|

İftar sofrasından israf sofrasına

Kur’an-ı Kerim’in indiği Ramazan ayında ibadetlerimiz ile ruhumuzu doyurmaya çalışıyoruz. Ancak oruç ile nefsimizi terbiye etmeye çalışırken iftar sofralarımızı terbiyeden bihaber tutuyoruz. Lüks otellerde ve restoranlarda ailecek yaptığımız iftarlar hoş bir anı olarak kalsa da, bir çorba ile doyduğumuz ve geriye kalan yemeklerin çöpe gittiği gerçeği değişmiyor. İsraf; yoksulu, zor durumda olanı anlamaya çalıştığımız Ramazan ayında iki katına çıkıyor.

Yeni Şafak ve
09:02 - 24/05/2018 Perşembe
Güncelleme: 10:01 - 24/05/2018 Perşembe
Yeni Şafak
Ramazan ayı, yoksulu anlama ayıdır.
Ramazan ayı, yoksulu anlama ayıdır.
İnsanlar günümüzde teknolojik, ekonomik ve sosyal olarak modern hayatın getirdiği tüm yenilikten faydalanabilme imkânına sahip oluyor. İmkânlar arttıkça sınırsız harcama isteği de insan nefsinde önemli boyutlara ulaşıyor. Ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde ise bu harcama isteğini ve sonucunda oluşturduğu israfı engellemek Müslümanın görevlerinin başında yer alıyor.

İsraf, ölçüyü aşmak, sınırları zorlamak anlamına gelen bir kavram olarak kullanılıyor. Kelime; gaflet, cehalet ve hata anlamlarını da barındırıyor. İsraf denildiğinde akla ilk yeme içme israfını gelse de sağlık, zaman ve bilginin israfı da günümüz insanın dikkat etmediği hususlar olarak göze çarpıyor.

Ramazan etkinliği, medya ve 85 liraya iftar

Her yıl şehir meydanlarında düzenlenen Ramazan ayı etkinlikleri Ramazan 'eğlence ve yeme ayı' olarak zihnimize kazınmasına sebep oluyor. Gerek tatlı ve aperatif stantları gerekse kurulan parklarla içinde bulunduğumuz ayın Ramazan olduğunu unutur hale geliyoruz.

Ramazan'da zaman israfını kurtaracak ibadetler ise Allahu Teâla'nın belirlediği şekilde oruç ve Peygamber Efendimiz'in sünnetlerinin olduğu mukabeleler, teravih ve itikâf olarak Ramazan'a has bir şekilde belirleniyor. Böylelikle günün her anını ibadetlerle ölçülendirmek vakti boşa harcamamıza engel olacaktır.

Ramazan'da kurulan iftar sofralarına hazırlık anı ev hanımlarının saatlerini alıyor. Annelerimizin ve kardeşlerimizin tüm günü iftarın hazırlığına, misafirlere hizmet etmeye ve iftardan arda kalan işlerle geçiyor. Kadınların zaman israfı iftar sofrasını israf sofrasına döndürmekle başlıyor. Sofra düzeni diye adlandırılan “3 tabak-3 çatal-3 kaşık “ düzeni, fazla yemeye engel olan yer sofrasına karşı savaş açar hale geliyor.

Belediyelerin, kuruluşların ve çeşitli dernek, vakıfların verdikleri iftardan arda kalan israfın izleri kimseyi rahatsız etmiyor. 85 TL'den başlayan iftar menüleri ile iftar yapmak kültürümüz haline getiriliyor. Hiç şüphesiz bunlarda yazılı ve görsel basının payı büyük. Ramazan'a özel hazırlanan yemek programları, iştah açıcı reklamlar ve çeşit çeşit restoranlardan yemek tarifleri alan haber bültenleri doyumsuzluğumuzu artırmada önemli rol oynuyor.

En çok ekmek tüketen ve ekmek israf eden biziz!

