukaddes Hacer-i Esved, Kırmıtîler tarafından Ka"be-i Muazzama duvarındaki yerinden sökülüp Kufe"ye götürüldü. 24 yıl boyunca Mekke-i Mükerreme"ye geri getirilemedi. Fâtımiler devrinde, bu beldelerin/Hicâz"ın hürmeti çiğnendi. Ancak Eyyubiler ve Memluklüler bu beldelere hizmeti öngörüp, bu yönde büyük vakıflar kurdular. Osmanlılar da bu yönde Haremeyn Evkâfı teşkil edip geliştirdi. Surre alayları ile tâçlandırdı. Mekke-i Mükerreme çeşitli zamanlarda imara da tabi tutuldu. Abbasi halifesi Harun Er-Reşid"in zevcesi Zübeyde"nin Tâif civarından getirttiği su yolları ve buna dayalı vakıflar, asırlarca hayatiyetini sürdürdü. 16. yüzyılda Mescid-i Harâm"da ciddi bir imar faaliyeti görüldü. Ka"be"nin çevresine, Metâf sahasına Mimar Sinan yapısı kubbeli revaklar inşa edildi. Su yolları tamir edildi. 18. yüzyılda ise Dârussaâde ağalarından Habeşî Beşîr Ağa"nın Haremeyn"de büyük imâr faaliyetleri görüldü. Habeşî Beşîr Ağa Ka"be-i Muzzama"nın tâmir ve termimini gerçekleştirdiği gibi. Kurduğu medrese, imâret, Şifahane, Han gibi müesseseleri ile göze çarpan faaliyetlerde bulundu.

Son yüzyılda ise, Osmanlıların bölgeden çekilmesi sonrasında, Haremeyn-i Şerifeyn sürekli değişikliğe, modernleştirilmeye mahkum edildi. Modernlikle, bu doğrultudaki korkunç betonlaşma ve tarihi eser yıkımı ile adeta kirletildi. Modernliğin tahripkâr, profan yüzü kendini burada da gösteriyor; kutsal/mukaddes olan her şeyi çiğniyor, tarumar edip ortadan kaldırıyor. "Alu"ş-Şeyh"in temsil ettiği Katı Selefîliğin Tevhidîlik; şirk, bid"at ve hurafelerle mücadele" perdesi altında gelenek içinden gelen tüm kutsalı, mukaddes değerleri yok eden anlayış ve eyleminin modernlğin birkaç yüzyıllık baskınlığı ile birleşip bütünleştiği korkunç bir tahribata şahit oluyoruz. Mukaddes diye, ibadet mekanı diye, hatıraları barındırıyor diye ziyaret ettiğimiz tüm mekanlarda, modern/beton bina ve yapılardan, gökdelenlerden başka bir mekan göremiyoruz. İhrâm giyilen Mikât yeri olan Ci"râne"de zevksiz beton bir mescid, benzin istasyonu, beton ve asfalt dışında hiçbirşeyle karşılaşmıyorsunuz. Ka"be-i Muazzama ve Ravza-i Mutahhara dışında, Hz. Peygamber, Ashab-ı Kirâm"dan gelen hiçbir hatıra ve iz bırakılmamış gibi. Zevksiz beton/modern yapılarda ibadet adeta dayatılmış durumda. Ruh/ruhaniyet buralardan hicret ediyor. Tarihi yapısını koruyan Ğamâme Mescidinde bulduğunuz ruhaniyete, Mescid-i Nebevi"nin genişletilen ilave beton bölümlerinde maalesef rastlayamıyorsunuz.

Mekke-i Mükerreme"den/Harem-i Şerîf"ten Herkese Selamlar.

Devam Edeceğiz.

10 yıl önce
Mekke-i Mükerreme notları
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!