|

19 Mayıs ezberini bozalım

Murat Bardakçı’nın kaleme aldığı Bir Devlet Operasyonu:19 Mayıs adlı kitabı piyasada küçük bir fırtına kopardı. Bardakçı’nın iddiası aslında geçmişte iki farklı iddianın ortak noktasıydı: Samsun’a çıkış kararını askerler almış, hükümet tasdik etmiş, kararname kanunların gereği olarak zamanın padişahına arz edilmiş ve padişah da kendisine gönderilen tayin kararını 30 Nisan 1919’da onaylamıştır.

04:00 - 2/11/2019 Cumartesi
Güncelleme: 12:30 - 1/11/2019 Cuma
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
SABRİ AKGÖNÜL

Ne vakit son dönem Osmanlı ile erken dönem Cumhuriyet’in kurmay kadroları ve siyasal olayları hakkında bir metin, bir belgesel, bir dizi-film vesâir görsem heyecanla incelemeye koyulurum. Belgelere dayanarak konuşma hassasiyeti ve yazma ciddiyeti gösteren tarihçi Murat Bardakçı’nın son kitabı Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs’ı (yazı boyunca Devlet Operasyonu olarak zikredilecek) da aynı heyecanla irdelemeye koyuldum. Naçiz heyecanımın gerekçesi: siyasal-olanın en saf, en yalın, en indirgenemez halini mezkûr geçiş döneminde berrak bir şekilde yakalayabiliyor oluşum. Siyaset olgusunun pratik ve üretken süreçleri, kırılgan ittifakları, dinamik ama sürekli komplolarla dolu dehlizleri ve daima tetikte durmayı gerektiren mekanizmaları, kendini böylesi dönemlerde açığa çıkarır.

Ne var ki, bu yoğun ve siyaset teorileri için ampirik sınama ambarı hüviyeti taşıyan dönemi, gerek alaylı popüler tarihçiler gerek mektepli akademik tarihçiler, kişilere, kişi tapıncına yahut kişi nefretine kurban ederler. Başka bir deyişle, bu dönemi inceleyen metinler, ekseriya, olgu ve olayları kişiler üzerinden okurlar: Kahraman kişiler veya hain kişiler; vatansever dâhiler veya muhteris hainler arasında sallanıp durur cümleleri. Kahramanlar ve hainler resmigeçit törenidir tüm tarih, onların ellerinde. Hiçbir kurumsal yapıyı, kolektif karar alma süreçlerinin işleyişini, aktörlerin (bürokratlar, askerler, işçiler, üretim araçlarına mâlik sınıflar, kalem ve zanaat erbabı vs.) eylem çerçevelerini yapılandıran nesnel durumları, aktörlerin harekete geçmesini kolaylaştıran veya zorlaştıran mekanizmaları hesaba katmazlar: Varsa yoksa, vatan kurtarmaya ahdetmiş kahraman kişiler ve iflah olmaz, yola gelmez hain kişiler. İnsan merkezci (hümanist) tarih yazıcılığının zülüflerine bakakalıp bazen öfkeli bazen hüzünlü ama her durumda romantik türküler çığırıp dururlar. Ama araştırma ve inceleme kitaplarının hümanist tarih yazıcılığının ikiz kardeşlerine (yüce kahramanlar ve alçak hainler) bu kadar sadakat göstermesi, geçmişte olanın (geçmişte olduğu için bugünde hâlâ yaşayanın) ne olduğunun idrakine asla varamama riskini doğurur. Bu anlamda, yarattığı tahribat vahimdir.

