Onu inancı, iradesi ve nefsi sayesinde bırakmıştı. Şimdi onsuz hayatına devam ediyor: “İnanç, irade, nefs sizde de var. O halde neden yarın mücadelenizin ilk günü olmasın ki?! Sigarayı bırakalı 1,5 ayı aştı. Günde 1,5 paket içerdim ve sizin de okuduğunuz gibi bu illetten kurtuldum. Üstelik ona verdiğim parayla her ay kendime hediyeler alıyorum. En önemlisi kendime güvenim yerine geldi, hayatta istemediğim hiç bir şeyin beni esir alamayacağını anladım.”
Sosyal medyadan onu bıraktığına dair duyuru yayınladı. Destek verenlerle kendine güveni arttıkça artıyordu. “Sen bunu yapamazsın’’ diyenlerin aşağılama duygusu kanına dokunuyor ve onu daha çok kamçılıyordu. İlk 72 saat zor geçecekti . Nasıl geçtiğini okuyalım: “Her sabah kahve ile onu içmeden güne başlamazdım. İlk günün sabahı canım onu ister diye kahve bile içmemiştim. Saatler geçtikçe kendime güvenim artıyordu. O her aklıma geldiğinde farklı bir şeylerle oyalanmaya çalışıyordum. O kadar da zor değildi sanki ve ilk günü galip gelerek atlatmıştım.”
Ertesi gün uyandığında canı hem kahve hem onu istiyordu Yudum’un. Kahvesini yaptı ve her zamanki yerine oturdu. Paketin içinde kalan son onunla kahvesini yudumlamaya başladı. 72 saatlik ilk etap başarısızlıkla mı sonuçlanmıştı? Devamını okuyalım: “Evdeki arkadaşım elimde onunla beni görünce, ‘Sen onu bırakmıştın hani ne yapıyorsun?’ dedi. Ben de ‘içmiyorum ki içiyormuş gibi yapıyorum’ dedim. Onu yakmamıştım! Madem bu bir alışkanlıktı, alışkanlıklarımı devam ettirebilirdim değil mi?”
İlk beş gün evden çıkmamıştı Yudum. Onu içen birileriyle de karşılaşmamıştı. Ama 5. günün akşamı zorlu bir sınav bekliyordu Yudum’u. Sınav başlamıştı sessiz olalım ve okuyalım: “Arkadaşlarımızla çıktığımız yemekte bir sürü onu içen insan görmüştüm. Kokusu pek bir güzelmiş, özlemişim, acaba bir tanecik içsem ne olur ki? Başka da içmem, sadece bir taneden ne olur ki...Bir iç savaşın içindeydim. Ama onu bir kere elime alırsam gerisi gelecekti! Koskaca beş günüm heba olacaktı. Yine kendimi güçsüz, yenik ve zavallı hissedecektim."
(Bu sözleri unutmayın, bu sözler sizin savaş silahınız olacak.) Yudum bunları düşünürken neşeli konuşkan halinden eser kalmamıştı. Herkes sohbet ederken onun aklı başka yerdeydi: “İşte bu evre halk arasında ‘kal geliyor’ denilen evre ve bence en fazla iki gün sürüyor. Ama eve geldiğimizde ağlama krizine girmiştim. Sigara içmek istiyor eşime yalvarıyordum ‘ne olur bir nefescik’ diye. Ama o bana, beş dakikaya kalmaz geçeceğini ama içersem her şeyin baştan başlayacağını hatırlattı ve olan oldu ve onun aşkı da geçti.
O krizi atlattıktan sonra kendini artık eskisinden daha güçlü hissetmişti Yudum. Zaten 10. günden sonra korkularının da üzerine gittikçe gitmişti. Bu yolculuk da şöyle: “Onu içenlerden kaçmak yerine daha çok görüşmeye başladım. Dumanının ne kadar kötü koktuğunu fark ettim. Burnum avcı köpeği gibi olmuş, çiçek ve egzos kokusunu bile ayırt etmeye başlamıştım. Tabii üst kat komşunun ne pişirdiğini de. Burnum tıkanıyor, genzim yanıyor, gözlerimin içi acıyordu. Onu içmeyen arkadaşlarım, yanlarında onu içince böyle söylerlerdi. Haklılarmış. Tüm bunlara rağmen canım çekmiyor onu, ama sadece aklım istiyor. Ben de aklımı kullanıp içmiyorum tabii ki..."
Sigarayı bırakışımın birinci ayında doktorum astımımın geçtiğini söyleyerek bana ilk ödülümü verdi. Kardiyoloğum da ilaçları azaltabileceğimizi söyledi. Sigarayı bıraktıktan 1-2 hafta sonra da cildimde sivilcelenme, ağız içimde yaralar ve diş etlerimde kanamalar oldu. Bunun nedeni vücudumun zehri atmaya başlamasıymış. Ancak onlar da geçti. Sadece 1,5 ayda yaşanan düzelmeler bir sihir ya da mucize olamaz değil mi! Sadece isteyin, siz isteyin, inanın ve başarın.