|
Kirli Propaganda

Kürt açılımının bir devlet politikası olduğu gerçeğini ve bu süreçten bütün açık-gizli engelleme çabalarına rağmen dönüşün mümkün olmadığı hususunu başından beri tekrarlıyorum.

Yirmi beş yıldır çözüme ilk kez bu denli yakın durmamızın temelinde; Ankara''nın üç yıl önce Washington''ın gizli prangasından kurtulması ve…

ABD''nin Irak''ta uğradığı yenilgiyi müteakip dönülmez akşamın ufkunda bir çekilme sürecini yaşıyor olması yatıyor.

*

Hal böyle iken, belli çevreler tarihi açılım sürecini "ABD''nin projesi" imiş gibi göstermek suretiyle kirli propagandanın kralını yapmaktan geri durmuyorlar.

15 Ekim 2007 tarihinde Amerikan Dış Politikası Ulusal Komitesi adına David Philips imzalı "PKK''nın Silahsızlandırılması" başlıklı bir rapor hazırlandı diye bugünkü ''Kürt Açılımı'' bir anda ABD''nin projesi oluveriyor!

Ya da…

Sırf ''Atlantik Konseyi'' adlı kuruluş geçen Nisan ayında kimi Türk siyasetçi ve gazetecilerin de katıldığı bir toplantı yapmış olduğu için açılım süreci birdenbire ABD''nin iradesiyle gerçekleşmiş sayılıyor!

Bu itina ile hazırlanmış yalanların yanı sıra "Açılımın finansmanını Norveç hükümeti sağladı" diyerek eşsiz bir uçuşa geçenlere de rastlanıyor.

Bütün bu kirli propagandayı yayanlar, hepsinden evvel aklımıza hakaret ediyorlar.

Bakınız, en başta 1 Mart Tezkeresi''nin reddedilmiş olduğunu, o kader anını unutmuş görünüyorlar/ unutturmaya çalışıyorlar.

Ankara''nın Washington''ın yörüngesinden çıktığını gösteren/ispatlayan onlarca hadiseyi görmezden geliyorlar.

Bölgesel güç konumuna yükselen Türkiye''nin "ABD''ye rağmen" Kuzey Irak''taki gelişmeleri belirleyen taraf haline geldiğini göz ardı ediyorlar.

Irak Savaşı sonrasında bölgedeki sarsıcı tarihi gelişmeler neticesinde Washington''ın BOP''u askıya almak zorunda kaldığını…

ABD''nin Kuzey Irak''ta Kürt devleti kurma projesinin çöpe gittiğini de bu vesileyle hatırlayalım.

25 yıl önce ABD-NATO sistematiği içinde inşa edilmiş ve bu süreçte kullanılmış olan PKK terör örgütünün tasfiyesi aslında Washington''ın arzu etmediği/ finaline mecbur kaldığı bir süreçtir.

Bush yönetiminin son döneminde ABD''nin Türkiye''ye PKK''ya karşı anlık istihbarat desteği veriyor gibi görünerek aslında bu tasfiye sürecini baltalamaya çalıştığını ancak amacına ulaşamadığını bütün bunlara ekleyelim.

*

Hakikati bir kenara bırakıp "Kürt açılımı engellensin veya töhmet altında kalsın" diye kimi siyasetçilerin veya meslektaşlarımızın; ABD''deki bir kuruluşun hazırladığı rapora akla ziyan anlamlar yükleyerek o raporu Ankara''nın harfiyen uyguladığını öne sürebiliyor olmaları en hafif deyimle iyi niyetli bir çaba değildir.

Bu tür raporlar…

Washington''ın sonucunu belirleyemediği kimi hadiselerde "ABD''nin prestijini kurtarabilmek" gayesiyle "psikolojik harekat" babında pekala değerlendirilebilirler!

İçeriden birilerinin böyle raporların üzerine balıklama atlamak suretiyle siyasi mülahazalarla kamuoyunu yanıltmak istemeleri ise vahim bir durumdur.

"Açılım ABD''nin projesidir" kirli propagandasını şu veya bu şekilde seslendirenler…

Gerçeği hasır altı etmenin dışında, neticede yenilmiş ve Türkiye''yi kaybetmiş bir ABD''yi "Bütün süreçleri belirleyen yegane güç" olarak sunmuş olduklarının, böylelikle o raporları ''halkla ilişkiler'' faaliyeti/gizli propaganda kapsamında kullananların amacına hizmet ettiklerinin farkında mıdırlar?

*

"Açılımın ardından ABD çıktı" diye başlık atan gazetenin patronu üç yıl önce Bush''a "Bizi AKP iktidarından kurtar!" diye köşesinden açık mektup yazıyordu.

"Açılımın ardında ABD kuruluşunun raporu olduğunu ispatladım" diyerek trajikomik duruma düşen "kirli propaganda yayıcısı siyasetçi" ise Ergenekon hadisesinde hangi safta olduğunu açıkça ifade ederse bu durumun Kürt açılımına da faydası dokunacaktır!

15 yıl önce
Kirli Propaganda
Ekonomik kalkınmada nitelikli işgücünün rolü
Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kamu personeline yansıması (2)
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…(3)
Devletsizlik ve ulussuzluk
Yasa ve toplumsal meşruiyet: 28 Şubat