|
Bu da geçer

2020 çok hızlı başladı. Manisa Akhisar depreminin ardından Elazığ Malatya depremi ile sarsıldık.

Daha depremin yaraları sarılmaya çalışılırken, peş peşe yeni felaketler geldi.

Kar, tipi, fırtına, heyelan, sel baskını...

Nehirler taştı, dereler bile köprüleri yıktı.

Yollar kapanıyor, çatılar uçuyor diyen haberleri gördükçe üzüntümüz arttı.

*

Ardından Van Bahçesaray yolunda çığ düştü ve bir minibüs çığ altında kaldı.

Onları kurtarmaya çalışanların üstüne tekrar çığ düştü.

Gelen haberlere göre 39 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Kerim Tekin’in söylediği, Tayfun Duygulu’ya ait “Kar beyazdır ölüm” şarkısı üç gündür dilimde.

Kar beyazdır ölüm’ü birçok sarkıcı seslendirmişti.

Her biri resmigeçit hâlinde şimdi.

*

Öbür taraftaysa Eset’in askerleri aralıksız saldırılarını sürdürüyor.

İdlib’te taş üstünde taş kalmadı.

Büyük bir göç dalgası sınırımıza doğru yaklaşıyor; tam anlamıyla akın var.

*

Libya’da ise Hafter milisleri, en başta Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşmaya zarar vermek maksadıyla bütün güçleriyle saldırıyorlar.

Bir çözüm bulmak için, Moskova ve Berlin’de yapılan toplantılardan kaçan Hafter’in, gördük ki imza atamamak gibi bir sorunu bulunuyormuş.

Okuma yazması olmayanların yaptığı gibi, anlaşma metninin altına parmak bassa da olurdu ama o apar topar kaçmayı seçti.

*

Dönelim Suriye tarafına.

İdlib’te konvoyumuza yapılan saldırıda şehitler verdik ve vakit geçirmeden hesabını sorduk.

O hesap kapanacak gibi de görünmüyor.

Şimdi askerimiz, kimseden hiçbir şekilde destek gelmediği için, kendi hesabını yapmaya başladı.

Köklü bir temizlik için önümüzdeki günlerde harekete geçilecek.

Beşşar Efendinin gözü aydın olsun.

Sabırlı şekilde beklemeye başlasın.

*

Doğal afetlerin acısı, Suriye ve Libya’daki kritik tablo ile zihnimiz ve gönlümüz meşgulken, kayıplarımıza üzülürken, Sabiha Gökçen’de bir uçak düştü.

Ne çok felaket…

Ne çok ölüm…

Yaralanmaları da hafife alamayız.

İzmir’den İstanbul’a gitmek için, sağlıklı ve zinde bir şekilde uçağa binip de o kazada yaralananlardan bazılarının hayatı değişecek.

Rabbim hepsine şifa versin, ölenlere rahmet etsin ama o yaralılardan bazıları kalan ömrünü belki sakat tamamlayacak.

*

Amentü’yü bir an bile zihnimizden çıkaramayız.

Hayrın ve şerrin nereden geldiğini bilir, kaza ve kadere inanırız.

İnanmayan da “doğanın intikamı” diye baksın, “ihmalkârlığın veya inatçılığın neticesi” diye değerlendirsin; orası bizi pek ilgilendirmez.

Peki, tablo hep bu kadar kötü mü?

Karamsarlık içine mi düşeceğiz?

Ne münasebet!

Elbette öyle değil.

Her şerde bile hayır olduğunu biliriz.

Bizim felaket olarak gördüğümüz, esasında bir nimet olabilir.

İlk anda fark edemesek de belki sonra idrakimiz açılır ve geçmiş oldu deriz, böylesi hayırlıymış deriz.

*

Bu manzaraya bakıp da “Hiç mi güzel şey yok?” diyenlere cevabımız şudur:

Olmaz mı?

En azından, bir bardak çay.

Sıcak sıcak… Dumanı üstünde.

#Kar
#İdlib
#Amentü
#İstanbul
4 yıl önce
Bu da geçer
"İslâmcılık" nasıl gençleştirildi?!
Bana önermeni söyle
“Sistemsel çelişkilere biyografik çözümler”
Alnı açık yaşlanmak bayramdır
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi