Gözünüz korkmasın hemen.. Oyun Ukrayna değil. O, satrancın tahtası. Ustasıysanız körleme de oynanır oyun. Siyah-beyaz kareler olmadan! Bizim açımızdan mesele, Rusya ile ABD/NATO arasına Türkiye’nin girip-girmeyeceği…
Çoğunluk Türkiye’nin bu işe fazla karışmaması düşüncesinde. ‘Araya girmeyin, arada kalırsınız’ diyorlar. Savaş çıksa Türkiye’nin hangi arada kalabileceğine dair fikirleri yok…
Prensip olarak Batı/ABD ile hele bu türden gıllıgışlı konularda mesafeli durulmasını şiddetle savunurum…
Bu yüzden Batı ‘birlik’ mesajı veriyor. Mızmızlanan ortaklarının üzerinde ‘safları bozmayın’ baskıları kuruyor.
Ukrayna krizinde Ankara Batı’ya yakın durdu. NATO’yla beraber hareket edeceğini de ‘tereddüde mahal bırakmayacak’ şekilde söyledi.
Ama bunu istiyor mu?..
Peki, Kiev ne diyor…
Ukrayna Dışişleri: “Ortaklarımızı, bilgi ortamında karışıklığa yol açacak, toplumda çalkantıya neden olacak açıklamalardan kaçınmaya davet ediyoruz”…
Ankara nerenin zehirli olduğunu biliyor. Cumhurbaşkanı’nın, NATO yükümlülüklerini yerine getiriyoruz ama
kimi müttefiklerimizin bize karşı neler yaptığı da ‘aklımızda’ mealindeki konuşması da o zaten…
Perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu’nun ocak ayı toplantısı yapıldı. 5 madde yayınlandı. Son madde şöyleydi; ‘Uluslararası hukuku pervasızca ihlâl eden ve çarpıtan, antlaşmalar hilafına adaları silahlandırmayı ısrarla sürdüren Yunanistan, diyalog ve iş birliği çağrılarımıza samimiyetle karşılık vermeye davet edilmiş; Ege ve Akdeniz’deki meşru hak ve menfaatlerimizin korunması hususundaki kararlılığımız tekraren hatırlatılmıştır’…
İlk bakışta, hemen her MGK bildirisinde kararlılık ifadesi olarak vurgulanan terörle mücadele maddeleri gibi, Yunanistan ve Akdeniz/Ege tutumumuzu pekiştiren rutin ‘tekrar’ gibi gelebilir…
ABD’nin, Yunanistan, GKRY, İsrail, Mısır gibi oyuncuları bir tür Türk karşıtı cephe harcı olarak karılan EASTMED projesinin arkasından çekilmesi, Yunanistan’ın, ‘tüm dostlarımız bizi terk etti’ açıklaması, Avrupa’dan Orta Asya’ya, Akdeniz’den Orta Doğu’ya yeni bir ‘enerji ve yolları arayışı’nın ortaya çıkması, yani Türkiye’nin bu alanlarda elini yükselten konjonktürde geliyor 5’inci madde…
Hem Cumhurbaşkanı’nın hem Enerji Bakanı’nın, İran’ın Türkiye’ye doğalgaz aktarımının kesilmesi üzerine söyledikleri sorunun kısa zamanda giderileceği izlenimini veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Reisi görüşmesinin ‘tıkanıklığı’ aşma yolunda çözücü olduğu anlaşılıyor…
İran’ın mazereti ‘teknik sorunlar’. Bir kaçağın yamanması gereğiyle 10-15 günlük kesinti devreye alınmış durumda. Keza, İran’daki kış şartları yüzünden iç tüketimin yükselmesi de neden gösteriliyor. Anlayış gösterilebilir ama-böyle konularda-biraz şüphe etmekten kimseye zarar gelmez…
Akış, Türkiye’yi çözümün kritik aktörlerinden biri haline getiriyor. Avrupa’nın, ‘Rusya gazımızı keserse’ paniği, NATO, AB ve Atlantik ilişkilerini deforme edecek potansiyeli hatta pratiği barındırıyor.
Rusya’nın bu nedenle Türkiye’yi gözlerini kısarak takip etmesi doğal. Bu zamanlamada, İstanbul’da örneğini gördüğümüz kış şartlarına günü gününe denk gelen, Reisi’nin Moskova ziyaretinin hemen ertesine oturan ‘arıza’ herhalde merak edilmelidir!
Yok tesadüf ise.. Mesele yok…