|

Kitap içinde kitap

Editör kimliğiyle yayın dünyasından ismini sıkça duyduğumuz Selahattin Özpalabıyıklar’ın bunca yıllık birikimi ve emeği iki kapak arasında okura farklı bir pencere açıyor. Göndermeler’den sonra İtalik Benim adlı kitabında yer alan yazıları mizah, fikir ve bilgi dolu olunca okuması da bir o kadar keyifli.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/06/2021 Salı
Güncelleme: 09:05 - 15/06/2021 Salı
Yeni Şafak
İtalik Benim -Yazı, Yanıt, Söyleşi, Anı- Selahattin Özpalabıyıklar, Everest Yayınları, Nisan 2021, 367 sayfa
İtalik Benim -Yazı, Yanıt, Söyleşi, Anı- Selahattin Özpalabıyıklar, Everest Yayınları, Nisan 2021, 367 sayfa

Selahattin Özpalabıyıklar, sonunda yazılarını kitap haline getiriyor. Onun ismini edebiyat dergilerinden, kitap eklerinden biliyorum. Tabii bir de çevirileri var. Yayına hazırladığı, editörlüğünü yaptığını yüzlerce kitap da var. Birçok kitabın sunuş, arka kapak, kulak yazılarını da Selahattin Özpalabıyıklar yazmış. Dolayısıyla yazarımızın, kalem oynatmadığı alan ve yazı türü kalmamış neredeyse. Eskilerin tabiriyle tam bir malumatfuruş yazarla karşı karşıyayız. Onun asıl bilgi alanıysa, edebiyat.

Yazılarını ilk 2018 yılında Göndermeler adıyla; bu yıl ise, İtalik Benim adıyla bir araya getirdi. Genel olarak Özpalabıyıklar’ın eğlenceli, okuması keyifli bir yazar olduğunu belirtmeliyim. Her yazısında rastlanabilecek parantezler ve dipnotlar, bu keyfi daha da artırıyor. Konu bir de edebiyat ve kitaplar olunca, Özpalabıyıklar’ın mizah, bilgi ve fikir yüklü yazıları, özellikle kitap kurtları için, tadına doyum olmaz bir ziyafete dönüşüyor.

EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Özpabıyıklar editörlük yönünü kendi kitaplarında adeta zirveye taşımış gibi. Her yazının başlığına dipnot koymuş. Bu dipnotlarda yazıların nerede, hangi tarihte yayımlandığına, hangi amaçla yazıldığına, nasıl tepkiler aldığına dair bilgiler de sunuyor. Bu kısa ama eğlenceli dipnotlarda Özpalabıyıklar’ın kendi yazısını eleştirdiği de oluyor. Fakat o, kitapta bir yandan da yazarlık serüvenini yansıtmak istediği için zayıf gördüğü metinlerine de yer vermiş. Yazıları kitaplaştırırken eklediği diğer dipnotlarla (ör. 57. ve 67. dipnotlar) adeta yazıları güncellemesi; yazıları bölümlere ayırması, her bölüme ayrı ve dikkat çekici başlık koyması da, Özpalabıyıklar’ın şef editörlüğünün mahsulü.

Ben en çok eleştiri ağırlıklı yazılarını beğendim Özpalabıyıklar’ın. Mesela “Asaf Hâlet Çelebi Üzerine Bazı Dikkatler”, “Gramsci’nin Mektupları”, “Düşüncesiz Bir Düşünce Sözlüğü” veya “Bizden Gizlenen Mücevherler”. Özpalabıyıklar delilsiz, sebepsiz hiçbir eleştiride bulunmuyor. Eleştiri yaparken de, bolca alıntı yapıyor. Hatta alıntıları öyle bir diziyor ki, Özpalabıyıklar’ın neye dikkat çektiği veya neyi eleştirdiği kendiliğinden anlaşılıyor. Bu yazılarında da sert bir üslup benimsememiş. Daha derinden ve sağlam vuruyor denilebilir onun eleştiri yazıları için. Bu tür yazıları ima ve mizahla dolu çünkü. O yüzden Özpalabıyıklar’ın radarından kaçmak zor. Onun radarına düştüğünde ise, artık sonucuna katlanmak zorundasın.

İNCE AYRINTILARA BUYRUN

İtalik Benim, dediğim gibi, bir roman veya hikâye kitabı okumaktan daha zevkli. Özpalabıyıklar ele aldığı her konuyu, en ince ayrıntısına kadar işlemeyi başarıyor. Yazıları kısa olsa da, konunun en can alıcı noktasını belirtmeden bırakmıyor. Ayrıca İtalik Benim’den birçok yeni kitap ve yazar da öğreniyoruz. Her ay yayımlanan yüzlerce kitap içinden hangisine dikkat etmemiz gerektiğini Özpalabıyıklar, hem iyi bir okuyucu hem de külyutmaz bir dergi ve kitap editörü olarak gösteriyor. Ayrıca Özpalabıyıklar İtalik Benim’de bir kitaba nasıl yaklaşılması gerektiğine dair de, yüzlerce ipucu veriyor. Onun ifadesiyle “Ya da ben gereksiz bir mistifikasyon yapıyorum!”

#Selahattin Özpalabıyıklar
#Everest Yayınları
#İtalik
3 yıl önce