|
Yeni Şafak"ın özgünlüğü

Türkiye, modernleşme tarihimizin başlangıcından bu yana tam bir "iktidarsızlık sorunu" yaşıyor. Türkiye''deki modernleşme çabaları, dünyaca ünlü birkaç sosyal teorisyenimizden biri olan Şerif Mardin''in deyişiyle, "Türkleri İslam kültüründen uzaklaştırma çabası" olarak algılandığı ve Toynbee''nin ifadesiyle Cumhuriyetle birlikte "bir medeniyet ve kültür değiştirme projesi"ne dönüştürüldüğü için Türkiye''de bir "iktidarsızlık sorunu" yaşanıyor.

"İktidarsızlık Sorunu" ve Paranoya

Meşruiyet ve otorite kaynaklarını bizim toplumumuzun dinamikleri yerine başka toplumların deneyimleri ve dinamiklerinden alan bir "yapı"ya sahip olduğu için iktidar aygıtlarına yön verenler, bu ülkede kalıcı, toplumun önünü ve ufkunu açıcı bir şeyler yapmaya muktedir olamıyorlar.

Elitler ve aydınlar, toplumsal dinamiklerimizi ne kadar hiçe sayar ve topluma, toplumun dinamiklerine, anlam haritalarına rağmen topluma çeki düzen vermeye çabalarlarsa, içinde bulundukları ikdidarsızlık fenomeni o oranda artma, azmanlaşma eğilimi göstermektedir.

Türkiye''nin iktidarsızlık sorunu, yaklaşık 10 küsur yıldan bu yana ürkütücü boyutlarda seyretmeye başladı. Bu durum, ülkemizde hemen her şeyi anormalleştirdi. Bir yandan tüm kurumlar felç olmaya yüz tuttu; öte yandansa toplumdaki özgüven yitimi ve karabasan havası had safhaya çıktı.

Sonuçta iktidar aygıtları paranoyaklaştı. Paranoya, ontolojik güvensizlik duygusu demektir. Paranoyanın ve panik psikolojisinin hükümferma olduğu bir yerde sağduyunun, rasyonelitenin hakim olması son derece zordur. Böylesi ortamlar, hislerin, primitif duyguların ve ilişkilerin; dolayısısıyla iktidarsızlık sorunlarının doruğa çıktığı durumlardır. Bir toplumda paranoyanın dominant hale gelmesi, her bakımdan tehlike çanlarının çalması, beklenmedik zamanlarda beklenmedik "patolojik vaka"ların zuhur etmesi demektir.

Paranoya''yı Aşmak...

Ülkemizdeki anormal şartların ortadan kaldırılması için istikrarlı bir hükümetin işbaşında olması, kaçınılmazdır. Ancak bundan sonradır ki, toplumumuzun dağ gibi büyüyen sorunlarıyla meşgul olabilmek imkan dahiline girebilir; her yere sirayet eden paranoyanın aşılabilmesi ve son derece yapay şekillerde zuhur ettirilen absürd sorunların ortadan kaldırılabilmesi mümkün olabilir.

Nitekim hükümetin kurulmasından hemen sonra yavaş yavaş ülkemizin gerçek sorunlarına eğilme eğilimi göstermesi her şeye rağmen olumlu bir adımdır. Millet yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Sanayimiz SOS sinyalleri veriyor. İşsizlik tahammül sınırlarını çoktan aştı.

Haberlerimiz Ses Getiriyor..

Yeni Şafak olarak toplumumuzun karşı karşıya kaldığı sıkıntıları, ekonomik sorunları bir hafta boyunca yoğun bir şekilde manşetlerimize yansıttık. Haber merkezindeki Murat Kelkitlioğlu ve Abdullah Muradoğlu''nun konuya işkin olarak yaptıkları özel haberler ses getirdi. Bu konu üzerinde önümüzdeki günlerde de ses getirecek, elitlerimize yön verebilecek bu tür haberleri sürdürmeye dvam edeceğiz.

Bu arada terör örgütü lideri Apo''nun yargılanması dolayısıyla, sorunun arkaplanını ve farklı boyutlarını gündeme getiren haberlerimiz de yine okuyucularımız tarafından takdirle karşılandı.

Balkanlarda hegemonik güçlerin çıkar çekişmelerine ve stratejik oyunlarına sahne olan Kosova krizi konusunda gerek yazarlarımızın, gerekse dış haberler editörümüz İbrahim Karagül ve çalışkan ekibinin ortaya koyduğu performans Balkan sorunu konusunda kamuoyunu yeterince aydınlattı.

Akif Emre''nin medeniyet perspektifiyle yazdığı Kosova yazıları yankısını buldu. Süleyman Gündüz''ün bizzat Kosova''dan yazdığı sıcak izlenimler konuyu canlı tutmamıza ve Balkanlarda neler olup bittiğini anlamamıza önemli katkılarda bulundu. Düşünür-yazarlarımızdan Ahmet Davutoğlu ile genç ve yetenekli yazarlarımızdan Hakan Arslan''ın strateji eksenli yazıları ses getirmeye devam ediyor.

Hangi "Alan" Demiştiniz?

Bu arada ülkemizi bir kaç haftadır meşgul eden telekulak olayları konusunda aramıza yeniden katılan Ferhat Ünlü''nün özel haberleri, konunun açıklığa ve aydınlığa kavuşmasında etkili oldu. Yeri gelmişken ülkemizdeki kimi yarı-aydınların gelişigüzel şekillerde kullandıkları özel alan, kamusal alan konusuna da değinmekte yarar görüyorum.

Medyanın tüm dünya ölçeğinde yaygınlaşması ve dünyanın kürselleşmesiyle birlikte modernliğe ait olan özel alan ve kamusal alan kavramları da anlamlarını yitirdi. Özel alan kamusallaşırken, kamusal alanlar da özelleşmeye başladı. Sanırım bunun en tipik örneği ülkenmizi bir kaç haftadır çalkalayan telekulak olayları oldu.

Özgün Bir Yeni Şafak

Tüm dünyada gazeteciliğin dili ve imkanlarının nasıl genişletilebileceği ve geliştirilebileceği konusunda yeni arayışlara gidildiğini anımsatmak istiyorum. Enformasyon çağıyla birlikte iletişim/haber araçlarının ve kaynaklarının çeşitlenmesi, yazılı basını, olayların perde arkasını araştırmaya itiyor.

Yeni Şafak gerek güçlü ve özgün yazar kadrosu, gerekse genç ve dinamik yazı işleri ekibi ile ülkemizde ve dünyada yaşanan olayları seviyeli bir dil ve üslupla aktarması ve doyurucu analizler sunması bakımından basınımızda özgün bir yere sahip. Örneğin, ülkemizin en yetkin, en imaginatif şair ve düşünürlerinden İsmet Özel''in bu ülkedeki karar verme mekanizmalarında ve entellektüel ortamda etkin konumda olan kişlilerin asla kayıtsız kalamayacakları uzun soluklu yazıları sadece bir örnek. Gerek elitlerimiz, gerekse okuyucularımız, Yeni Şafak''ın kendine özgü özelliklerinin farkındalar. Bize gelen "tepki"ler bu kanaatimizi doğruluyor.

Hepinize huzur ve barış dolu bir hafta diliyorum.


il y a 25 ans
Yeni Şafak"ın özgünlüğü
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset