
Antalya Film Festivali'nde en iyi film ödülünü kazanan Mavi Bisiklet'in yönetmeni Ümit Köreken, "Bu film benim çocukluğumun hikayesi. Bir çocuk adaletsizlikle karşılaşırsa ne hisseder sorusunun peşine düştük" diyor. İlk filmiyle en iyi yönetmen ödülünün sahibi olan Köreken'e göre film üretimleri ödüle odaklanmıyor.
Bu yılın en çok konuluşan filmlerinden Mavi Bisiklet. Dünya promiyerini Berlin Film Festivali'nde yapan film Anadolu'nun bir kasabasında yaşayan ve lastikçide çalışan 13 yaşındaki Ali'nin harçlığıyla mavi bisiklet alma serüvenini konu ediyor. Uzun yıllardır çocuklarla ilgili projeler geliştiren, oyunlar yazan Ümit–Nursen Köreken çiftinin 2009 yılında tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı, 2010'da sinemaya dönüştürdüğü proje 53.Antalya Film Festivali'nde ipi göğüsledi. Mavi Bisiklet, ulusal uzun metraj film kategorisinde en iyi film, en iyi senaryo ve en iyi yönetmen dallarında büyük ödüle layık görülerek yeniden gündeme oturdu. Selim Kaya , Eray Kılıçarslan, Katya Shenkova, Fatih Koca, Bahriye Arın, Mustafa Küçükibiş'in rol aldığı film Antalya'nın ardından Hindistan'daki Mumbai Film Festivali'nde gösterilen ve beğeni toplayan filmin yapımcısı ve yönetmen Köreken çiftiyle buluştuk. Hem filmi hem ödülü konuştuk...
Sıradaki projeniz yine çocuklarla ilgili mi olacak? Çerçevesi belli mi? Ümit Köreken, Evet bir başarı hikayesi anlatacağız. Başka bir proje üzerinde çalışırken Konya'da yaşayan yürüme ve işitme engelli yüzücü bir çocuğun, Muhammed Ali'nin hikayesini rastladık. 14 yaşında, 2 yıl önce doktor tavsiyesiyle yürümeye başlamış ve 7 madalya kazanmış. Bu hikayeye de kayıtsız kalamadık. Çocuğun yaşama tutunması, azmi, başarısı da bizi ilgilendiren bir mesele. Uzun metraj filmimizi yaparken onun da belgeselini yapacağız. Çekimlere başladık. Nursen işaret dili öğreniyor. Çocuk dünyasını anlatabilmek bizim meselemiz.
Ümit Köreken: Çocukluğuma dönmemiz lazım. Mavi Bisiklet, benim çocukluğumun hikayesi aslında. Bir çocuğun mavi bir bisiklete duyduğu özlemi anlatıyor. Yıllardan beri içimde kalmış bir hikayeydi. 2009'da başka hikayelerle birleştirdik. Küçük bir gazete haberi de hikayenin nereye gideceğini belirleyen kısımlar arasında girdi. İlk kez 2009'da tiyatro oyunu olarka yazdık. Kültür Bakanlığı'nın senaryo yazımına destek verdiğini öğrendik ve bu desteği aldıktan sonra yolculuğa başlamış olduk. Çocuklarla ilgili meselelere bakış açımızı, çocuk haklarını geniş kitlelere nasıl duyarabileceğimizi düşünüyorduk. Sinema da bunun için biçilmiş bir kaftan.
Nursen Köreken: Ben Balkanlar'da doğdum ama köklerimi araştırdığımda Anadolu'ya, Konya Karaman'a dayanıyor. Var olma sürecimde çok sorguladığım bir konuydu. Ben kimim ve nereye aitim? Ömrümde nasıl bir varlık göstereceğim? Bunu çocuklarla çalışırken onların bir birey olduğunu anlatırken buldum. Biz tiyatro ve fotoğrafla da uğraşıyoruz ama tüm bu anlatmak istediklerimizi kapsayacak bir alan vardı, o da sinemaydı. Çocukların hakları olduğunu söylememizin en iyi yönteminin sinema olduğunu farkettik.
