|

Türkiye trenini kaçıran kaybeder

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yatırımcılara “Türkiye trenini kaçırmayın” çağrısı yaptı. Türkiye’nin yatırımcıya olan bakış açısının 15 yıldır olduğu gibi devam edeceğini vurgulayan Albayrak, “Siyasi saikle hareket eden yatırımcıların tamamı sonunda ekonomik olarak kaybedecek. 2023 Türkiye’sine geldiğimizde bunu çok daha net göreceğiz. Türkiye trenine atlamayan, bu treni kaçıran kaybedecek” dedi.

İbrahim Acar
04:00 - 29/08/2018 Çarşamba
Güncelleme: 01:20 - 29/08/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
​Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak
​Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Paris yolunda sorularımızı cevaplandırdı. Önceki gün Fransa’ya yaptığımız günübirlik seyahatinin gidiş yolunda uçakta yaklaşık bir saat süren röportajda Albayrak; Türkiye’yi hedef alan spekülatif kur saldırısı, finansal mimari çerçevesinde Ankara’da geliştirilen önlemlerin etkisi, Türkiye’nin yürüttüğü ekonomi diplomasisinin yankıları ve derecelendirme kuruluşlarının tetikçiliğe varan yorum ve değerlendirmelere konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Halk Bankası’na yönelik yurt dışı kaynaklı manipülasyona da dikkat çeken Albayrak, bu konuda çok net konuştu ve Türkiye’nin tavrının bundan sonra nasıl olacağının altını çizdi. Albayrak, AVM’lerdeki işyeri kiraları başta olmak üzere dövizle yapılan kira sözleşmeleriyle ilgili çok önemli bir çalışma başlattıklarını da ifade etti.


BAYRAMDA OPERASYONEL BİR SALDIRI GÖRMEDİK

* Türkiye’ye yönelik spekülatif kur saldırısı durdu mu?

Bayramda uluslararası piyasalar açıktı. Daha dengeli yürüdü. Herhangi operasyonel bir saldırı görmedik. Yaşadığımız süreçler bize çok farklı şeyler öğretiyor. Küresel sistemde her anlamda teyakkuzda olmamız lazım. Ekonomide artık bir açıklama ile bir tweet ile piyasalar hareketlenebiliyor. Ekonomide artık tüm kurumlar, piyasalar ile sürekli teyakkuzda olunması gereken bir döneme girdik. Reflekslerinizin güçlü olması gerekiyor.

FIRSATA ÇEVİRDİK

Tabii ülkeler açısından tehdit olduğu kadar fırsatlar da oluyor. Bizler de bu süreçlerden çok farklı dersler çıkarıyoruz. Bu süreci, Türkiye ekonomisinin, finansal mimarisinin, sisteminin değişimi ve dönüşümü için çok daha güçlü bir yapıya kavuşması için fırsat olarak görüyoruz. Türkiye’ye has bir durumdan ziyade küresel bir süreçle karşı karşıyayız. Türkiye’nin hedef alındığı noktalar yok mu? Siyasi bir argüman üzerinden manipüle etme çalışması yok mu? Var. Biz de bütün paydaşlarla iletişimimizi etkin kılarak bu süreçten daha güçlü çıkmak için gece-gündüz çalışıyoruz.

ÖNLEMLERİN BÜYÜK FAYDASINI GÖRDÜK

* Atılan adımların etkisini hissettiniz mi?

Elbette etkisi oluyor. Biz önümüzdeki dönemde ekonomik süreci daha farklı ve yeni adımları atarak yöneteceğiz. Her gün yeni bir adım. İstanbul finans merkezi olacaksa piyasaların geliştirilmesi, regüle edilmesi, denetlenmesi, takip edilmesi, monitör edilmesi, yavaş yavaş her gün çok daha bizi güçlü o mimariye taşıyacak yeni adımların atılması gerekiyor.

* 2019 için en büyük risk nedir?

Türkiye’nin ekonomisi ve finansal sistemiyle ilgili büyük bir risk görmüyoruz. Ekonomimizin temelleri sağlam. Ama önemli olan şu bizim için.

* İkili temaslarınız sürecek mi? Bu bir dayanışma tarzı mı?

Küresel süreçte yaşanan gelişmeleri fırsat olarak değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Eylül’de görüşmelerimiz var. Fransa’dan Almanya’ya, Rusya’dan Çin’e, Katar’dan İngiltere’ye kadar çok geniş yelpazede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dolar, küresel ve finansal sistemde artık güvenilir bir ticari enstrüman olmaktan çıkmıştır. Bugün Türkiye’ye böyle bir müdahale, yarın bana, ertesi gün diğerine.

ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU KESTİRMEYİZ

* Reel sektör için artı bir risk var mı?

BDDK ve bankalarla düzenli toplantılar yapıyoruz. Bunlar devam ediyor. KOBİ’lerin, reel sektörün bu dalgalanmalardan minimum etkilenmesi için çok önemli adımlar attık. Önümüzdeki süreçte piyasa güvenini çok daha artıracak adımları sürdüreceğiz. Bankacılık sektörümüzün güçlü yapısından memnunuz, daha da güçlü olması lazım. Ancak bu tek başına bir anlam ifade etmiyor. Reel sektör de güçlü olduğu sürece bankacılık sektörü bunun kalitesini görecek. Türkiye’nin reel ekonomisi altın yumurtlayan tavuktur kimsenin kesmesine izin vermeyeceğiz. Zarar vermeye çalışanlar da karşısında ilk beni bulacak. Katar’la ilgili bu hafta farklı girişler başladı. Hatta geçen hafta bir kısmı geldi. Bu süreç, ikili ilişkilerimiz açısından her iki tarafın da kazan-kazan şekilde çıkacağı işbirlikleri geliştireceğimiz bir süreç olarak görünüyor. Yakın dönemde portföy ve kaynak çeşitliliğini daha da geliştireceğiz.

  • Ekonominin E’sinden anlayan böyle davranmaz
  • * Derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye yönelik tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Reyting kurumları dünyadaki finansal sistemdeki paydaşların ve sistemin işleyişiyle ilgili sürecin yönetilmesinde çok önemli bir görev ve rol ifade ediyorlar. Ama 2008 kriziyle başlayan süreçte dünyada en çok itibar kaybeden, en çok yara alan müesseselerin başında reyting kurumları geldi. Mortgage krizi yaşandı, bir hafta sonra 3A notu verildi, öncesinde de değil. O günden bugüne kadar dünya üzerinde bu kurumlar hakikaten çok ciddi bir itibar erozyonu yaşadılar. Bizler finansal sistemle uyumlu bir şekilde tüm bu kurumlarla da açık, şeffaf bir iletişimle, objektif iletişimle ilişkilerimizi yürütmek istiyoruz. Ama sadece son üç aydaki adımlara baktığımızda hakikaten insanın aklına çok farklı şüpheler düşüyor.
  • 2000’DEKİ SEVİYEYE DÜŞÜRME GAYRETİ
  • Seçim kararının alındığı gün üçünün ortak açıklama yapılmasından tutun, geçen haftaki üçünün aldığı karara kadar. Dünyada örneği yok. Katar açıklama yapmış, 15 milyar dolar girişi var, kur düşmeye başlamış, tüm finansal piyasa aktörlerini içeren aksiyon planı hayata geçirilmiş, pozitif yansımaları oluyor, yatırımcılarla telekonferans ortada ama hiçbirini dikkate almayarak bu açıklamalar yapılıyor. Türkiye’yi 2000-2001 yılları seviyesine düşürmeye çalışıyorlar. Ekonominin bırakın tamamından, ekonominin E harfinden biraz anlayan bir insan; 2000-2001’in Türkiye’si ile bugünkü Türkiye’nin ekonomisinin kadar karşılaştırılmayacak seviyede olduğunu anlar.

TRENİ KAÇIRAN KAYBEDER

Yatırımcı bugüne kadar olduğundan farklı bir iletişimle muhatap olmayacak. Siyasi saikle hareket eden yatırımcıların tamamı sonunda ekonomik olarak kaybedecek. Bu iktidar elindeki 5 yıllık güçlü bir yetkiyle Türkiye’yi 2023’e, 100. yıla taşıyacak. Çok güçlü bir OVP’yle. 15 yıl boyunca Türkiye’ye bu makul bakış açısıyla bakan yatırımcıların tamamı 2023 Türkiye’sine geldiğinde bu resimden çok daha kazançlı çıkacak. Türkiye trenine atlamayan, bu treni kaçıran kaybedecek. Küresel ve bölgesel hangi tehditler ve sınamalarla karşı karşıya kalırsa kalsın Türkiye bu süreçten daha da güçlenerek çıkacaktır bundan en ufak bir şüphem yok.


GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ ÜÇ ALAN

* Birincisi;
Türkiye kamu borçluluğu, net borçluluk olarak bakıldığında dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi, bu anlamda risk yok.
* İkincisi;
hane halkı borçluluk oranı olarak yine dünyanın en düşük ülkelerinden bir tanesi ve risk taşımıyor.
* Üçüncüsü;
finansal sektörü çok güçlü bir seviyede. Bütün bu sınamalara, bütün süreçlere rağmen sorunsuz olarak yoluna devam ediyor. Sermaye yeterliliği noktasında yüzde 16’lardayız. Avrupa Birliği limiti yüzde 8, birçoğunda yüzde 5, 6 ve 7. Türkiye AB’nin yüzde 8 limitinin bile iki katı üzerinde.

Hukuk varsa Halkbank temiz çıkar

Halkbank konusu özellikle son dönemde farklı kesimler tarafından farklı bir manipülasyon konusu yine arka planda yapılmaya çalışılıyor. Halkbank’ın bu süreçte ismini bile zikretmek hukuk dışıdır. Herhangi bir ihlal yok. İsnatlara karşı saygın bir avukatlık ofisiyle çalışıyoruz. Biz Halkbank ile ilgili bir ceza beklemiyoruz. Zira böyle bir şey ABD’de artık hukuk sisteminin de tamamen siyasi endişelere hizmet ettiğini ve Türkiye’ye karşı topyekün bir saldırının başlatıldığını düşündürür. Eğer hukuki perspektiften bu resme bakıyorsanız Halkbank burada tertemiz bir şekilde bu süreçten çıkacak. Aksi tamamen siyasi bir karar olur bu siyasi kararı da biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak o şekilde değerlendiririz.

#Berat Albayrak
#Ekonomi
#İbrahim Acar
6 yıl önce