Türkiye Cumhuriyeti''nde 12 yıl fasılasız başbakanlık yapan Sayın Erdoğan''ın ''vizyon'' toplantısına katılan sanatçılara yapmadıkları ''mobbing'' kalmadı.

Aşağılamalar, hakaretler, yaftalamalar hâlâ gırla gidiyor!

O kadar reziller ki, ellerinden gelse Erdoğan''ın davetine icabet eden sanatçıların boyunlarına yafta asacaklar.

Tıpkı Naziler''in Yahudilerle ilişki kurduğu için bir kadının boynuna astıkları gibi: ''Ich bin am Ort das grösste Schwein und Lass mich nur Juden ein!'' (Yahudilerle ilişki kurduğum için domuzların en büyüğüyüm!)

***

Şahan Gökbakar veya Zerrin Özer veya Şafak Sezer gibi sanatçılarımız Gezi''den beri malum densizliklere maruz kaldıklarından mütevellit alışkınlar.

Alışkın oldukları için de anında postayı koydular.

Ya diğerleri?

Davete icabet ettiklerini, CHP ve MHP''nin cumhurbaşkanı adayı da davet etse gideceklerini söyleye söyleye bitap düştüler ama CHP''li faşistlerin şerrinden kurtulamadılar.

Zaten ne deseler kurtulamazlardı!

''Beni davet eden her yere giderim; geçen gün arkadaşlar kedi kesme ayini yapıyorlardı, davet ettiler gittim. Hatta iki kedi de ben kestim. İnanmazsanız bakın, bu da ''selfie''si...'' deseler de olmaz.

''Kılıçdaroğlu''nun cumhurbaşkanı adayı davet etsin değil katılmak, onun gibi bıyık bile bırakırım. Bahçeli kımız içmeye çağırsın en az bir fıçı fondip yaparım...'' deseler de kurtarmaz.

İllaki...

''Erdoğan''ın toplantısına katıldığım için çok pişmanın, o bir diktatördür; Kılıçdaroğlu''nun ifade buyurdukları gibi tıpış tıpış gidecek oyumu ''Emsalet''e vereceğim...'' demek zorundalar. (Bu arada, Emsalet, Ekmeleddin''in Bahçeli''nin dilindeki son hali oluyor.)

***

Böyle zorbalık yapıyorlar, millet de naçar bunların şerrinden emin olmak için duymak istediklerini söylüyor.

İstediklerini duyduklarında da coştukça coşuyor, bu seçim kesin biz kazanırız diyorlar.

Sandıklar açılınca, bir de bakıyorlar ki, iki kişiden biri AK Partili.

Haliyle, ''Yahu kime sorsak ben de AKP''ye karşıyım diyordu, bu nasıl iş?!.'' diyerek kafayı yiyorlar!

Bir kez olsun ''mahalle baskısı''ndan vazgeçseler anlayacaklar.

Gelgelelim bunların abileri de böyleydi.

Hiç unutmam, 70''li yılların sonunda, Ziya Öztan''ın ''Maden'' filmini çektiği dönemde, bu filmin oyuncularından Cüneyt Arkın''ın ''Her sanatçı sosyalist olmak zorundadır'' sözü medyaya yansımıştı. (Artık nasıl bir ''mahalle baskısı''na maruz kaldıysa!) ''Malkoçoğlu'' serisi ''sosyalizme'' aykırı bulunduğundan olsa gerek yine de yaranamamış, hep aşağılanmıştı.

***

Bu ''küfür yobazlarının'' şerrinden çekmeyen kalmadı. Yazdığımız her yazının ardından tonlarca küfür işitiyoruz.

Kendileri gibi düşünmeyenlere reva gördükleri muamele bu!

Daha evvel ''yok sayma'' taktiği uygularlardı.

Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu çapındaki şairlerimizi bile sırf kendilerinden değil diye görmezlikten gelmişlerdi...

''Mahalle baskısı'' kavramı, malumunuz, Şerif Mardin marifeti olarak tedavüle sürüldü.

Dün ''irtica'' diyerek ''nefret suçu'' mesabesinde baskıladıkları çevreleri, bu sefer de ''mahalle baskısı yapıyorlar'' ithamıyla baskıladılar.

Halbuki, Şerif Mardin''in bizzat kendisine de ''mahalle baskısının'' kralını uygulayanlar bunlardı.

Dünya çapında birkaç bilim adamımızdan biri olduğu halde TÜBA''ya (Türkiye Bilimler Akademisi) alınmamıştı.

Niye mi?

Yazdığı kitapla Said-i Nursi''yi fazla parlattı diye.

Şerif Mardin''i en son olarak Ayşe Şasa''nın Fatih Camii''ndeki cenaze namazında gördüm, çok üzgündü.

Bir gazeteci arkadaşımız bir yolunu bulsa da, Hoca''ya, ''laiklik cemaatinin'' sanatçılara yaptığı şu ''mahalle baskısını'' sorsa.

***

Ne yapsalar boş; ''mahalle baskısıyla'' kendilerini kandırmaktan gayri bir şey elde edemezler.

Üstelik bu tutumlarıyla yanlarında yer alanları da ''töhmet'' altında bırakıyorlar. (Sizin şerrinizden çekindikleri için hoşunuza gidecek pozisyon almadıkları ne malum?!)

Evet, ne yapsalar boş!

''Yeni Türkiye''ye alışıp ''mahalle baskısından'' vazgeçecekler.

Başka çaresi yok; ya bitip tükenecekler ya da anakronik kalmaya, ''yav hee he'' diyerek sarakaya alınmaya sürgit mahkûm olacaklar.