Ü. K: Bir çocuk adaletsizlikle karşılaşırsa kendi dünyasında nasıl karşılık bulabilir? Mavi Bisiklet onun üzerine şekillenmiş bir hikaye. Bir çocuğun bakış açısına nasıl inebiliriz, onunla beraber bakıp nasıl yorumlayabiliriz, söylediği cümlenin altında aslında söylemek istediği şeyi nasıl algılayabiliriz konularına odaklandık. Filmde izlediğiniz korkuluğu, ölüm temasını çalışırken çocuklar tasarladı. Hak aramayla ilgili çalışmayı yaparken afişi, afişin içine yazılacaklar, seçilecek kağıdı onlar seçti. Bu sürecin içinde yaşantısal olsun istedik.
Ü. K: 1980'deki darbenin üzerine geçmiş bir çocukluğumuz var. Türkiye'deki demokrasi kavramının yeniden sorgulandığı, bazı taşların yerine oturmaya başladığı dönemde geçti çocukluğum. Dolayısıyla hak nasıl aranır, adalet nasıl teşkil edilir konuları çocukluğumdan beri temel meselelerimdendi. Film de bu çerçevede. Zaaflarıyla, iyi ve kötü yanlarıyla karaktere yaklaşmaya özen gösterdik. Bu iyidir kötüdür diye ayrıştırmak yerine herkesin kendi nedenleri vardır dedik.
Ü. K: Ülke sinemaları belli dönemlerde böyle şeylere ihtiyaç duyabiliyor. Çocuk hikayeleri etrafında bazı şeyleri anlatmak sinemacılar için daha kolay olabilir. Fakat bizim çıkış noktamız o değildi. Biz çocuğu amaç olarak görüyorduk. Zaten onlarla ilgili çalışmalar yürütüyorduk. Bu projeyle bunu taçlandırmış olduk. Mavi Bisiklet de bu yolculuğun bir neticesidir. Biz başladığımızda böyle bir süreç yoktu. Filmin, 2010'dan sonra yapılan projeler için ön açıcı olduğunu düşünüyorum. Çocuk hikayeleri sinemaya girme aracı değil. Bu konuda bir meselesi olanlar üretimlerinde buna yer vermeli.
Ü. K: Beklentisiz olmak dünyada büyük bir erdem. Tabi bunun yaptığınız emeğiniz karlışığı olmadığından bahsetmiyorum. Özel anlam yüklemek gibi kaygıya düşmedik. Dünyanın dört bir yanındaki festivallerde yer alıyoruz. Hiçbirine bir beklentiyle gitmedik. Meselemiz, samimiyetimiz, iyi niyetimiz insanlara geçiyor mu öncelikle buna baktık. Filmin seyirciye geçtiğini görerek doyuma ulaştık. Ödüller jürinin beğenisine ve yapısına göre değişiyor. Filmi seçen de ödülü veren de jürinin kendisi. Sinemasına hayran olduğum Semih Kaplanoğlu beni tanımaz. İlk kez ödülü verirken karşılaştık. Diğerleri de uzaktan tanıdığımız, hayran olduğumuz insanlar. Ama ilk kez orada tanıştık. Jüri böyle takdir etmiş. Bu ödülleri sonuna kadar hak ettiğimiz düşünüyoruz. Ama festivale böyle bir beklentiyle de gitmedik.
N. K: Herkesin beğenileri olacak. Fakat arka planına bakmalarını ve bizimle tanışmalarını isterim. Bir şeyin kendi kulvarında nasıl göründüğüne nasıl bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz bir sanat ürünü ortaya çıkarıyorsak herkes bunun aldığı kadarını yorumlayabilir. Buradaki görüşler bizim için çok kıymetli. Saygı duyuyoruz. Ama biz açık ve net insanlarız. İstanbul'da yaşıyoruz, Söylemek istedikleri şeyleri söyleyebilirler, buradayız.
Ü. K: Önceliğimiz sinema olacak. Ödül alsak da almasak da sinemaya devam edeceğiz. Tabi ki ödüller bir çıta olarak konabiliyor insanların önüne. Ama biz ne yaptığımızın çok bilincindeyiz. Çok önceden geldiğimiz hikayelerimiz var. Ödüle endeksli değiliz. Elbette ki ödül çok önemli ve güzel bir başarı bizim için. Bu derinliği inceliği gören jüriye çok teşekkür ederiz. Ödüller motivasyon sağlıyor ama üretimimiz ödül odaklı değil.









