|
Alakasızlar…

Biliyorsunuz değil mi.. Önce, ‘ne işimiz var oralarda’cılar vardı.. Şimdi terfi ettiler, ‘ne alakamız var orayla’cılar var.. İlk grup yola üşeniyordu, ikincisi düşünmeye üşeniyor…

İlk grup, Irak ve Suriye’ye de söylendiler ama ‘yakın’ olduğu için herhalde, sonra sindiler.. Ama Libya, Katar, Azerbaycan ve Afganistan için hâlâ bir ‘iş bulamadılar’…

Suriye sınırında Rusya’nın olmasından.. Irak sınırında ABD’nin olmasından, yıllardır iki süper güçle sınır olmamızdan rahatsız değiller.. Yani sadece alakasız değil, kaygısızlar da.. Uzun yaşarlar…

Nihayet üçüncü büyük güç ‘sınırımıza’ gelmiş bulunuyor.. Yanlış anlaşılmasın, İngiltere-Fransa ‘eski dost’ zaten..
Çin artık sınırımızdadır.
Fiilen olmasına gerek yok.. O dahi olabilir, durum budur…
Perşembe akşamı Akıl Odası’nda sevgili Prof. Taşansu Türker’in gayet veciz ifade ettiği gibi;
“Kasr-ı Şirin sınırı artık Çin sınırıdır”

Şimdi alakasızlar, ‘Afganistan’a gitmezseniz böyle olur’ demeyeceklerinden.. Muhtemelen, ‘e, bizim Türkiye’yle de ilgimiz yok zaten’ diyebilirler..

***

Afganistan haritasındaki parmağın Çin’e dokunduğu yer, aslında dünyaya açılan devasa kolların ilk kapısı. Pekin, Kuşak-Yol Projesi’nin kara ayaklarından bir tanesini buradan geçirmeyi düşünüyor ve aynı anda ‘orta yol’ olarak bilinen diğerini de, bu temas noktasının ardındaki, neredeyse kıta büyüklüğünde ve müstakbel ‘lojistik’ hangarından beslemeyi planlıyor…

Afganistan o yolun ilk duraklarından.. Biliniyor, sonra Pakistan var, ardından da İran. Oradan da…

Taliban, ABD’nin kaçmasıyla birlikte dünyada ne kadar kalıplı oyuncu varsa üzerine çöktüğünün farkında. Esasen Washington dahil, Rusya-Çin-İngiltere-Hindistan-Fransa kimsenin bir kalemde Afganistan’ı silme şansı yok. Komşularını hiç saymıyorum.. Elbette Türkiye’nin de…

Kaldı ki siyasi tartışma değil bu. Görmezden gelme gibi bir lakaydlık hiçbir ülkenin haddine değil.. Sonuçları kapınıza gelir, gelecek de…

Bu yüzden bölgeye ve dünyaya kayıtsızlık düpedüz cahillik anlamına geliyor…

***

Taliban sözcüsü Zabihullah Mücahid, İtalya’nın meşhur gazetelerinden ‘
La Repubblica
’ya verdiği söyleşide, “Çin en önemli partnerimiz. Ülkemize yatırım yapmaya ve yeniden inşayı desteklemeye istekl
i. Temel önemde ve olağanüstü bir fırsat
sunuyor” diyerek, şu aşamada birinci tercihlerinin adresini göstermiş bulunuyor…

Çin’in önde gittiği biliniyordu ve ipi göğüslemesi sürpriz değil. ABD’nin bir defa daha kaybettiğini gösteriyor. Çin’le rekabeti gündeminin birinci sırasına yerleştiren Washington adına ağır bir kayıp.

Ama-eş değerde olmasa da-
Rusya için de risk taşıyor ve Kremlin’i tedirgin edeceği aşikâr…
Başta Orta Asya olmak üzere, takiben Ortadoğu, nihayet küresel değişim çıkacak buradan.
Yolun ‘ortasındaki’ Türkiye için de öyle. Ankara yeni yol yaparken, ‘alakasızlar’ yolun ortasında kalacakları için ezilecekler…

***

Çin’in, yolun devamına, Pakistan ve İran’a devasa yatırımları, yol, ve yine dünyaya açılan kritik limanlara verdiği katkı biliniyor. Bunlar bağlayıcı ekonomik göstergelerdir. Afganistan ve Taliban üzerinde kıyaslanamaz etkiye sahip kardeş ülkemiz Pakistan da bu akitleri imzaladı, Tahran da on milyarlarca dolarlık Çin yardım/yatırımına kapısını açtı…

Tablo, adı geçen ülkelerin bölgesel ve
küresel rollerinin büyümesi anlamına da geliyor.
Pakistan’ın örneğin Hindistan’la kötü ilişkileri de etkilenecek.. İran-Pakistan ilişkileri de.. İran-Türkiye ilişkileri de…
Fransa ve İngiltere’nin Afganistan’da, BM gözetiminde bir ‘güvenli bölge’ arayışları aslında ‘alakasızlar’ için büyük örnek ve ders olmalı. Çünkü Londra-Paris arasındaki tarihi çekememezlik, bir zamanlar Ortadoğu’da ve Suriye-Irak sınırımızdaki ‘paylaşımları’ düşünüldüğünde tüyleri diken diken edebilecek böyle bir çıkma, gerçekte
Avrupa’daki yarılmaların tezahürlerinden
biri!..

Almanya ve AB yönetiminden son dönemde duyulan ABD karşıtı söylemler ve bir Avrupa güvenlik mimarisinin, bir ordu inşası yolundaki açıklamalara karşı da bir adım bu…

‘Afganistan’ın bir anda nereden-nereye sirayet ettiğini göstermesi açısından da, “ne alaka” diyenlerin kulağına küpe…

***

Gelelim sadede…

Rusya ve Çin.. İki süper güç arasında dünyayı yırtma potansiyeli barındıran durumun nasıl yönetileceği esas sorunu oluşturuyor…

İki ülkenin siyasi-tarihi ilişkilerine baktığımızda genel kanı, aralarında bir uzlaşının, anlaşmanın mümkün gözükmediği yönünde. Bana göre tartışılmaz biçimde masaya konan bu kabul, klişe demek istemem ama dünyanın özellikle son 10 yıl içinde geçirdiği ama temellerini 1990’dan alan dönüşümün bu ülkelere getirdiği tecrübeyi gözardı ediyor. Oysa ders aldılar!

Afganistan krizinde bu kıtasal ülkelerin meseleyi tutma biçimi ve birbirleriyle ilişkileri,
ABD’nin bölgede kurduğu tuzaklara basmamak konusunda en azından ortak anlayış geliştirdiklerini, bunu bozmamak yolunda azami gayret gösterdiklerini
ispatlıyor…
Şu da doğru; Rusya ve Çin, ABD ile iyi ilişki arayışlarını kenara atmış değiller. Aleni ve resmi açıklamalarında sayısız örneğe rastlamak mümkün. Fakat bu
dünyanın dönüş hızını ve yönünü
görmedikleri anlamına gelmiyor.

Türkiye’nin Afganistan’a ilgisini, jeopolitik kıymetinden faydalanma arayışını ‘alakasızlar’ dışında rahatsız edici bulanlar da var. Onlar da Rusya ve Çin’in, tarihi ve dini konumlanmasına bakarak şerh üretiyorlar.

Gelgelelim, onlar için de dünya hâlâ dönüyor ve yönü değişmiş bulunuyor…

#Rusya
#Çin
#ABD
#Fransa
#Afganistan
#İngiltere
3 yıl önce
Alakasızlar…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi