|
Son Saniye Golü

Yüz yirmi dakikadan sonra artı bir dakikalık uzatma da nihayete ermiş; hakem Rosetti bitiş düdüğünü çalmak için maçın son pozisyonunun tamamlanmasını bekliyordu:

Ümitlerin tükenmek üzere olduğu o esnada; sahaya “nöbetçi golcü” statüsünde “evci” çıkarak sahne alan Semih Şentürk uzatmaların son vuruşunu yapıyor; turnuvaya uzaydan “mecburi hizmete gönderilmiş” hissi veren top Hırvat defansına da çarparak süzülüyor, Pletikosa''nın çaresiz bakışları arasında kalenin üst köşesinde patlayarak ağlarla kucaklaşıyordu…

Bütün bu olup bitenler, ancak bir rüyada yaşanabilir cinstendi…

Hani, olağanüstü hadiselerin gerçekleşebileceğine ihtimal vermeyenler, derler ya; “Gerçek olamayacak kadar iyi!” diye:

Oysa, “gerçeğin ta kendisi” idi, böyle bir mutlu son…

“Mucize” golün ardından penaltılarla taçlanan yarı final zaferi…

* * *

Penaltılar için hazırlıklar başlarken, Semih''in golü attığı “o kale”de çakılı kaldım, bir süreliğine…

Yıllar öncesine ışınlanıverdim; Viyana''daki Prater Stadı''na gittim: Çeyrek final maçını oynadığımız Ernst Happel Stadı''nın eski ismiydi, Prater…

1977''nin bir Nisan günüydü; Dünya Kupası elemelerinde Avusturya''ya karşı o zamana kadar hiç kazanamadığımız için basın “Dur tarih, vur Türkiye” türünden manşetler atıyordu…

Fayda etmiyordu, tabii…

Avusturya''nın acar forveti Schachner ilk yarının bitimine birkaç dakika kala meşin yuvarlağı Şenol Güneş''in koruduğu kalemize (Semih''in Hırvatlara son saniye golünü attığı kaleye) gönderiyor; Viyana''da bu golle teslim oluyorduk.

O maçın üzerinden çeyrek yüzyıl geçtikten sonra; Şenol Güneş''in teknik direktörlüğünü yaptığı A Milli Takımımız Dünya Kupası''nda üçüncülüğü elde ederek gelmiş geçmiş en büyük başarımıza imza atıyordu…

* * *

Önceki geceden itibaren artık bir yarı finalimiz daha var:

“Üç kez Avrupa şampiyonu olmuş” Almanya karşısında çarşambaya final kapısını aralarsak şayet; bugüne kadarki en görkemli neticeyi almış olacağız:

Kısmet!

Euro 2008''de milli takımımız için her şey “Olağanüstü Olaylar Zinciri” şeklinde gelişti…

Tematik kanallarda gösterilen “ister inan, ister inanma” tarzında veya “esrarengiz hadiseler” formatında belgeseller vardır ya, onlardan birine girmeyi şimdiden garantiledik!

“Direklerarasından yeni çıktım, memlekete dönücem abi” replikli Portekiz yenilgisiyle başlayıp; İsviçre maçında ümitler bitti denilirken uzatmada gelen golle kupaya tutunuş; futbol ekolü olarak bize hep ters gelen Çeklere karşı iki farklı yenilgiden son on beş dakikada peş peşe gelen gollerle maçı son anda kazanış; Hırvatlara yüz yirmi ikinci dakikada çat “yıldızın parladığı an” golü artı “Rüştü”müzü ispat ettiğimiz penaltılarla gelen zafer:

Avrupa şampiyonalarında ve dünya kupalarında böylesine “olağandışı gelişmeler” serisi yok, emin olun!

Hakem son düdüğünü çalmadan maç hakkında hüküm vermenin ne denli yanıltıcı olacağını şu son maç kadar iyi anlatan herhalde çok az maç vardır: Üstelik bu maçta, yüz on dokuzuncu dakikada yenik duruma düşmüşken uzatmanın son saniyesinde golü attığımızı düşünürsek yaşadığımız örneğin benzersiz olduğunu söyleyebiliriz…

Euro 2008''den hemen önce birisi çıkıp da bize “kâbusu tasvir eden maç yazıları tamamlanmışken, inanılmaz final vuruşlarıyla üç zor maçın birden altından kalkacağımızı, üstelik hepsinde de geriden gelmek suretiyle yarı finale yükseleceğimizi” söyleseydi; bu “hikaye”yi anlatan kişiye hangi gözle bakardık?

* * *

Final ya da Kıssadan Hisse: “İnanılmaz Olaylar Serisi” sadece futbol maçlarına özgü değildir…

Gerçeklerin ortaya çıkması bazen vakit alsa da; eninde sonunda ortaya çıkar, büyük/sarsıcı gerçekler…

16 years ago
Son Saniye Golü
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’