|

Akla dair Kur'an ne söyler

Emeti Saruhan
00:00 - 4/04/2007 Çarşamba
Güncelleme: 18:15 - 6/06/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Akla dair Kur'an ne söyler
Akla dair Kur'an ne söyler

Türkiye'nin ilk atom mühendisi ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu eski başkanı olarak tanıdığımız Prof. Ahmed Yüksel Özemre'nin "Vahye Göre Akıl; İslam'da Aklın Önemi ve Sınırı" kitabı gözden geçirilmiş ve genişletilmiş olarak tekrar yayınlandı. Türkiye'nin ilk Teorik Fizik Kürsüsü'nün de yaklaşık 11 yıl kürsü başkanlığını yapan Özemre'nin Nükleer Enerji, Fizik, eski İstanbul ve İslamiyet gibi çeşitli konularda yazdığı, çevirisini yaptığı 54 kitabı var. Halihazırda üzerinde çalıştığı uzun bir makale ve iki kitap projesi olan Özemre, ömrü vefa ettiği sürece çalışmalarına devam edeceğini ifade ediyor. Özemre ile "Kur'an'da aklın önemi ve sınırı nedir?"den başlayarak, kitabında yer alan pek çok konu üzerine konuştuk.

Kur'an'a göre aklın önemi ve sınırı nedir?

Kuran-ı Kerim'de pek çok ayet insanları, Allah'ın kullarını etraflarını incelemeye müşahede etmeye ondan sonuçlar çıkarmaya ve akıllarını da isabet ve dirayetle kullanmaya davet etmektedir. Ayrıca Cenab-ı Peygamber Efendimiz de aklın önemini pek çok hadisinde vurgulamıştır. Bu bakımdan akıl, Allah'ın insanlara lütfettiği pek büyük bir vediadır, hediyedir. Bunu isabetle ve dirayetle kullanmak lazım. Eğer isabet ve dirayetle kullanmayacak olursak, onu zapt-u rapt altına almayacak olursak, esasında vahşi bir küheylan olan akıl, üzerinde gem ve eğer yok ise seni istediği yere götürür. Sırtından atar, bir de üstüne çıkar, tepinir sırtında! Akıl böyledir. Aklı kendi istediğin yöne, hayırlı yöne çevirebilmek için ona muhakkak surette Kur'an'ın gemini vurman ve sahih hadislerin de eğerini vurup öyle çıkman lazım. O zaman akıl tıpış tıpış, seni istediğin hayırlı yöne götürür. Kitabımda bu konuyu işledim ve bununla uzaktan yakından ilgili muhtelif konuları da koydum.

Dört büyük mezhep imamlarının söylenecek her şeyi söylediği, bu nedenle ictihad yolunun kapandığı söylemine karşılık, siz ictihadın bir zorunluluk olduğunu savunuyorsunuz.

İctihad yolunun kapandığı düşüncesi, İslamiyetin ve aklın yolunu kestiği gibi, ilimlerin yolunu da kesen engellerden biridir. Mezhep imamlarından sonra kaç tane mesele geçti. Cenab-ı Peygamberimizin zamanındaki hadiselerden çok daha fazlası, zaman içinde, bu 1400 sene içinde zuhur etmiştir. Gerek sosyal hayatta, içtimai hayatta, ekonomik hayatta, gerekse uluslararası ilişkilerde bunlar zuhur etmiştir. Bu zuhur eden hadiselere dört imamın vereceği cevabı yoktur, çünkü onların zamanında bu meseleler yoktu. Binaaleyh bunlara cevap verecek, ancak ve ancak bu hadiselere vakıf olan bilim adamlarıyla ilahiyatçılardır. Bu nedenle ictihad kapısının kapanmış olması iddiası bana mesnetsiz ve İslamiyeti, ilmi gerileten bir iddia olarak görünüyor.

En çok tartışılan kavramlardan biri kader ve kaza. Bu iki kavramın anlaşılabileceğini düşünüyor musunuz?

Kaderin sırrını bilmek mümkün değil. Cenab-ı Peygamber Efendimiz, "bana üç şeyden sual etmeyiniz; kaderin sırrından, İsa'nın sırrından, başka bir versiyona göre Meryem'in sırrından ve Ali'nin sırrından" demiştir. Binaaleyh biz kaderi ihata edemeyiz, kaderi ihata etsek zaten şirk koşmak gibi bir şey olurdu. Bizzat Cenab-ı Hak gibi olurduk. Bu mümkün değil. Onu ihata etmeye gücümüz yetmez. O zaman bize düşen kaderi idrak etmektir. Eğer kaderin idrakinin edebine sahip olursak bu dünyada mesut yaşarız.

"Hoşgörü İslamiyet dışı bir paradigmadır" sözüyle ne anlatmak istediniz?

İslam ahlakını hoşgörüye indirgeyecek olursanız o zaman İslam ahlakının temelinde bulunan merhamet, tahammül, sabır ve adalet kavramlarını nazarı itibara almıyorsunuz demektir. Bu kavramların hoşgörüyle hiç alakası yok. Adam benim kutsallarıma küfredecek “düşüncenize hoşgörülüyüm” diyecek olmaz öyle şey.

Peki bu bağlamda dinler arası diyaloğu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dinler arası diyaloğun hoşgörüyle alakası yok. Eğer bu diyaloğa iştirak edecek olan kimseler gerçekten İslamiyeti ve Hristiyanlığı, kulaktan dolma değil, doğru dürüst biliyorlarsa bunda fayda vardır. Cemaatleri birbirine yaklaştırmak Allah'ın nezdinde daima iyi bir girişim olarak karşılanmıştır. Ama karşınızdaki kişiler dinlerarası diyalogtan faydalanarak kendi propagandalarını yapıyorlarsa ona söyleyecek sözümüz var: "Leküm diniküm veliyeddin"

Şimdilerde tezgahta ne var?

Şu an bir çok kitap çalışmam var, ama gücüm pek yetmiyor, bu günlerde makalelerle uğraşıyorum. Üsküdar'ın folkloru üzerine uzun bir makale çalışmam var ve tarih boyunca Papalığın günahlarını ortaya döken bir kitap çalışmasına başladım. Ama ömrüm vefa eder mi bilmiyorum. Sonra 1967 senesinde Maarif Vekaleti büyük bir hata ile lise son sınıf öğrencilerinden astronomi dersini kaldırdı. Halbuki astronomi dersi çocukların hayalini işleten merakını tahrik eden ve araştırmaya sevk eden çok kuvvetli bir tahrik unsuruydu ve o zamandan bu zamana kadar, demek ki 40 sene geçmiş olmasına rağmen bu ders tekrar okutulmadı. Şimdi tekrar çocukların bu derse heveslendirilmesi için bir kitap projem var.


17 yıl önce