|

Türk modernleşmesine basın üzerinden bir bakış

Cem Sökmen, Tarihî ve Mekânsal Değişimiyle İstanbul Gazeteciliği adlı çalışmasında, Babıali’de başlayıp medya plazalarına yayılan gazeteciliğin değişimini mekân merkezli bir okumaya tâbi tutuluyor. Kitapta, Babıali dönemi gazeteciliğinin kapsamı, haber kaynakları, ilişkileri, çevresel ve sosyal koşulları ile medya plazalarına taşınan gazeteciliğin 1990’lardan itibaren basın endüstrisine dönüşümünü gözler önüne seriliyor.

04:00 - 15/11/2022 Salı
Güncelleme: 00:12 - 15/11/2022 Salı
Yeni Şafak
Türk modernleşmesine basın üzerinden bir bakış.
Türk modernleşmesine basın üzerinden bir bakış.
Erdem Dönmez

Türk modernleşmesi ve demokratikleşme sürecinin basın-yayın faaliyetleriyle beraber hız kazandığı sıkça tekrar edilen bir gerçektir. Bu kapsamda yürütülen gazetecilik faaliyetleri modern düşünme ve yaşam tarzını yönlendirirken bilgiyi sınırlı bir otoritenin tahakkümünden çıkaran gazeteler, kamuoyu oluşumunda etkili bir role sahiptir. Bu çerçevede II. Mahmud döneminde yayın hayatına devlet eliyle başlayan ve ilk resmî gazete unvanı taşıyan Takvim-i Vekayi’den yaklaşık otuz yıl sonra yayımlanan Tercüman-ı Ahval, özel gazeteciliğin ilk örneği olmakla beraber yeni bir dil, yorum biçimi, düşünce tarzı ve tenkit ortamı ortaya koymuş, özellikle nesir üslubunun yerleşmesine, buna bağlı olarak hayatı algılama biçiminin klasik döngüsellikten modern çizgisel akışa yönelmesine imkân sağlamıştır. Bundan böyle gazeteler özgür düşüncenin ve muhalif hareketlerin aracı olarak kamuoyuna yön verme, içinde bulunulan koşullara yönelik eleştiri geliştirme ve alternatif üretme görevlerini üstlenerek yeni yaşam tarzının farklı tekliflerle benimsenmesine hizmet etmişlerdir. Türk modernleşme tarihindeki geniş kapsamlı ilk muhalif ses olan Yeni Osmanlı hareketinin Hürriyet gazetesi aracılığıyla topluma ulaşma çabası, bu gazetenin Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi edebiyatçı, siyasetçi ve yönetici vasıflarını bir arada taşıyan kişilerce çıkarılması; öte yandan Hace-i Evvel unvanlı Ahmed Midhat Efendi’nin düşünce yazıları ve roman tefrikaları aracılığıyla topluma yön verme gayretlerini Tercüman-ı Hakikat’te sağlama çabası; büyük edebi ve fikri münakaşaların gazeteler vasıtasıyla gündeme gelmesi göz önüne alındığında gazetelerin modernleşme sürecindeki yoğun etkisi açığa çıkar. II. Meşrutiyet’ten sonra gazetecilik ve dergicilik faaliyetlerinde büyük patlama yaşanması, Millî Mücadele döneminde gazeteler vasıtasıyla halka çağrıda bulunulması, Cumhuriyet sonrasında gazeteler üzerinden yeni bir toplum inşa etme gayretleri dikkate alındığında gazetenin ortaya çıkışından itibaren değişen/dönüşen toplumun en şeffaf ve gerçekçi belgesi olarak okunabileceğini söylemek mümkündür.

TÜRK MODERNLEŞMESİNE ÖZGÜN BİR BAKIŞ

Türkiye’de başlangıcından itibaren basın-yayın faaliyetlerinin merkezi İstanbul’dur. Özellikle II. Meşrutiyet’ten itibaren taşrada da hızla yayılan birtakım oluşumlar dikkat çekse de Osmanlı’nın başkentinde doğan gazeteciliğin günümüzde de aynı merkezde büyüyüp geliştiği, gündemi belirlediği ve geleceğe taşındığı söylenebilir. Cem Sökmen’in bu dikkatle kaleme aldığı Tarihî ve Mekânsal Değişimiyle İstanbul Gazeteciliği adlı çalışmasında, Babıali’de başlayıp medya plazalarına yayılan gazeteciliğin değişimini mekân merkezli bir okumaya tâbi tutuluyor; Babıali dönemi gazeteciliğinin kapsamı, haber kaynakları, ilişkileri, çevresel ve sosyal koşulları ile medya plazalarına taşınan gazeteciliğin 1990’lardan itibaren basın endüstrisine dönüşümünü gözler önüne seriliyor. Bu bağlamda farklı mekânlardaki gazetecilik anlayışları karşılaştırılarak Türk modernleşmesi ile basın tarihi arasındaki ilişkiler özgün bir bakışla değerlendiriliyor.

