30 Ağustos Zafer Bayramı''nın coşkusu yaşanırken, Türkiye kutlama törenlerinde kenetlendiğini ortaya koymuşken; ayrıca demokratik açılımın kararlılıkla sürdürüleceğinin vurgulandığı bir zaman diliminde Şemdinli''den bir terörist saldırının, bir provokasyonun haberi geldi…

Hain pusuda dört şehit verdik, sarsıldık.

*

Bu kanlı eylemin zamanlaması her şeyi ayan beyan anlatmıyor mu?

Tarihi Kürt açılımına yönelik bir baltalama, engelleme, vazgeçirme girişimidir; bu terörist saldırı…

Son provokasyon, “Çözümden kimlerin ne denli korktuklarının” açık göstergesidir.

Buna mukabil…

Kürt açılımından da, terör örgütünün tasfiye sürecinden de dönüş yok.

Washington için de, PKK için de, Ergenekon''un malum kalıntıları için de dönülmez akşamın ufkunda bir süreçtir, bu…

Provokasyonların…

Demokratik açılım sürecini baltalamayı başarması, ertelemesi veya ortadan kaldırması mümkün değil.

*

Çözüm sürecini içeriden/dışarıdan engellemek için büyük uğraş verenler var…

Buna karşılık, öyle bir noktaya gelindi ki…

Türkiye''nin tarihi eşikten geri adım atması söz konusu dahi olamaz.

Mesela, Aktütün Provokasyonu''nu hatırlayınız.

Bush dönemi sona ererken son bir hamle ile -terör örgütünü ve içerideki kalıntıları kullanarak- Ankara''daki gidişatı tersine çevirebilir miyiz, diye hayli sarsıcı bir provokasyona başvurmuşlardı.

Hepimizin canını yaktılar, ama sonuç alamadılar.

Almaları da mümkün değildi.

Neden mi?

Hadisenin temeli, Ankara-Washington Hattı''ndaki o “büyük kırılma”ya dayanıyor da, ondan.

*

Kürt açılımı kararlılıkla sürecek.

Terör örgütünün tasfiyesi ile birlikte (eş zamanlı) gerçekleştirilmekte olan bir süreçten bahsediyoruz.

İçişleri Bakanı Atalay, dünkü basın toplantısında finalde ne olacağını anlattı:

“Demokratik açılım sürecinin sonunda terör sona erecektir…

Akan kan ve gözyaşı duracaktır…

Demokratikleşerek ve özgürlük alanını geliştirerek terör sorununu çözen, terör prangasından kurtulan bir Türkiye dünyaya örnek olacaktır.”

*

Böylesine kaçınılmaz bir finalden ve devamından kimler korkuyor?