Araştırmalara göre, Türkiye'de 123 milyon ekmek tüketilirken kişi başına tüketilen ekmek 333 gramı buluyor. Buna göre her yıl 121 kilogram ekmek tüketmiş oluyoruz. Ancak israf ettiğimiz ekmekler bizi her yıl 600 milyon lira daha fakirleştiriyor. Böylelikle ekmek israfı günde 1.223 tona, yılda 447 bin tona varıyor. Bu da günde 4,9 milyon adet, yılda 1,79 milyar adet ekmek demek… Ekmek tüketimi ve israfı konusunda Guinnes Rekorlar kitabına girmiş bulunuyoruz.


Ekmeklerin israfını önlemek yine ev hanımlarına kalıyor. Bayat pidelerden pizza, bayat ekmeklerden papara ve ekmek kavurması gibi yemeklerle israfın önlenmesi sağlanabiliyor.

Kur'an-ı Kerim'de geçen israf kavramı

Kur'an-ı Kerim'in bizim için çizdiği sınırları kaldırmaya çalışarak nefsimize karşı israf ettiğimizi Allahu Teala şu
iyle bildiriyor;

“De ki; Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
(Zümer Suresi 53)

İsrafın anlamını maddi kavramlarla sınırlı tutmak manevi duygularımızı saf dışı bırakmaya sebep oluyor. Ayette belirtilen “haddi aşmak" ifadesi yapılan eylemlerle isyankârlığa sürüklenen kişinin kendine zulmetmesi olarak vurgulanıyor.

İslam Ansiklopedisi 'İsraf' başlığında, diğer anlamı ile tevhid inancından sapmak ve Müslümanlara karşı alaycı ve kibirli davranmak olarak geçiyor.

İsraf, bazı ayetlerde helal sayılan nimetlerin haram kılınması bir kısım ayetlerde ise kişinin kendi sorumluluğu altındaki mal ve imkânları gereksiz yere kullanması olarak niteleniyor.

“İsraf eden şeytanın kardeşi olmuştur"

Ramazan, yeme içme alışkanlığımızı değiştirmeden manevi dünyamızı geliştirmeyi hedeflediğimiz bir aydır. Ancak Ramazan ayında yaptığımız israf iki katına çıkıyor. İsrafın adı cömertlik ve ikramla takas edilir hale geliyor.

Ramazan ayını
ibaret gördüğümüzde Ramazan'ı israf etmiş oluyoruz. Hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de israf şu ayetlerle belirtilmektedir;

"O, çardaklı-çardaksız olarak bahçeleri, ürünleri, çeşit çeşit hurmalıkları ve ekinleri, zeytini ve narı (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden farklı biçimde yaratandır. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez."
(En'am Suresi 141)


“Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez."
(Araf Suresi 31)

"Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma, çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı nankördür."
(İsra Suresi, 26-27)

Ayetinde olduğu gibi israf eden insan şeytanla birlik olur. Şeytan, Allah'ın israfı ve israf edenleri sevmediğini bildiği için insanı zayıf anında yakalar, ferdiyet duygusundan hareket ederek gösterişi insanın hakkıymış gibi sunar. Ferdiyet duygusu; dünyada ve ülkemizde savaş mağdurlarının yankılanan çığlıkları gün geçtikçe artarken, sofralarımızda misafir ettiğimiz kişilerin yakınlarımızdan ibaret kalmasına sebep olur.

Peygamber Efendimiz'in “Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır! (İbn-i Mâce, Et'ime, 51)"
bahsettiği günümüzde ulaşılabilirliğin yüksek safhada olması, eşyaya olan sahiplik hissini de beraberinde getiriyor. Sahiplik hissi hayatımızın her alanında daha fazla israfa yol açıyor. Zekât, fitre ve sadaka Ramazan ayında bu benlik duygusunu yatıştırmak için bir araç olarak görmeliyiz.

Zamanımızın, ibadetimizin, malımızın, bilincimizin ve uhuvvetimizin bereketlenmesi için girdiğimiz Ramazan ayına kimliğimiz ve değerimiz değişmiş olarak çıkmak
#Ramazan
#Oruç
#İsraf
6 yıl önce