|

Bisiklet üstünde geçmişe yolculuk

Yaz aylarının gelmesiyle bisikletler kaldırıldıkları yerden birer birer alınıp yola çıkıldı. İstanbul Koç Müzesi de bisikleti tarihi serüveniyle birlikte yeniden gündemimize getiren geniş bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Müzede, 1870’lerin Penny Farthing’ından 1890’ların ilk modern bisikleti Jelley & Co’suna kadar yüzlerce eser bisiklet tutkunlarını bekliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 2/08/2015 Pazar
Güncelleme: 04:42 - 2/08/2015 Pazar
Yeni Şafak

Bisiklet, aslında bütün insanlığı temsil etmesi açısından en güzel örnek olabilir. Belli bir mucidi yok, geliştirenler, üretenler olsa da tek bir ulusa ait değil. İnsanoğlunun ürettiği en insani teknik gelişim. Doğayı kirletmiyor, sınırları zorlamıyor. İzafiyet Teorisi'nin şimşeği bisiklet sürerken zihninde çakan koca fizikçi Einstein bile, hayatı anlatmak için bisikleti kullanmaktan çekinmiyor: “Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmen gerekir” diyor. Fiziğin bile yetersiz kaldığı yerde sorunlarımızı bisiklet çözebilir yani.



Bisikletin yükselen bir trend olduğunu söylememize gerek bile yok. Hepimizin içinden en azından bir kere sabah evden çıkıp işe bisikletle gitmek ya da uzun bir bisiklet rotasına katılmak geçmiştir. Yaz aylarının gelmesi ile tekrar yollara çıkan bu iki tekerlekli en güzel teknik aracın bütün hikâyesi şimdilerde Koç Müzesi'nde ziyaretçilerini bekliyor. 3 Ekim tarihine kadar sürecek sergideki, pek çok nadir eser, bisiklet üzerinde sizi tarih yolculuğuna çıkarıyor.



DA VİNCİ ÇİZİMLERİ SAHTE


Bisikletin tarihsel serüveni pek çok gizemi de içinde barındırıyor. İlk mucidi kimdir sorusunun cevabı olmadığını söylemiştik. Leonardo Da Vinci'nin 1492 tarihli 'bisiklet çizimi' yakın zamanlara kadar bisikletin mucidinin kendisi olduğunu düşünmemize yol açmıştı. Fakat bisiklet çiziminin Vinci'nin 12 ciltlik çizim ve yazı seti Codex Atlanticus'a 1960 yılında eklenmiş sahte bir çizim olduğu anlaşıldığında hikâyenin öyle olmadığını da öğrenmiş olduk. Bisiklet pek çok farklı ismin katkısıyla bugünkü haline gelmiş.



KÜÇÜKKEN VELESPİT'Tİ


Bisikletin icadı, tekerleğin icadının tekerleğin icadına kadar geri götürülebilir aslında. Yine de bugünkü bisiklete benzeyen ilk araçların 18. Yüzyılın başında ortaya çıktığını söylemeliyiz. Fransa'da Sivrac Kontu'nun 1791'de oyuncak yapmak amacıyla yola çıkıp meydana getirdiği iki tekerlekli aracı, eğer bisiklet sayarsak, ilk model olarak ele alabiliriz. Direksiyon ve oturma selesi fikri ise 1817'de Baron Drais'in katkısı olmuş. Ayakları yere doğru ittirerek ilerlediğiniz ilk modeller bisikletten çok kaykay gibi şeyleri anımsatıyor. Modern anlamda bisiklete giden yolu ilk açan ise Pierre ve Ernest Michaux adında baba-oğul iki Fransız'ın Baron Drais'in bisikletinin ön tekerlek göbeğine pedal takmaları olmuş. Michaux'ların Velo adını verdikleri taşıt, uzun yıllar tüm dünyada Velesiped adıyla anılmış.



PEDALIN YERİ ÖNEMLİ


Çevirme pedalını, teker göbeğine yerleştirme fikri bisiklet teknolojisinde büyük adım sayıldı. Böylece doğrudan insan gücü az zayiatla bisiklete aktarılabiliyordu. Bu durumda teker boyutunun büyüklüğü, hızı da artıracaktı. Bu fikir ilk dönem bisikletlerin bugün bize komik bir görüntü sunan orantısız teker boyutlarını ortaya çıkardı. Ama bunun da uzun sürmediğini söylemeliyiz. Ayna dişlisinin ve rublenin icadı bu komik görüntüye son verirken, bisikletin tarihi serüvenine en büyük katkıyı da sağlamış oldu. Artık pedallar ön tekerlek göbeğinde değil, uygun bir zincir vasıtasıyla daha kolay çevrilebilecek şekilde iki tekerin ortasında yer alıyordu. Pedal arka tekerleği döndürüyor ve dişli daha az insan gücünü daha etkin kullanabiliyordu.



YÜZ YIL ÖNCE TAMAMLANDI


19. yüzyılın başı ise bisiklet teknolojisinin gerçek anlamdaki son değişikliklerine ev sahipliği yaptı. Göbekten çevrilen zincirli pedalları olan bisikletin, tekerlerine havalı lastik takılması sürüş keyfini artırdığı gibi satışları da patlattı. Tek bir sorun kalmıştı. Arka tekere bağlı bulunan pedallar, zincirle bağlı oldukları için yokuş aşağı inerken bile dönmek zorundaydı. İşte bu yıllarda bisiklet teknolojisinin tüm tarihi serüveninin en önemli icatlarından biri yapıldı. Arka göbeğe eklenen bir ayna, rubleyi arka tekerlekle birlikte sürekli dönmekten kurtardı.



Jelley Bisiklet






Bu önemli bisiklet, 1891'de İngiltere Wandsworth'de A. Jelley & Co. tarafından yapılmıştır. Tehlikeli Penny Farthing'den sonra gelen güvenli kuşağa ait ilk bisiklettir. Dolgu lastikleri dışında modern bisiklete oldukça benzemektedir. 2004 senesinde müze tarafından satın alınana kadar aynı ailenin elinde bulunmuştur.



Penny Farthing






İlk bisikletlerin ön pedalları tekerleğe sabitlenmiş olduğundan hızı arttırmanın tek yolu ön tekerleği büyütmekti. 1870'lerin başında İngiltere'de James Starley tarafından geliştirilen Penny Farthing de bu fikirden yola çıkılarak tasarlanmıştı. 19. yüzyıl İngiltere'sinde 'penny' ve 'farthing' en düşük değerli para birimlerindendi. 'Farthing' değer ve boyut olarak 'penny'nin dörtte biriydi. Kocaman ana tekerlekleri olan, sabit vitesli bu inanılmaz icadın takma adı da buradan gelmektedir.



Velosipet







Fransız Michaux et Cie. Firması, 1867'de o zamanın yeni velosipetlerini seri olarak üreten ilk şirkettir, ayrıca ön tekerleğe bağlı pedalları da ilk olarak onlar kullanmıştır.



Çocuklar İçin atlı model






Bisikleti icat eden insanın geleneksel ulaşım aracı ve yakın dostu attan vazgeçemeyişinin en açık göstergesi. 1910 yılında üretilmiş, at başlı üç tekerlekli çocuk bisikleti.



Bu üç tekerlekli çocuk bisikleti daha önceki tarihlere ait. Tahminen 1890 yılı. Pedalının zincirle göbeğe değil, doğrudan ön tekerlekte olduğuna dikkat.





#bisiklet
#bisiklet müzesi
#Michaux et Cie
9 yıl önce