Kızlara rektör baskısı

Yakup Bulut
00:0025/09/2007, Salı
G: 25/09/2007, Salı
Yeni Şafak
Kızlara rektör baskısı
Kızlara rektör baskısı

Ankara Üniversitesi'nin açılışında gündem başörtüsüydü. Rektör Nusret Aras, açılış konuşmasında mahalle baskısının altını çizdiği sırada fakültenin kapısında 'peruk baskısı' vardı. Başörtülü öğrenciler Aras'ın konuşmasını protesto etti.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, “Üniversitelerde türbanlı eğitim alan öğrenciler, türbansızlara baskı yapabilecekleri gibi türbanlı olmayan hizmet veren öğretim elemanları ve çalışanların da türbanlı olmalarını isteyebilirler” dedi.

Aras'ın konuştuğu fakültenin kapısında başını açmak zorunda kalan öğrenciler ise rektöre tepki gösterdi. Ankara Üniversitesinde 2007-2008 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu'nda tören düzenlendi. Törende konuşan Aras, yeni anayasa çalışmaları ile ilgili tartışma konularında da görüşlerini dile getirdi. “Yeni yapılacak olan anayasa değişikliği ile ilgili olarak bazı değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Aras, konuşmasını şöyle sürdürdü:

LİSELERDE DE TÜRBAN

“Her ne kadar bu satırların yazıldığı sırada taslak resmen açıklanmamışsa da üniversitelerde kılık kıyafet konusunda bazı değişikliklerin yapılmak istendiği açık bir şekilde belli olmaktadır. Yapılmak istenenin ise hizmet alan ile hizmet verenin ayrılması olduğu, hizmet alan kız öğrencilerin kılık kıyafet serbestisiyle eğitimlerine devam edebilecekleri, eğitim veren kadın öğretim elemanlarıyla kadın idari personelin ise başları açık olarak çalışacak olmalarıdır. Kanımca bu, son derece sakıncalı ve tartışmalar yaratacak bir durumu ortaya çıkarabilecektir. Öncelikle lise son sınıfta bulunan kız öğrenciler ile üniversitede bulunan kız öğrenciler arasında erginlik açısından önemli bir fark yoktur. 17-18 yaşında lisede bulunan kız öğrenci mezuniyetinden birkaç ay sonra üniversitede olabilmektedir. Bu takdirde, kolayca sonraki aşamada 'liselerde bulunan kız öğrenciler de isterlerse başlarını örtebilir' talepleri gelebilir. Ayrıca diğer bir şekilde 'eğitimin ana-babanın inançlarına uygun şekilde yapılması hakkı' da ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında türbanlı öğrencilerin bulunmasını da ortaya çıkarabilir.”

Antropoloji eğitimi alan başı açık öğrencilerden Tuğba Bozbeyli de “Başı açık biri olarak çok sayıda okulun kapısında başını örten arkadaşım var. Ancak bana hiçbir baskı veya telkinleri olmuyor, olmadı da. Biz dostluğumuzu paylaşıyoruz, fikirlerimizi paylaşıyoruz, başımızdaki örtüyü sözkonusu etmiyoruz” dedi.


Üniversite kapısında aynı manzara

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ilk gün tanıdık manzaralar yaşandı. Başörtülü öğrenciler başlarını açarak girmek dersbaşı yapabildiler, Fakültenin kapısında duvarlara astıkları küçük aynalarda başlarına peruk ve şapka geçiren çok sayıda öğrenci yasakçıların “mahalle baskısı” gerekçesine sığındığı düşüncesinde. DTCF Antropoloji bölümü öğrencilerinden F. N., “Biz baskıdan kurtulmaya çalışırken, başkalarına neden yasak isteyelim? Özgür olduğu zaman

bugünleri hatırlayıp, neleri tartışmışız diye güleceğimizi düşünüyorum” dedi.

Halk bilimi bölümü öğrencisi Ayşe Özbey de “Rektörümüzün bu sözlerini alkışlamamız beklenemezdi. Üniversitelileri çocuk yerine koymaları, birey olarak kabullenememeleri çok incitici” dedi. Coğrafya bölümünde okuyan D.Y. ise şöyle konuştu: “Biz okula girerken kaldırımda insanların tuhaf bakışları altında burada başımızı açıp kapamak zorunda kalmamalıyız. 21. yüzyılda yaşıyoruz ama bunlar yakışmıyor.”