ÜÇ DÖNEMDE İSTANBUL GAZETECİLİĞİ

Çocukluk yaşlarından itibaren gazetecilik mutfağında bulunan Cem Sökmen, 2004-2014 arasında aktif yayıncılıkla da uğraşmış, Babıali koşullarını ve medya plazalarını tecrübe etmiş bir isim. Şimdilerde akademide çalışmalarını sürdürse de yoğunlaştığı konular Babıali çevresinden kopmadığını gösteriyor. İstanbul gazeteciliğini üç bölüme ayıran Sökmen, çalışmasında öncelikle Türkiye’de gazeteciliğin doğuşunu ve Babıali çevresinde gelişen geleneksel gazetecilik anlayışını yayınlar, şahıslar ve mekânlar üzerinden ele alıyor. Babıali yokuşunun tarihini sokak sokak, dükkân dükkân tanıtan yazar, fotoğraf ve tablolarla bugün vasfını kaybetmiş mekânların değerini tekrar gün yüzüne çıkarıyor. Daha önce Aydınların İletişim Ortamı Olarak Eski İstanbul Kahveleri ve Marmara Kıraathanesi: Beyazıt’ta Bir Hayat Sahnesi adlı kitaplarında dönemin yazar, düşünür ve aydın takımının toplandığı mahfiller üzerinden mekânsal ilişkileri sorgulayan Sökmen, burada da Babıali çevresindeki kıraathane ve lokantaların işlevini, bu mahfillerin kimler tarafından tercih edildiğini inceliyor. Ayrıca bu mekânlar aracılığıyla gazeteciliğin sosyal hayatla nasıl iç içe olduğuna da işaret ediyor. Çalışmanın “Dünyada Neoliberal Ekonomi-Politik Değişimin Türk Basınına Yansımaları” başlıklı ikinci bölümünde Türkiye ve dünyadaki siyasal, sosyal ve kültürel dönüşümün gazetecilik üzerindeki etkileri sorgulanıyor. Babıali’den plazalara geçişin gerekçelerinin ortaya konduğu bu bölümde Türkiye’de endüstrileşme faaliyetleriyle medya patronlarının nasıl ortaya çıktığı, özel televizyonculuğun haber kültürüne nasıl yeni bir yön verdiği, kısacası tekelleşen medyanın nasıl bir gazetecilik kültürü ürettiği tartışılıyor. 1990’lardan itibaren plaza medyacılığına dönüşen gazeteciliğin değerlendirildiği üçüncü bölümde ise yeni gazetecilik anlayışının sorunlarına değiniliyor. Bu kapsamda toplumdan uzaklaşmış ve plazalara kapanmış gazetecilerin haber kaynaklarının ajanslarla sınırlanması, çalışan-işveren ilişkilerinin yeni endüstriyel koşullara göre belirlenmesi, hayatın akışından uzak mekânlarda sürdürülen gazeteciliğin teknolojiyle birleştiğinde hangi etkilere yol açtığı okuyucunun dikkatine sunuluyor.

Türk basın tarihini geleneksel İstanbul’un ekonomik, toplumsal ve kültürel çevrelerinin kesişim noktası olan Babıali’den sosyal yaşamdan uzaklaşan ve yeni ekonomik pratiklere göre şartlarını belirleyen medya plazalarına geçişini dikkate alarak gazeteciliği mekân merkezli bir okumaya tâbi tutan Cem Sökmen, iki yüzyıla yaklaşan Türk gazetecilik tecrübesinin modernleşme tarihiyle ne ölçüde içli dışlı olduğunu gözler önüne seriyor.

#Cem Sökmen
#Türk Modenleşmesi
#II. Meşrutiyet
#Gazetecilik
1 yıl önce