|
İmkansız mı Nevşin?

Putin, ‘Türkiye Avrupa’nın en büyük gaz merkezi olabilir’ açıklamasını yapınca muhalif gazeteci Nevşin Mengü bir tweet attı: “Putin Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için maşallah AKP İl Başkanı gibi çalışıyor.”

Bu cümleyi tebessümle okudum ama geçemedim. Çünkü bu ifade, siyasi duruşu ne olursa olsun bütün yurdum insanının hal-i pürmelaline ayna tutar mahiyetteydi ve çağrışımlarına dair yazılacak bir yazıyı sonuna kadar hak ediyordu.

Biz şehirlisi köylüsü, okumuşu cahili, fakiri zengini, kadını erkeği ile maalesef ziyadesiyle politize olmuş bir toplumuz. Bizde siyaset, batıda olduğu gibi seçimden seçime insanların gündemini bir parça meşgul eden bir detay değil hayatın bizzat kendisi. İktidar yanlısı muhalefet taraftarı fark etmiyor; hepimiz siyasi aidiyetlerimizi at gözlüğü gibi takıp yaşanan her bir olayı oradan seyrediyor, öylece yorumluyoruz. Bu durum sadece psikolojimizi bozmakla kalmıyor; yapacağımızı yapamaz hale getiriyor, aklımızı karıştırıyor, şahsiyetimizi örseliyor, duruşumuzu kaybettiriyor, önceliklerimizi belirliyor, birliğimizi rencide ediyor, ahlakımızı tartışmalı hale getiriyor. Doğruya, o doğruyu yapan bizden değilse eğri diyoruz. Eğriye, o eğriyi yapan bizdense doğru demekte beis görmüyoruz. Şairleri, yazarları, müzisyenleri, akademisyenleri, doktorları, mimarları, bilim insanlarını bizden ve öteki diye ikiye bölüyoruz. Bizden dediğimiz şairin zırvasına perestiş edip güzellemeler döşeniyor bizden olmayan yazarın şahane eserini yerden yere vuruyoruz. Bizden olmayan en iyi müzisyene hayat hakkı tanımıyor, bizden gördüğümüz akademisyenlerin zırvalarına tevil yetiştirmeye çalışıyoruz. İşlenen bir suça bile suçun mahiyetinden önce kimin işlediğine bakarak tepki veriyoruz. Bir sanatçı öldürülüyor; biz cinayetin vehametini, geride kalanların acısını, insan hayatının anlamını, bu rezil hale nasıl geldiğimizi konuşmadan önce katilin partisini konuşuyor, vereceğimiz tepkinin tonunu durduğumuz yere göre belirliyoruz. Olan bize oluyor, yarınlarımıza, ülkemize oluyor.

İnsanın siyasi bir görüşü elbette olur hatta olmalı. Ve hatta öyle dededen miras değil; niyesinden nasılına derin bir tefekkürün, a’dan z’ye geniş bir müktesebatın, iciğinden cıcığına etraflı bir okumanın nihayetinde olmalı! Ama siyasi görüşümüz ve desteklediğimiz partiye duyduğumuz sevgi bazı meselelerin önüne asla geçememeli, bazı hususlardaki tavrımızda asıl belirleyici olmamalı! Bilmiyorum ki, doğruyu, iyiyi ve güzeli net bir şekilde tarif edip o tarifin gerektirdiği gibi olmaya çalışmak ve oradan hareketle yaşanan her bir şeyi yorumlamak bunca mı zor? Çok mu idealize edilmiş bir davet bu bilmem ki!

Bu ülkede yaşıyorsak, vatan demişsek bu ülkeye, dünümüz burada saklıysa, yarınımızı burada arayacaksak, Türkiye bizimse, hepimizinse; hiç olmazsa meselenin Türkiye olduğu yerde yere batası siyasi duruşumuzu bir kenara bıraksak daha doğru olmaz mı? Kılıçdaroğlu ülke menfaati için bir şey söylediğinde Ak Partililer alkışlamayı zül saymasa, Erdoğan doğru bir iş yaptığında yedi göbek solcular bile ‘helal olsun’ deyiverse daha güzel olmaz mı? Bizim partimizin Belediye başkanı bir halt yediğinde önce biz kalksak ayağa, öteki partinin Belediye Başkanı şehri için gecesini gündüzüne kattığında önce biz bravo desek daha iyi olmaz mı?

Yahu Nevşin; yazdısı, gönderdisi hepsi 30 saniyelik bir tweet attı, bak mesele nerelere geldi. Yazdıklarım onu eleştirmek için değil; bu yazının ona bakan tarafıyla doğruya daveti sadece şuncağızdan ibarettir; deseydi ki: ‘Putin Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi gibi çalışıyor’ hiçbir mesele yoktu.

Çünkü sadece Rusya lideri değil, Katar’ından Sırbistan’ına, Macaristan’ından Libya’sına, Bosna Hersek’inden Ukrayna’sına kadar pek çok ülke lideri ve halkı kendilerinin istikrar ve selameti için güçlü ve istikrarlı bir Türkiye’nin ne manaya geldiğinin farkındalar. Haklı olup olmadıklarını tartışabiliriz ama bu Türkiye’nin devamı için de Erdoğan iktidarının devamını olmazsa olmaz görüyorlar. Putin Türkiye’yi Avrupa gaz dağıtımının merkezinde görmek istiyorsa, fiyat belirlenmesinde inisiyatifi Türkiye’ye bırakıyorsa bu belki önümüzdeki seçimde Erdoğan’ın işine yarayabilir ama nihayetinde bu işin kazananı Türkiye olur. Enerjisinden, gıdasına, ekonomisinden daha bilmem nesine kadar dünya büyük bir badireden geçerken Türkiye’nin bu işi en az hasarla atlatması için yapılacak her hamlenin, ortaya konulacak her iradenin siyasi kimliklerimizi bir kenara bırakarak sonuna kadar arkasında durmayı becerebilmeliyiz.

Kılıçdaroğlu aday olsa ve seçilse, Türkiye’yi ekonomiden ağır savunma sanayiine, demokratikleşmeden hak ve hürriyetlere kadar her sahada çok daha iddialı konuma getirse, dünya siyasetinde Türkiye’nin mevcut kritik pozisyonunu şimdikinden daha öteye taşısa, ülkesini temsil ve itibarını artırmada Erdoğan’ı unutturacak kadar vakur ve asil bir duruş sergilese Putin’i bilmem ama ben CHP İstanbul İl Başkanı gibi çalışırım.

Nevşin’in ‘iyi ama sen de imkansızı istiyorsun’ dediğini duyar gibiyim. Hayırlısı…

#Putin
#Nevşin Mengü
#Recep Tayyip Erdoğan
#Kemal Kılıçdaroğlu
#CHP
2 yıl önce
İmkansız mı Nevşin?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık