|
İran mı İsrail mi: Bu botların sahibi kim?

Zamanın hızı arttı. Yaşananların ağırlığı hafızamızın derinliğini çaldı. Tarih kitaplarında yerini alacak gelişmeler bir iki gün konuşuluyor. Sonra kalıp gibi ağır, nevzuhur bir mevzu bir öncekinin yerini alıyor. Biz hesaba katmasak da gündemin altına itilen mesele etkisini yitirmiyor. Toplum ve devlet hayatına yön vermeye devam ediyor.

Birkaç gün önce yaşanan
MİT-MOSSAD tartışması
çok kritik bir gelişmedir. Gündemden kalksa da tarih kitaplarındaki yerini almıştır. Bu yönüyle bugünümüzü ve yarınımızı ilgilendirir. Yaşanan bazı gelişmelerin de görünmez sebebidir.

İki örnek vereyim..


SANAL DÜNYADA PSİKOLOJİK HARP
Bir. Farkında mısınız bilmiyorum. Son günlerde sosyal medyada organize bir çalışma yürütülüyor. Gazze konusunda atılan ve İsrail’i eleştiren sosyal medya paylaşımlarının altına yazılan yorumlara bir bakın. Onaylı, yani mavi tikli, gerçek kişi kisveli, profil fotoğrafı insan suretli, yeni kurulmuş, sıfır takipçili
bot hesaplar bu mesajların altına doluşarak psikolojik harp faaliyeti yürütüyor.
Gazze’de yaşanan vahşeti küçümsemeye, yaşanan olaylarla ilgili dezenformasyon yaymaya, mesaj sahiplerini itibarsızlaştırmaya, mesajın etkisini azaltmaya çalışıyor. Bu mesajların içeriğinde seküler bir vurgu, milliyetçi bir ton mutlaka bulunuyor. “Çok istiyorsan Gazze’ye git” cevapları sanki otomatik atılıyor. Çelişkili gibi görünse de “Türkiye Gazze için ne yapıyor?” sorusu da göze çarpanlardan. Yani mesele iç siyasete de tahvil ediliyor.
Bu trend, MİT ile İsrail istihbaratı arasında yaşanan gerilimin ardından görünürlük kazandı. Sosyal medya yabancı istihbarat örgütleri için kamuoylarını etkilemek açısından elverişli bir alandır. Son tahlilde sosyal medya okuryazarlığı bulunmayan kitleler etkiye açıktır. Bunu bilen istihbarat örgütleri bot hesapları kullanarak sosyal medyada cirit atıyor. Özellikle bu süreçte;
Türkiye’nin huzurunu, kamuoyunun hassasiyetlerini hedef alan, tahrik eden, öfke uyandıran, hedef gösteren, dezenformasyon içeren mesaj ve hesaplar konusunda duyarlı olmak gerekiyor.
Tablo buyken yazının başlığı da “İsrail’in botları” şeklinde olacaktı. Ancak bilgisi ve kanaatine başvurduğum bir dostum uyarınca fikrimi değiştirdim. Dostumun uyarısı şöyleydi: “Bunlar psikolojik harp operasyonlarıdır. Maliyetlidir. Kanıtlanması zor ancak dış devlet desteklidir. Bu tür operasyonlara imza atan sabıkalı ülkeler vardır. (ABD, Çin, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, İran.)
Gazze konusunda özellikle İsrail ve İran’ı yakından takip etmek gerekir.”

YENİ PLAN KKTC ÜZERİNE
İki. Bu köşede, 9 Kasım tarihli
Bu
İşi
Arap
Ülkelerine
Yıkacaklar
başlıklı yazıda İngiltere’nin Kıbrıs’taki Ağrotur üssünü kullanarak İsrail’e silah sevkiyatı yaptığını dile getirmiştik (
Bu konu
önemlidir, İngiltere
deşifre olmuştur
). Daha sonra adada sular ısındı, Kıbrıs konusunda İsrail bağlantılı önemli gelişmeler yaşandı.
Bazı
İsraillilerin
Kuzey Kıbrıs’tan toprak satın aldığı
, bunun bir güvenlik riski doğurduğu yazıldı çizildi. Bu önemli bir konuydu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar
“Konu Meclis’e gelecek, hükümetimiz çalışıyor” dedi. Tam da bunlar yaşanırken İsrail
Başbakanı Netanyahu
KKTC’yi (Yani Türkiye’yi) hedef aldı. İran’ın, Rum kesimindeki İsraillileri hedef almak için KKTC’yi kullandığını ileri sürdü. Tartışmaya Mossad da dahil oldu. “Rahatsızlıklarını” dile getirdi. İsrail’in Türkiye ile gerilimi Kıbrıs’a taşımaya çalışacağı anlaşılıyor. Güney Kıbrıs’tan gelen bazı açıklamalar da Rumların bu konuda İsrail’e yataklık yapmaya teşne olduğunu gösteriyor.

LÜBNAN VE SURİYE SINIRINA DİKKAT
İşaretler bir hayli güçlüydü. Geçtiğimiz hafta “
Netanyahu’yu Gönderip Ellerini Yıkayacaklar
” diye yazmıştık. Üzerinden çok geçmeden
ABD Başkanı Biden ilk kez Netanyahu’yu açıktan hedef aldı.
Netanyahu’nun hükümetini değiştirmesini ve radikal isimleri uzaklaştırmasını istedi.
Netanyahu’nun etrafındak
i çember
daralmıştır
. Ama mesele -ABD’nin bize göstermek istediği gibi- Netanyahu ya da kabinesindeki kaçkınlardan ibaret değildir. İsrail ordusu bir okula sığınmış savunmasız kadın ve çocukları infaz etmiştir.
Bu soykırımın en açık göstergesidir.
Netanyahu başta olmak üzere bu soykırımın parçası olan herkes yargılanmalıdır.
Netanyahu yaptığı açıklamalarla bu çılgınlığa devam edeceğini gösteriyor. Amacı ulusal ve uluslararası yargıya hesap vermekten kaçmaktır. Bu yüzden
gerilimi büyütecek adımlara yöneliyor.
Tel Aviv’in Gazze’den sonra Suriye ve Lübnan sınırında tampon bölge kurmak istediği biliniyor. Netanyahu yeni hamlesini Lübnan ve Suriye’de yapabilir.
#İsrail
#Ortadoğu
#İran
#Yahya Bostan
5 ay önce
İran mı İsrail mi: Bu botların sahibi kim?
İnsafsız takas!
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik