|
Daha az devlet daha çok millet

Devletler ve milletler mevsimlere benzerler, sürekli yazları olmadığı gibi, sürekli kışları da olmaz, yazları kışları, kışları yazlar izler. Devletler kurumlarıyla, milletler değerleriyle ayakta dururlar, kurumsallaşarak, uzun ömürlü olurlar. Kurumsallaşma, milletler ile devletleri, insanlardan önce kurallarla yönetmektir. Kuralların olmadığı kurumlarda, kurumsallık olmaz. İnsanlar kısa, kurumlar uzun ömürlüdür.

*

Milletler devletleri, devletler milletleri, mevsimlerin yılları, yılların mevsimleri içlerinde taşıdıkları gibi taşırlar. Toplumların hiyerarşilerinde, devletler yukarıdan, milletler aşağıdan, ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarına hem renk, hem de tat kazandırırlar. Nasıl devletlerle milletler birbirleriyle bütünleşirlerse, demokratik yönetimlerle Pazar ekonomileri de birbirlerinden ayrılmazlar. Demokrasilerle devlet, pazarlarla millet yenilenir.

*

Türkiye''nin dünya ülkeleri karşısında, rekabet üstünlüğü kazanabilmesi, milletin başka milletlerle üretimde doğru, tüketimde ters orantılı bir yarışa girmesine bağlıdır. Bu bağlamda, devletin millete destek olması, eşgüdüm ve denetim sorumlululuğunu yerine getirmesi, hayati bir önem taşır. Belirleyici olan, devletin üretim gücünün büyük olması değil, milletin üretim gücünün büyük olmasıdır. Devletin zengin olması, milletin de zengin olması anlamına gelmez.

*

Devlet millete dayanır. Millet hem demokratik yönetimin, hem de Pazar ekonomisinin en büyük ve en güçlü güvencesidir. Milletin, oyu ve parası, çok kısa zamanda sonuç alan ve çok etkili, iki vazgeçilmez silahıdır. Millet oyuyla demokratik dokuyu ve parasıyla ekonomik yapıyı dönüştürür. Bu yüzden, dünya ülkeleri arasında ilk onda yer alabilecek bir Türkiye için, ''daha çok devlet daha az millet'' stratejisi değil, ''daha çok millet daha az devlet'' stratejisi izlenmelidir.

*

Milletin üretim gücü büyük olursa, devletin yönetim gücü büyük olur. Devlet tarihin her döneminde, aldığı vergilerle, milletin üretim gücünden pay alan en büyük ortaktır. Daha az devlet daha çok millet stratejisiyle, devlet bir taraftan milletle ortaklığını güçlendirirken, bir taraftan da milletin üretim gücünü büyütür ve derinliğini artırır. Hayatın her boyutunda, daha çok millet demek, daha az dış açık ve daha çok ihracat demektir.

*

Küre dünya, sınırların önemli olduğu, talep ağırlıklı, kapalı devletlerin ve kapalı milletlerin dünyasıydı. Kare dünya, sınırların önemsiz olduğu arz ağırlıklı, açık devletlerin ve açık milletlerin dünyasıdır. Türkiye, devleti ve milletiyle ne kadar dünyaya açılırsa, devletin demokratik, milletin ekonomik gücünü o kadar büyütür.

*

Üretimde devletin payını azaltarak, milletin payını çoğaltmadan, dünya pazarlarına açılmaya çalışmak, başarısızlığa davetiye çıkarmaktır.

*

Milletin başarısızlığının bedeli karşılanacak kadar küçük, devletin başarısızlığının bedeli, karşılanmayacak kadar büyük olur.

*

En güçlü devlet üretimde payı en az olan devlettir.

*

Devlet denetici olursa millet üretici olur.

*

Devletin gücü adil denetimden gelir.

10 yıl önce
Daha az devlet daha çok millet
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi