Ankara-Atina hattında tansiyonun yükselmesi üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı telefonla aradı. Telefon görüşmesinin ardından Yunanistan, Türkiye ile çözümü masada konuşmak istedi.
AYNI GÜN MISIR’LA ANLAŞTILAR
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, aynı gün Mısır ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzaladı. Miçotakis, söz konusu anlaşmanın meşru olduğunu savunarak, "Doğu Akdeniz'de yeni bir realite yarattık" dedi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan Yunanistan'a tepki gecikmedi. Dışişleri, “Türkiye için yok hükmündedir” dediği anlaşmayı tanımadığını ilan etti.
ERDOĞAN, MERKEL İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen Cuma günü Ayasofya çıkışı yaptığı basın açıklamasında, ‘Mısır ile Yunanistan’ın yaptığı anlaşmanın, ‘kıymeti harbiyesi yok’ dedi. Erdoğan, iki ülkenin kıyıdaş olmadığını belirterek, Türkiye’nin faaliyetlerinin kararlılıkla süreceğini söyledi. Erdoğan 21 Temmuz’daki faaliyetler sırasında Merkel’in kendisini telefonla arayarak, kendisinden ricacı olduğunu aktardı.
Erdoğan, “Merkel bana, ‘İşte buradaki sondaj çalışmalarını durdurursanız benim işimi kolaylaştırırsınız' dedi. Ben de Şansölye Merkel'e, 'Eğer siz Yunanistan'a güveniyorsanız diğerlerine güveniyorsunuz biz şöyle 3-4 haftalığına bu sondaj çalışmalarına ara veririz ama ben bunlara güvenmiyorum. Göreceksiniz bunlar sözünde durmayacaklar dedim. Nitekim öyle oldu. Biz de çalışmalarımıza başladık" ifadelerini kullandı.
Almanya’dan diyalog çağrısı
- Almanya, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye ve Yunanistan’ı doğrudan görüşmeler yapmaya çağırdı. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Akdeniz’in doğusuna ilişkin gelişmeleri yakından izlediklerini belirterek, şimdi orada yeniden gerilim yaşanmasından dolayı endişe duyduklarını ifade etti. "En önemlisi ve acilen ihtiyaç duyulan şey, ilgili ülkelerin, Yunanistan ve Türkiye'nin birbirleriyle doğrudan görüşmeler yapmalarıdır" diyen Seibert, burada ihtilaflı deniz hukukuna ilişkin konuları da ele almalarını ve çözümlenmesini ümit ettiklerini belirtti. Seibert, Alman hükümetinin her iki tarafla temasta olduğunu aktararak Alman hükümetinin olabildiği yerde katkı sunmaya hazır olduğunu, ancak doğrudan görüşmelerin yapılmasının önemli olduğunu savundu.