NE PAŞA NE PADİŞAH ORTADA DEVLET VAR

Kurtuluş savaşı açısından bir milat, bir kritik dönemeç olarak kabul edilen 19 Mayıs 1919 Samsun yolculuğunu konu alan Bir Devlet Operasyonu:19 Mayıs titiz bir işçilikle hazırlanmış. Devlet içi yazışmaları içeren belgelerini (110 adet evrak) tüm detaylarıyla ortaya koymuş; dönemin birincil tanıklarının hatıratlarına da başvurarak 19 Mayıs vakasının perde arkasını, öncesini ve sonrasını anlatıyor. Dayandığı belgelerden en önemlileri Kâzım Karabekir’in yıllarca özenle muhafaza ettiği Samsun Evrakı’na ait. Bardakçı, referans verdiği her belgenin serüvenini ve de o belgelere nasıl tesadüf ettiğini büyük bir açıklıkla paylaşıyorr. Bir Devlet Operasyonu’nun temel tezi şu: Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a yalnızca kendi iradesi ya da Padişah Vahideddin’in talimatı ile değil devletin kararıyla gitti; bu seyahat ilmek ilmek işlenen bir devlet operasyonudur.Kim midir bu kararı alan devlet? Otonom bir karaktere sahip ve işleyen bir mekanizmadır. Somutlaştırmak gerekirse: Harbiye Nezâreti’nden Dahiliye ve Bahriye Nezâretleri’ne, Erkânıharp’ten (zamanın Genelkurmayı) Sadaret’e ve Saray’a kadar birçok makamın ilişkisel dinamizmi.

Böylesi bir kararının amacı ise şudur: Girdiği dünya savaşından yenik çıkan devletin zararı en aza indirme iradesi, cendereden çıkış stratejisi. Samsun seyahatinin Cumhuriyet’e giden yolun ilk basamağı, imparatorluktan millî devlete geçişin ilk merhalesi olduğu hususunda herhangi bir şüpheye mahal vermez Bardakçı. Samsun yolculuğuna ilişkin araştırmasının sonuçlarını paylaşır: M.Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildiği yetki belgesini kaleme alan Diyarbakırlı Kâzım Paşa’dan belgeyi ilgili makamlara tebliğ eden Şakir Paşa’ya, kararnameyi tasdik için saraya sunan Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan kararı imzalayan S. Vahideddin’e varana dek devletin en üst düzeyi operasyonda beraberdir.

NE İSA’YA NE MUSA’YA YARANMAMAK

Çokça kat edilen bir çatallı yoldur: Bir ucu, bizi, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gitme kararını bizzat kendisinin aldığına, hayli zorlu ve gizli bir yolculuk sonrası Samsun’a vardığına çıkarır; diğer ucu ise Paşa’yı Samsun’a Padişah Vahideddin’in yüklü miktarda para vererek göndermesine hatta Paşa’nın yolculuk öncesinde İngilizlerle gizli temaslarda bulunduğuna çıkarır. Oysa Bardakçı daha baştan bu iki yorumun mesnetsiz ve safi ideolojik olduğunu vurgular. Okurunu sloganlarla ve dar siyasî ihtiraslarla örülmüş bu mayınlı araziye hiç sokmaz. Devleti, bakanlıkların karar alma süreçlerini ve devletin operasyonel kabiliyetini merkeze alan Bir Devlet Operasyonu, Samsun yolculuğunu işgal altındaki bir devletin en üst mercilerinin müştereken giriştikleri ciddi bir çabanın ve hazırlığın sonucu olarak tespit eder.

İşin sefil tarafı, Bardakçı’nın Devlet Operasyonu kitabını haber veren köşe yazılarından sonra ve kitabın yayınlanmasını müteakip, bu mayınlı arazinin bekçilerince fırtına kopartılır. Tarihi yapılar, mekanizmalar, olaylar üzerinden değil kişiler ekseninde ele alan; kahramanlar ve hainler dikotomisi üzerinden okuyan; yaratılan kahraman-hain şizofrenik yarılması üzerinden birbirlerine cephe açan ve kin besleyen kesimleri, hiçbir evrak ikna edeceğe benzemiyor. Bereket, İsa’ya da Musa’ya da yaranma kaygısını zerrece hissetmeyen Bardakçı’nın ve Devlet Operasyonu’nun tezi sapasağlam duruyor: Samsun’a çıkış kararını askerler almış, hükümet tasdik etmiş, kararname kanunların gereği olarak zamanın padişahına arz edilmiş ve padişah da kendisine gönderilen tayin kararını 30 Nisan 1919’da onaylamıştır. Sultan Vahideddin’in rolü, devletin üst seviyesinde alınmış stratejik bir kararı tasdik etmekten ibarettir.


#Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs / Murat Bardakçı
4 yıl önce