Dip dalga"yla dalga-kıran ve dalga-kuran adam

00:004/03/2011, Cuma
G: 4/09/2019, Çarşamba
Yusuf Kaplan

Ölüm''ün nasıl bir diriliş kaynağı olduğunu, "yaşayanlara" ya da yaşadığını sananlara hayat ve ruh üfleyebilecek nasıl bir hakikat olduğunu Erbakan''ın cenazesinden daha iyi gösteren başka bir şeye tanık olmadım ben şahsen: Ölümüyle dirildi merhum Erbakan. Ölümüyle hem kendisini diriltti, hem de bizi, hepimizi. Ve bize hayat sunan, kardeşliğimizi hatırlatan bir ruh üfledi gitti bu dünyadan.Yaşarken en fazla hakarete maruz kalan, en fazla itilip-kakılan, en fazla zulüm gören tek lideriydi Türkiye''nin.

Ölüm''ün nasıl bir diriliş kaynağı olduğunu, "yaşayanlara" ya da yaşadığını sananlara hayat ve ruh üfleyebilecek nasıl bir hakikat olduğunu Erbakan''ın cenazesinden daha iyi gösteren başka bir şeye tanık olmadım ben şahsen: Ölümüyle dirildi merhum Erbakan. Ölümüyle hem kendisini diriltti, hem de bizi, hepimizi. Ve bize hayat sunan, kardeşliğimizi hatırlatan bir ruh üfledi gitti bu dünyadan.

Yaşarken en fazla hakarete maruz kalan, en fazla itilip-kakılan, en fazla zulüm gören tek lideriydi Türkiye''nin. Ama vefatıyla birlikte, herkesi şaşırtan bir sevgi seliyle, saygıyla anıldı ve uğurlandı.

Peki, bütün bunların sırrı neydi, nerede gizliydi acaba?

İnandığı şeyde; inandığı şeyin derinliğinde; inandığı şeyi kişiliğiyle bütünleştirebilmesinde; inandığı şeyi iddialarıyla, rüyalarıyla ve projeleriyle -hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeksizin- hayata geçirme mücadelesi, mücahedesi ve ufku geliştirerek gerçeğe dönüştürebilme iradesi, sarsılmaz, yılmak bilmez ve çelik bir irade ortaya koyabilmiş olmasında, tabiî ki. Her zaman zenci muamelesi yapılmış olsa da, hiçbir zaman zenci olmadığını gösteren, gözler önüne seren mümin asaletinde…

İnandıkları için yaşayan biriydi Erbakan. Hâlis, muhlis bir mümindi.

İnandıklarını her hâl ve şartta hayata geçirme cehdi içinde olan bir dava adamıydı.

Türkiye''nin yaşadığı sorunları kökünden, en dibinden, en başından, başlangıç noktasından kavramış bir öncüydü.

Türkiye''nin yaşadığı varoluş sorunlarının, diğer Müslüman toplumların yaşadığı sorunlarla ilişkisini, dünyanın yaşadığı sorunlarla irtibatını görerek, kavrayarak, tahlil ederek yola çıkmış; yılmak, yorulmak, pes etmek, dönmek, geri dönmek nedir bilmeyen muhkem bir hakikat yolcusu, aziz bir hakikat savaşçısıydı.

İnsanlık çapındaki bu sorunların kısa vadeli, geçici yollarla çözümlenemeyeceğini gören, o yüzden, kalıcı çözümlerin izini süren, onun için de çıtayı yüksek tutan; sürekli ölçek büyüten; sürekli hedefe, ufka yürüyen; hedefe kilitlenen, hedefi tutturmak için yolculuk yapan biri, bir devrimciydi.

O yüzden gençlerle, genç kuşaklarla ilgileniyordu özenle ve özellikle. Yolun uzun, yolculuğun zorlu, engellerle, engebelerle dolu olduğunu çok iyi biliyordu çünkü. Yolculuğun bitmemesi için, sürgit yenilenebilmesi için, sürgit taze bir ruh devşirilebilmesi için, taptaze yemişler verebilmesi için, yeni filizler yeşertebilmesi için, herkesi sulayabilmesi, herkese hayat bahşedebilmesi için yeni yolcuların, yeni kuşakların, genç hakikat yolcularının her daim yola çıkarılmaları gerektiğini kavramıştı derinden. Uzun bir yola çıkmaya hüküm giymiş bir hakikat yolcusuydu o yüzden.

Yeni bir dünyanın kurulabilmesi, yeniden büyük Türkiye''nin hayat bulabilmesi, insanlığın yeniden nizama, selamete, refaha, fazilete ve saadete kavuşabilmesi başka türlü çok zordu.

O zor olanı seçmişti. Zor zamanların adamıydı. Zor zamanlarda konuşabilen, yola revan olabilen ve yolundan aslâ dönememesi gerektiğini, yoksa "güneş"in doğamayacağını, "ay"ın insana ve hayata selam duramayacağını, karanlıkları aydınlığa kavuşturamayacağını adı gibi bilen bir diriliş eri, bir varoluş önderiydi; necmeddin''di velhasıl.

O yüzden derin nefes alıyordu. O yüzden en derin dalgaya, en dip dalgaya kadar ulaşılamadığı zaman, sert dalgalarda, ölümcül fırtınalarda boğulma, batma ve yokolma tehlikesinin mukadder olduğunu fark etmişti.

O yüzden dip dalgayla derin bir irtibat kurmuştu; kökü vahye kadar uzanan Anadolu coğrafyasında, Malezgirt''le, Alparslan''la mayalanan o dip dalgayı harekete geçirmekten başka çıkar yol olmadığını, başka türlü dünyayı babalarının çiftliklerine dönüştüren acımasız çıkarcılarla baş edebilmenin kolay olmayacağını iyi çözümlemişti.

O yüzden hakikat yolunun önündeki bütün dalgaları kırması gerektiğini biliyor, bunun için de yeni bir dalga kur/ul/ması gerektiğini görüyordu.

Hoca''nın ölümüyle dirilmesinin ve diriltmesinin sırrı burada gizliydi işte. Vahyin ruh üflediği, yoğurduğu dip dalgayı, "Anadolu kıtası büyüklüğündeki" arı-duru, tertemiz mayayla kararak, yeniden hayata ve harekete geçirme mücadelesi ve mücahedesi vererek boğucu dalgaları kırmasında, yeni, Adem kadar taptaze sarsılmaz, kırılmaz ve yok edilemez bir dalga kurabilmiş olmasında vesselam.