|
Ne diyor bu Hakkı Devrim?

Başlıkta bir istihfaf, bir ironi yok... Hakkı Devrim, Neşe Düzel''in anayasa hukukçusu Prof. Mustafa Erdoğan''la yaptığı mülakatı okumuş, etkilenmiş, hatta sözkonusu "söyleşi"den çarpıcı bölümler (tespitler) aktararak bir yazı döşenmiş.

Yazısının başlığı şöyle:

"Ne der bu anayasa hocası?"

Ziyadesiyle tepeden, biraz malumatfuruş, belki biraz ironik, Erdoğan''ın seslendirdiği düşünceleri "a priori" olarak kuşatan, hatta yer yer o düşünceleri aşan bilge bakışı.

Ben de, "Ne diyor bu Hakkı Devrim?" merakıyla okudum.

Mustafa Erdoğan''ı beğeniyor Devrim.

"Hukukçu olarak savunduğu hukuk değerleri"ni "doğru" ve evrensel buluyor.

Ve bu değerleri evrensel anlamıyla benimseyip uygular hale gelmeden hukukun üstünlüğünü gerçekleştiremeyeceğimizi, (Erdoğan''ı dinledikten/okuduktan sonra) külahı önümüze koyup bir kere daha düşünmemiz gerektiğini öğütlüyor.

Peki ne demiş bu anayasa hocası?

MGK Genel Sekreterliği Yasası anayasaya aykırıdır...

Türkiye Cumhuriyeti devleti (anayasaya göre) "ideolojik" bir devlettir. İdeolojik devletin "demokrat" olması mümkün değildir...

Hukukçularımız kendilerini resmî ideolojinin bekçisi olarak görme eğilimindedir. Sadece "bağımsızlık"tan sözediyorlar, ama "tarafsızlık"tan hiç sözetmiyorlar...

Bir hâkim "hikmet-i hükümet"e inanıyorsa, hukuk devletine inanmıyor demektir...

Hakkı Devrim''in "doğru" ve "evrensel" bulduğu bu düşünceler, sadece doğru ve evrensel olduğu için değil, "bir hukukçu olarak" Mustafa Erdoğan tarafından savunulduğu için "doğru" ve "evrensel"dir.

Yanlış mı anladım acaba?

Hayır...

Hakkı Devrim, Mustafa Erdoğan''ın "hukukçu olarak savunduğu hukuk değerleri"ni "doğru" ve evrensel buluyor.

Yani, Erdoğan bir İktisatçı, bir İlahiyatçı olarak bu düşünceleri savunamaz.

Öküzün altında buzağı arıyor değilim.

Evet, belki biraz "demagojik", ama buna neden olan yine Hakkı Devrim''in kendisi...

Hakkı Devrim, beğendiği, etkilendiği, düşüncelerini doğru ve evrensel bulduğu "bu anayasa hocasının" kimlik ve kişilik özellikleri konusunda bizi aydınlatma işgüzarlığında bulunmasaydı, durduk yerde "öküzün altında buzağı arar" konumuna düşmeyecektim.

Bakın, yazısının devamında ne diyor Hakkı Devrim:

"Mustafa Erdoğan''ın kimliği mi? İslamcı grupları kollayan bir muhafazakâr.

Türban tatbikatına, Refah Partisi''nin kapatılmasına karşı çıkmış bir hukukçu. Liberal Düşünce Kulübü''yle ilişkili; Kemalizmi içine sindirememiş aydınlardan biri."

Yazı birden "dedikodu" havasına bürünüyor.

Ve Hakkı Bey üstadımız, hiç de gereği yokken Berrin Cankat''laşıyor.

Hayır, dedikodu değil...

Düpedüz jurnal ve ispiyon...

Sorun, Mustafa Erdoğan''ın İslamcı grupları kollayan bir muhafazakâr olması, türban tatbikatıyla Refah Partisi''nin kapatılmasına karşı çıkması mı?

Kaldı ki, bu bir sorun mudur?

Mustafa Erdoğan, artık Hakkı Devrim''ce de "doğru" ve "evrensel" bulunan görüşleri savunduğu (ve bazı jurnal yazılarının gadrine uğradığı) için hakkında onlarca ceza davası açıldı...

Peki RP''nin kapatılmasına karşı çıkmamış kılçıksız (yani muhafazakâr sayılmayacak) bir "demokrat" olarak Hakkı Devrim, "doğru" ve "evrensel" düşünceler uğruna hangi bedeli ödedi?

Daha doğrusu, bir bedel ödedi mi?

23 yıl önce
Ne diyor bu Hakkı Devrim?
Tam bir operasyon olarak Karabük Üniversitesi yalanları
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…