|
ABD - Çin rekabeti nereye doğru gidiyor?
Joe Biden Yönetimi
askerî stratejisini
“Hint-Pasifikler”
bölgesine odakladı. Bu strateji Çin’in askerî ve ekonomik olarak ABD’ye en ciddi rakip olduğu görüşüne dayanıyor. Geçenlerde patlak veren
“Tayvan krizi”
bu iki küresel güç arasındaki rekabetin askeri bir çatışmaya yol açabileceğine dair tartışmaları tetikledi. Biden, Çin’in Tayvan’a saldırması durumunda ABD’nin Tayvan’ı koruma taahhüdünü yerine getirmeye hazır olduğunu söyledi. Çin tarafından gelen açıklamadaysa ABD’den
“Tek Çin”
ilkesine uygun davranması gerektiği belirtilirken Tayvan’a yanlış sinyaller gönderilmemesi konusunda uyarıda bulunuluyordu.
Pekin için Tayvan, ABD-Çin ilişkilerinde aşılmaması gereken
“kırmızı çizgi”.
Hint-Pasifikler’de iki güç arasındaki çatışma ihtimali bu çizginin aşılmasıyla ilintili. Savunma harcamalarında ABD ilk sırada, Çin ise ikinci sırada. Amerikan şahinleri Çin’in gerçek savunma harcamalarını gizlediğini öne sürüyorlar. Bu iddia ABD savunma bütçesinin artırılmasına gerekçe yapılıyor.

Büyük Güç rekabeti teknolojinin kontrolüyle ilgili rekabeti de içeriyor. ABD’de Çin’in yapay zeka, kuantum hesaplama, biyo-teknoloji, yarı iletkenler ve otonom sistemler gibi başlıklarda Amerika’yı geride bıraktığına dair bir propaganda savaşı başlatıldı. Amerikan şahinlerine göre Çin’in bu başlıklardaki başarıları ABD’yi küresel güç sahnesindeki yerinden etmeye matuftur.

Hemen hatırlatalım,
“Pentagon”
un Siber Güvenlik Şefi
Nicolas Chaillan
Eylül’de görevinden istifa etmişti. Chaillan “
Finansal Times
”a yaptığı bir açıklamada teknolojik atılımlardaki başarısızlığının Amerika’yı tehlike altında bıraktığını savunmuştu. Çin’in medyadan jeopolitiğe her şeyi kontrol ederek, dünyanın geleceği üzerinde egemen olmaya hazırlandığını öne süren Chaillan, “Çin karşısında 15-20 yıl içinde
hiç
şansımız kalmayacak. İş çoktan bitti” demişti.
“Financial Times”ta çıkan bir diğer habere göreyse Çin, nükleer kapasiteli hipersonik füze testi yapmıştı. “Times”ın haberini yalanlayan Çin’e göreyse test, uzay araçlarının kullanımının maliyetini azaltmak için tasarlanmış teknolojinin deneyimlenmesiyle ilgiliydi. Bu testin ardından ABD’de Cumhuriyetçi Parti üzerindeki etkin olan muhafazâkâr düşünce kuruluşu
“Miras Vakfı(The Heritage Foundation)”
ABD askeri gücünün değerlendirilmesiyle ilgili kapsamlı bir rapor açıkladı. Önsözde ABD’de savunma harcamalarının azaltılmasına yönelik çağrı yapanların yanılgı içerisinde olduklarına vurgu yapılıyor. Buna göre Amerika’nın en büyük düşmanları, ABD’nin askeri yeteneklerini aşmak için büyük bir gayret içindeler. Raporda Amerika’nın en büyük düşmanlarının “Çin” ve “Rusya” olduğu açıklık kazanıyor.
Nitekim raporda “Çin” ABD için
“en kapsamlı tehdit”
, Rusya ise Avrupa’daki Amerikan çıkarlarına yönelik birincil tehdittir. Raporda Amerikan Deniz Piyadelerinin geçen yıla göre güçlü olduğu, buna karşın Donanma, Hava Kuvvetleri ve Uzay Gücü’nün askeri tehditler karşısında zayıf kaldığına dikkat çekiliyor. ABD’nin nükleer kapasitesinin güçlü olduğu, ancak hızlıca modernize edilmemesi halinde bu gücün zayıflayacağına vurgu yapılıyor. Rapora göre kilit askeri müttefiklerin genel olarak zayıf durumda olmaları da ABD için zorlaştırıcı faktör.

600 sayfadan fazla olan raporda ABD ordusunun bir büyük bölgesel çatışmayı karşılama konusunda “muhtemelen yetenekli” olduğu, ancak “neredeyse eşzamanlı” iki büyük bölgesel çatışmayı karşılamak içinse kesinlikle yetersiz donanıma sahip olduğu sonucuna varılıyordu.

“ABD Ulusal Karşı istihbarat ve Güvenlik Merkezi”
Başkan vekili
Michael Orlando
ise Perşembe günü düzenlenen bir bilgilendirme toplantısında ABD’nin yapay zeka, kuantum hesaplama, biyo-teknoloji ve yarı iletkenler gibi kilit başlıklarda Çin karşısında zemin kaybetmeyi göze alamayacağını söyledi. Merkezin yükselen ve yıkıcı nitelik taşıyan teknolojilerden sorumlu yetkilisi
Edward You
ise Çin’in ABD ve Avrupa’da ilaç ve biyo-teknolojilere yaptığı yatırımlara dikkat çekiyordu. You, Çin’in veri toplama ve teknolojideki ilerlemelerinin ABD’yi sağlık hizmetlerinde tamamen Çin’e bağımlı kılacağı uyarısı yapıyordu.
Özet olarak söylemek gerekirse “
teknoloji
”, büyük güçler arasında jeo-ekonomik savaşın parçası. Büyük güç rekabetiyse silahlanma yarışına yeni bir ivme kazandıracak gibi görünüyor.
#Çin
#ABD
#Michael Orlando
3 yıl önce
ABD - Çin rekabeti nereye doğru gidiyor?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Bir büyük insanın ardından
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı