|
"Şehit"lerimizin "vatan"ında...

Dört günlük bir "Romanya" gezisi... Kombassan''a teşekkürler. Bizim için, Barlad''daki Rulman fabrikası kadar, Bükreş''teki "Türk Şehitliği"ni gezmek de bir önem taşıyordu!

Kombassan''ın Rulman fabrikası''nı satın aldığı, ve stres atmak için verdikleri "rulman"ın üretildiği geniş alanda, bir öğle yemeği, ve ardından yeşil çimenler üzerinde, "kılınan namaz"ın bir gayesi vardı, millete hizmet, vatana sadakat ve Allah''a kulluktu!

Ve bir koca heyet, bir aleme dalmışken, biz ilk gittiğimiz için olacak, en çok arzu ettiğimiz, tarih kitaplarında okuyup, kahr olduğumuz Osmanlı Galiçya Cephesi''nde verdiği şehitler idi..

Mümtaz ve duygu insanı Yavuz Bülend Bakîler ve Türk Şehitliği''ne, yanımızda üç-beş gazeteci ile, "mihmandar" bir kaç "Türk" öğretmenle, 535 şehidimizin yattığı yere giriyoruz.

Bahçe ağaç ve güllerle süslenmiş!

Mezar taşları paralel, birbirin ardınca dizilmiş! Muhamed oğlu Musa, Abdullah oğlu Kerim, diye sürüp gidiyor.

Alay ve bölük isimleri ayrı, ama sadece vefat tarihleri aynı: 1332/1916, 1333/1917!

O askerler Anadolu''dan, Rumeli''den, Kırım''dan, Kafkaslar''dan gelip, Trablusgarb, Yemen ve Filistin''e giden diğer "asker kardeşleri" gibi "vatan müdafaası" uğruna şehit olmuşlardı!

Yalnız, şehitlikte bir "müze" yoktu!

Bir bilgi gerekli idiyse de, sadece bir sütun o kadar.

Amma Almanyalı müslümanlar, o günden beri, orada gömülüyor, kitabelerle, aile resimleri yer alıyordu.

Ağaçlar yemyeşil, meyvalar yeni yeni yeşillenmeye başladı.

Amma, etraftaki güller "kan kırmızı"sı tonunda "koyu kırmızı" idi...

Sanki, şehitlerin kanı ile 84 yıldır beslenip duruyordu.

Evet, o güller sessiz bir ortamda, canlı bir tarihin tek şahidi gibi...

Zaten bizim mezarlıklar, sürekli "güller"le donanırdı, Anadolu ve diğer İslam diyarında!..

Bir gülü kopardım, kokladım ve bir "plastik bardağa toprağı ile" koyup, İstanbul''a getirdim!

Evin balkonuna koydum, sabah evden çıkarken, yine kokladım, bilmem belki "yaşatabilir", amma mahzundu, boynu büküktü ve belki de buradaki havayı sevmemişti!

Bense, Bükreş''teki Türk Şehitliği''nde kendimden bir parça bulmuş, "evlad-ı Fatihan"ın torunu olmayı özleyen bir "vecd" içinde, 535 şehitle "haşr" olmanın bedelini ödemek için, kendimi dışarı attım!

23 yıl önce
"Şehit"lerimizin "vatan"ında...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’