|
Uzatmalar

Eğer sızdırılan bazı bilgilere itibar ederseniz, Cumhurbaşkanı Demirel''in görev süresi uzatılacak.

Bu bilgilerin odağında şöyle de bir yorumla karşılaşıyorsunuz:

"Ondan sonrası tufan. Onun yerini tutacak kimse yok."

Kendisi de hatırlayacağınız gibi yakın zamanlarda "Hiç kimseye görev süremin uzatılmasıyla ilgili bir açıklamada bulunmadım" dedi.

Ancak Ankara''daki tüm siyasi tartışmaların ortasında, ucunda, kenarında bu konu var.

Sağlık durumundan, parlamento aritmetiğine kadar geniş bir alanda bu konu kendisine yer buluyor.

Peki gerçekten ne olacak, yani görev süresi uzatılacak, ya da ikinci kez seçilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılacak mı?

Ne kadar dikkat çekici değil mi, 28 Şubat''tan hemen sonra onunla ilgili diziler hazırlayan Hulusi Turgut, şu günlerde gazetesinde yine benzeri bir işe soyundu. Demirel''in Türkiye için ne kadar vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor bizlere.

Böyle bir soruya cevap aramak için çok erken diyenler de var. Bu sorunun cevabını bulmak için bazı gelişmelerin sonucunu beklemek gerektiğine işaret edenler de. Öcalan davası, hükümetin uyumu ve dış politikadaki hassas gelişmeler gibi.

Yaklaşık 3 yıldır tansiyonu yüksek olan Türkiye''nin, 18 Nisan sonrasında girdiği durgun havanın, sonbaharla birlikte yerini yeniden hareketli günlere bırakacağına dikkat çekenler, bir noktanın altını çiziyorlar. Eğer Cumhurbaşkanı''nın görev süresiyle ilgili tartışmalar aynı günlerde devreye girerse, gerilim yeniden ciddi boyutlara gelebilir.

Öcalan davasının, karar ne olursa olsun Türkiye''nin iç ve dış politik gündeminde belirleyici olacağı muhakkak. Ağustos sonrasında ise Türkiye''nin dış politikasında dönüm noktası günler geliyor. Avrupa ile olan ilişkilerde gelinen nokta, NATO''daki yerimizle ilgili gelişmeler, Balkanlar''daki sıcak gelişmeler ve bir anlamda Sırbistan''la sıcak savaşa girmiş olan bir Türkiye. Uluslararası platformda hemen her masada/toplantıda sıkıntılı günler bekliyor.

İç politikadaki gündem biraz daha karışık. Bir yandan demokratikleşme konusundaki adımlar ve tartışmalar, diğer yandan global ölçekte büyüyen, ancak içeride dağılım sorunu olan ekonomi, öte yandan DSP ve MHP arasındaki ince ayar dengenin ne kadar süreceği.

İşte tüm bu sorunların ortasında yukarıda söylenen yorum kendisine yer buluyor: "Hükümet zor bir denge üzerinde kurulu. ''O''nun yerini tutacak kimse yok. Bir yolu bulunmalı ve süresi uzatılmalı."

Gerçekten öyle mi? Burada "Cumhurbaşkanı''nın hükümeti dizayn ederken, kendi ağırlığını öne çıkaran ince bir strateji ile hareket ettiği"ni söyleyenleri bir kez daha hatırlayalım. Peki Türkiye uzun zamandır içeride patlama noktasına gelen sorunlara aldırış etmeksizin yürüttüğü politikalar için mutlaka Demirel''in varlığına muhtaç mı?

Allah gecinden versin, burada sözünü ettiğimiz elbette siyasi varlıktır. Yoksa neredeyse bir tıp ordusu tarafından kontrol edilen Cumhurbaşkanı''nın sağlığı ile ilgili tartışmalara girmek niyetinde değiliz.

Demirel''e uzun yıllar danışmanlık yapmış, sonradan 12 Eylül''le birlikte yolları ayrılan bir isimle konuştuk.

"Tüm bu tartışmaların önemli noktası şu: Süleyman bey öyle bir siyaset adamı ki, onu nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Şu anda bulunduğu yer devletin en üst makamı. Dolayısıyla bir denge unsuru olarak tanımlanması ve önemsenmesini normal karşılamak gerekiyor."

Peki gerçekten ondan sonrası tufan mı?

"Kendisi böyle bir tartışmaya hiçbir zaman doğrudan girmeyecektir. Ancak hükümet kurma arefesinde karşı propagandaya cevap vermek zorunda hissetti kendisini ve bana göre bu tartışmayı noktaladı. Artık onun görev süresinin uzatılması sözkonusu olamaz. Kendisi de tekrar söyleyeyim böyle bir tartışmanın içine kesinlikle girmez."

Şimdilik bu kadar.

25 yıl önce
Uzatmalar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi