Hz. Peygamber döneminde daha çok dinî hükümlere bağlı kalmak ve Resulullah'a itaat etmek anlamında kullanılan biat, Hz. Ebû Bekir'in halife seçilmesinden itibaren sonraki kullanışlarına esas olacak siyasî bir mahiyet kazanmış, bir devlet başkanını seçme yahut seçilmiş veya bu makama herhangi bir yolla gelmiş devlet başkanına bağlılık sunma anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
BİAT NE DEMEK?
KELİME ANLAMI
Kelime olarak, ahdetme, söz verme, birinin hâkimiyetini kabullenme, ona bağlılığını sunma manasına gelen biat; İslâm hukukuna göre, hilâfet makamına geçen kişinin eli üzerine el koymak veya musafaha etmek (el sıkışmak) yoluyla bağlılığını göstererek itaat edeceğine dair söz vermektir.
DİNİ YÖNDEN ANLAMI
Tasavvuf ıstılahında ise biat; müridin, mürşidine sadık ve bağlı kalacağına, ona kayıtsız şartsız teslim olacağına, her dediğini itiraz etmeden yapacağına dair söz vermesidir. Bu maksatla tarikat mensupları arasında düzenlenen merasime de, ‘biat merasimi’ denir.
Bir başka tarifle biat; şeyhten el alıp söz vererek, onun dostuna dost, düşmanına düşman olmak... Gerek rahat-ferah ve gerekse sıkıntılı zamanlarda ona itaat edip emrinden dışarı çıkmamaktır.
ASHÂBI KİRAMIN PEYGAMBERİMİZ( S.A.V.)'E BİATİ
İslam hukukunda biatin imama, yani Müslümanların devlet reisine yapılması gerekir. Halkın tamamının biatı, tatbikatta imkansız olduğundan, devletin ileri gelenlerinin halkı temsilen yapacakları biatleri kâfi görülmüştür.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz, ashab-ı kiramdan muhtelif zamanlarda biat almıştır. Mesela Hicretin altıncı yılında Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), umre yapmak için 1400 Müslüman’la Mekke’ye doğru yola çıkmış; fakat Kureyş, Müslümanlar’ı Mekke’ye sokmak istemediğinden önlerine bir askeri birlik çıkarmıştı. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz, Hudeybiyeye kadar gelmiş anlaşmak için Hz. Osman’ı (r.a.) Kureyş’e elçi olarak göndermiştir.
Ancak onun dönüşü gecikince Peygamberimiz (s.a.v.), Semre denilen bir ağacın altında oturarak ashâbından, Osman öldürülmüş ise, ölünceye kadar Resulullah ile birlikte savaşacaklarına dair söz almıştı. Onlar da kendisine biat edip bu sözü vermişlerdi. Sonunda Hz. Osman (r.a.) geldi ve Kureyş ile Müslümanlar arasında on yıl süreli bir antlaşma imzalandı.