|
ABD ile Rusya’nın arasına girelim mi, girmeyelim mi?

Gözünüz korkmasın hemen.. Oyun Ukrayna değil. O, satrancın tahtası. Ustasıysanız körleme de oynanır oyun. Siyah-beyaz kareler olmadan! Bizim açımızdan mesele, Rusya ile ABD/NATO arasına Türkiye’nin girip-girmeyeceği…

Çoğunluk Türkiye’nin bu işe fazla karışmaması düşüncesinde. ‘Araya girmeyin, arada kalırsınız’ diyorlar. Savaş çıksa Türkiye’nin hangi arada kalabileceğine dair fikirleri yok…

Oysa atmosfer size bırakmıyor.
Krizin hangi kompartımanına binseniz Türkiye var;
NATO üzerinden ilgilendiriyor. Karadeniz üzerinden ilgilendiriyor. AB üzerinden, Rusya ile ilişkiler, Kafkasya, Balkanlar, enerji ve ekonomi üzerinden ilgilendiriyor…
‘Araya girmeyelim’ eski miras. Oysa hayli zamandır dünya,
stratejik sinikliğin
tükendiği süreçten geçiyor…

Prensip olarak Batı/ABD ile hele bu türden gıllıgışlı konularda mesafeli durulmasını şiddetle savunurum…

Ama şu mümkün; Rusya’nın askeri güç kullanarak büyük sarsıntılar yaratmasının sonuçlarından sakınmak. Artı, işin o noktaya gelmemesi için
‘Türkiye’ye özgü’, tescilli diplomasiyi
kullanmak.
Diğer taraftan.. Rusya’nın makul güvenlik kaygılarının ‘anlaşılması ve giderilmesi’ yönünde kanalları beslemek. Rusya bazı taleplerinin rasyonel olmadığının zaten farkında. Buna rağmen, diplomasisini salt çıkar/realist zemin üzerine kurmuş bir ülke diretiyorsa,
‘test etmek’ istediği bir şey
vardır…

Bu yüzden Batı ‘birlik’ mesajı veriyor. Mızmızlanan ortaklarının üzerinde ‘safları bozmayın’ baskıları kuruyor.

Putin’in Türkiye ziyareti ve Cumhurbaşkanı’nın Ukrayna seyahati bu yolda
Türkiye’nin rolünü/etkisini büyütebilir.
‘Olasılık’ yazmıyorum. Krizin seyri yön değiştirme emareleri gösteriyor. Dikkat gereken, örneğin Türkiye-Rusya ilişkisini sabote etmeye yönelik tuzakların üzerinden atlamak…

Ukrayna krizinde Ankara Batı’ya yakın durdu. NATO’yla beraber hareket edeceğini de ‘tereddüde mahal bırakmayacak’ şekilde söyledi.

Ama bunu istiyor mu?..

Yani
Rusya’nın karşısında konumlanmayı istiyor mu?
Hayır. Üstüne, ABD’nin Moskova’yı ‘kışkırttığını’ da görüyor. Rusya en az üç defa, en yetkili ağızlarından ‘saldırmayacağız’ demesine rağmen, Biden Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’e, ‘Şubat’ta saldıracaklar’ diyecek kadar ileri gitti…
Lavrov: ‘Bu
bize bağlı ise
savaş olmayacak’…

Peki, Kiev ne diyor…

Ukrayna Dışişleri: “Ortaklarımızı, bilgi ortamında karışıklığa yol açacak, toplumda çalkantıya neden olacak açıklamalardan kaçınmaya davet ediyoruz”…

Ankara nerenin zehirli olduğunu biliyor. Cumhurbaşkanı’nın, NATO yükümlülüklerini yerine getiriyoruz ama

kimi müttefiklerimizin bize karşı neler yaptığı da ‘aklımızda’ mealindeki konuşması da o zaten…

MGK BİLDİRİSİ’NİN 5’İNCİ MADDESİ…

Perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu’nun ocak ayı toplantısı yapıldı. 5 madde yayınlandı. Son madde şöyleydi; ‘Uluslararası hukuku pervasızca ihlâl eden ve çarpıtan, antlaşmalar hilafına adaları silahlandırmayı ısrarla sürdüren Yunanistan, diyalog ve iş birliği çağrılarımıza samimiyetle karşılık vermeye davet edilmiş; Ege ve Akdeniz’deki meşru hak ve menfaatlerimizin korunması hususundaki kararlılığımız tekraren hatırlatılmıştır’…

İlk bakışta, hemen her MGK bildirisinde kararlılık ifadesi olarak vurgulanan terörle mücadele maddeleri gibi, Yunanistan ve Akdeniz/Ege tutumumuzu pekiştiren rutin ‘tekrar’ gibi gelebilir…

Ama
ileriyi aydınlatabilecek
bir işaret fişeği hissiyatı da uyandırıyor!..

ABD’nin, Yunanistan, GKRY, İsrail, Mısır gibi oyuncuları bir tür Türk karşıtı cephe harcı olarak karılan EASTMED projesinin arkasından çekilmesi, Yunanistan’ın, ‘tüm dostlarımız bizi terk etti’ açıklaması, Avrupa’dan Orta Asya’ya, Akdeniz’den Orta Doğu’ya yeni bir ‘enerji ve yolları arayışı’nın ortaya çıkması, yani Türkiye’nin bu alanlarda elini yükselten konjonktürde geliyor 5’inci madde…

Genelkurmay ve Savunma Bakanlığı’nın
‘Münhasır Ekonomik Bölge’
ilanı hassasiyeti de hesaba katıldığında,
bu yönde yeni adım
atılabileceğinin öncüllerinden biri olarak anlaşılabilir bu açıklama…
İRAN’A DOĞALGAZI KİM KESTİRDİ?..

Hem Cumhurbaşkanı’nın hem Enerji Bakanı’nın, İran’ın Türkiye’ye doğalgaz aktarımının kesilmesi üzerine söyledikleri sorunun kısa zamanda giderileceği izlenimini veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Reisi görüşmesinin ‘tıkanıklığı’ aşma yolunda çözücü olduğu anlaşılıyor…

İran’ın mazereti ‘teknik sorunlar’. Bir kaçağın yamanması gereğiyle 10-15 günlük kesinti devreye alınmış durumda. Keza, İran’daki kış şartları yüzünden iç tüketimin yükselmesi de neden gösteriliyor. Anlayış gösterilebilir ama-böyle konularda-biraz şüphe etmekten kimseye zarar gelmez…

ABD’nin EASTMED projesinin arkasından çekilmesiyle, Akdeniz ve buradaki enerjinin akıbeti konusunda bir stratejik boşluk yaratmasının çıktıları tüm kıyılarda hissedilecek.
Taşlar uygun sürülerse boşluğun Türkiye tarafından doldurulması muhtemeldir.
Bir yandan da Avrupa’nın enerji ihtiyacı ‘acil’ çözüm bekliyor…

Akış, Türkiye’yi çözümün kritik aktörlerinden biri haline getiriyor. Avrupa’nın, ‘Rusya gazımızı keserse’ paniği, NATO, AB ve Atlantik ilişkilerini deforme edecek potansiyeli hatta pratiği barındırıyor.

Rusya’nın bu nedenle Türkiye’yi gözlerini kısarak takip etmesi doğal. Bu zamanlamada, İstanbul’da örneğini gördüğümüz kış şartlarına günü gününe denk gelen, Reisi’nin Moskova ziyaretinin hemen ertesine oturan ‘arıza’ herhalde merak edilmelidir!

Yok tesadüf ise.. Mesele yok…

#NATO
#ABD
#Rusya
#Türkiye
2 yıl önce
ABD ile Rusya’nın arasına girelim mi, girmeyelim mi?
Elma ayva kestane
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir